2011’den bugüne içine düşürüldüğümüz dönemin tarihi yazılırken; demokrasi, hukuk, ahlak ve devlet düzeni açısından bir çöküşün örnek-olayı olarak Diyadin hadisesi mümtaz yer tutacak.
Ama bu olay konusunda şu anda yazmak çok zor, çünkü mevcut bilgilerle yazılacak ne varsa yazıldı. Şu iki önemli haber halinde:
1) “Yüksek Seçim Kurulu, 330 milletvekili için gereken minimum şehit sayısını belirlemek üzere toplanacak.”
2) “Milli Savunma Bakanlığı, resmî internet sitesinden bu akşam saatlerinde yayınlanan duyuruyla, 7 Haziran seçimlerine kadar ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olmak üzere şehit kadrosunda görev yapacak 300 sözleşmeli er ve erbaş alımı yapılacağını açıkladı.”
Artık bunların üstüne herhangi bir şey yazmak lüzumsuzdur, fazlalıktır, “zait”tir.
Mesela aşağıdakilere benzer şeyler yazmak anlamsızdır:
* * * *
‘2,5 yıldır TSK operasyonları yapılmadığı için artık tabutların gelmediği Türkiye’de, Jandarma’yı valilere bağlamanın daha mürekkebi kurumamışken eski içişleri bakanı E. Âlâ’nın (link) emriyle bir ağaç dikme şenliğine tam seçim gelirken jandarma operasyonu düzenlenmesi manidardır’…
‘Seçim ortamında, partisiz-sorumsuz cumhurbaşkanı sabah-akşam benim vergilerimle meydanlara çıkıp kendisinin ve partisinin propagandasını yapıyorken, Diyadin’in bir köyünde HDP propagandası yapılacakmış diye (link) köy basmak neyin nesidir?’
Davutoğlu’nun “Demirtaş yalan söylüyor” (link) demesinin hemen ardından Genelkurmay Başkanlığı Kürtlere teşekkür yayınlamış ve böylece başbakanı bir tür yalanlamıştır’ (link). Bu durumda bu teşekkür at sırtına kelebek konmuşa benzeyince, Genelkurmay “Canlı Kalkan tanımlamasını kabul etmiyoruz” (link) diye acele tamir yoluna gitmek istemiştir’…
Ağrı valisi, “Askerlerin ölüme terk edildiği yalandır” (link) demiştir, oysa yaralı askerleri battaniyelerle Kürtler taşıyarak kurtarmıştır’ (link).
‘Yayınlanan videoda köylüler askerlere "Sabah erken bizi bıraksaydınız sivil insanlar buraya gelseydi bu olmazdı" diye takaza etmekte, görüntüdeki asker de kendini şöyle savunmaktadır: “Kardeş bizi suçlu görebilirsiniz ama biz görev icabı buradayız. Bu işi kim yapmışsa git ona sor" (link).
‘Bazı PKK’lıların Öcalan’a değil Kandil’e göre hareket ettiği tezini C. Bayık’ın şunları demiş olması boşa çıkartmaktadır: “Artık Türkiye’ye karşı savaşmak istemiyoruz. Artık yeter diyoruz. Savaşarak ne biz amaçlarımıza ulaşabildik, ne de Türk devleti” ’ (link).
‘S. Demirtaş’ın “Kim silah gücüyle oy topluyorsa Allah onun bin defa belasını versin” (link) demiş olması her şeyi izah etmektedir’...
‘Askerin sivil otoriteye itaati normaldir ama, burada TSK açıkça parti ordusu yapılmak istenmiştir…’
‘HDP seçmene baskı yapıyor veya yapacak propagandası sadece gülünç bir iddiadır (link). Çünkü HDP barajı aşmaya doludizgin giderken, isminin çatışmayla anılması sadece AKP’ye yarar’ (link).
‘İşte bu yüzden, hem başkanlığın elden kaçıyor olması, hem de 17-25’in hesabını verme tehlikesinin belirmesi yüzünden paniğe kapılan Erdoğan Rejimi, çareyi yurdun dört bir yanına gariban asker cenazeleri yollamakta bulmuştur. Seçim yaklaştıkça da bu provokasyonlar artabilir. O kadar ki, Suriye’ye karadan girip dikkatleri dağıtma operasyonu bile yapılabilir…’ (link)
* * * *
İşte bütün bunları söylemek-yazmak fevkalade zait olur. Çünkü yazımın en başında verdiğim iki haber Zaytung’dandır, ama fevkalade ciddidir ve her şeyi anlatmaktadır (link)(link).
* * * *
Pir Sultan Abdal’ın “Kadir Mevlam Senden Bir Dileğim Var” diye başlayan bir türküsü var, malum. Benim de mevlâdan bir dileğim var.
Diyorum ki: “Kadir Mevlam, Sen Düşmanımı Bile Alay Konusu Etme”. Çünkü bu Diyadin Olayı insan vicdanına hakarettir, zekamızla alay etmektir, herkesi eşek yerine koymaktır. Bu haliyle “Türk milletini alenen aşağılamak”tan TCK Md. 301/1’e girer.
* * * *
Şimdi de: “Papa'nın soykırım açıklaması sonrasında Türkiye'den Vatikan mallarına boykot kararı...” (link) ve ayrıca: “Erdoğan: ‘Vatikan'ı gözünüzde büyütmeyin. Sonuçta 2 Ak Saray kadar alan kaplıyor’...'' .” (link). Bunlar da Zaytung’dan.
Kadir Mevlam, Sen Düşmanımı Bile Alay Konusu Etme, Yarabbim!
* * * *
Şimdi Zaytung’dan, “Fethullah Terör Örgütü” üzerine bişeyler bekliyoruz. Ama, “Kalaşnikoflu Feto” türünden bi de karikatürü mutlaka olsun!