DTK tarafından düzenlenen 'Faili Meçhul ve Kayıplar Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Türkiye'nin 1915 Ermeni-Süryani kırımıyla başlayan ve daha sonra Kürtlere, farklı dinsel ve mezhepsel gruplara yönelen askeri darbe süreçlerinde yaşanan ağır ihlallerle günümüze kadar gelen büyük alt üst oluşlara ve toplumsal travmalara maruz kaldığı gerçeğinin çalıştayın sonucunda mutabık kalınan ortak düşünce olduğu açıklandı.
Diyarbakır'da 7 Nisan'da Demokratik Toplum Kongresi'nin düzenlediği 'Faili Meçhul ve Kayıplar Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Çalıştayın sonuç bildirgesinde ağır hak ihlalleriyle yüzleşmenin gerçekleşmesi ve toplumsal travmayla baş edilebilmesi için öncelikle atılması gereken adımlar arasında, 'Kalıcı çatışmasızlık ortamının sağlanması ve Kürt Meselesi'nin demokratik ve barışçı çözümü için taraflar arasında müzakerelerin yeniden başlatılması.' gerektiği ve 'Yüzleşmenin gerçekleşebilmesi için Hakikat ve Adalet Komisyonu kurulması' gerektiği belirtildi.
Bildirgede atılacak adımlarla birlikte, yapılacak çalışmalar 10 madde altında şu şekilde ifade edildi:
-
BM Kayıplar Sözleşmesi hiçbir çekince koyulmadan derhal kabul edilmelidir. Sözleşmenin gereklerini yerine getirilerek, sözleşmede belirtilen komitenin yetkileri tanınmalıdır.
-
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) taraf olunmalı ve UCM'nin yargı yetkisi tanınmalıdır.
-
Silahlı çatışma hukukunda uygulanan Cenevre Sözleşmeleri ek protokolleri onaylanmalıdır.
-
İşkence ve kötü muamele, faili meçhul cinayetler ve kaybetme gibi yaşam hakkı ihlallerinde zamanaşımı uygulanmamalı, bu konudaki AİHM kararlarına uyulmalı ve mevcut yasalardaki bu konularla ilgili zamanaşımı hükümleri kaldırılmalıdır.
-
TBMM'de bu tür yaşam hakkı ihlallerini araştırmak üzere araştırma komisyonu oluşturulmalıdır.
-
Toplu mezarların açılması işlemlerinde BM tarafından kabul edilmiş olan Minnesota Otopsi Protokolü'nün uygulanması, çalışmalarda bağımsız uzmanların yer alması ve denetime açık olması sağlanmalıdır. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) tarafından 2003 yılında yayımlanan 'Uzman olmayanların ceset kalıntıları ve ölü hakkında bilgi yönetiminde yararlanabilecekleri başarılı uygulamalar' başlıklı kılavuzunun STK'lar tarafından uygulanmasına engel olunmamalıdır.
-
Toplu mezar açma ve kanıt toplama, kimliklendirme gibi bütün süreçler başta kayıp yakınları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kişi ve kurumların denetim ve gözetimine açık olmalıdır. Kayıplara ve yakınlarına ait her türlü veri ve bilgiler uluslar arası standartlarda toplanarak güvenirliği sağlanmış bağımsız organ/birimlerde saklanmalıdır.
-
Toplumsal belleğin belirsizlikten kurtulması için faili meçhuller ve kayıplar konusunda çalışma yürüten ve arşive sahip olan STK'lar arşivlerini herkese açmalı, ortak çalışma ve mücadele yürütmenin koşullarını oluşturmalıdır.
-
Başta Adalet ve İçişleri Bakanlıkları olmak üzere ilgili devlet birimleri kayıplar ve faili meçhul cinayetler hakkında sağlıklı veri ve bilgi akışı sağlamalı ve arşivlerini kamuoyuyla paylaşmalıdır.
- Toplumunun her bakımdan hapsolduğu travmatik süreçlerle baş edebilmesi için 'Gerçek, Hakikat Hakkı', 'Adalete Ulaşım' ve 'Onarım Programları' gibi alt başlıklardan oluşabilecek bütünlüklü programlar oluşturulmalıdır.