Tophane'de müdahale sanata mı, ahlaka mı?

Çok sayıda güncel sanat galerisinin bulunduğu, Beyoğlu’nun Tophane semti, yine bir saldırı olayıyla gündeme geldi. Daire Galeri’deki sergi açılışı sırasında, bir grup mahalleli, bazı ziyaretçilerin uygunsuz davranışlarda bulunduğunu öne sürerek galerinin etrafını sardı.

Beyoğlu’nun yoğun güncel sanat rotası üzerinde bulunan ve çok sayıda galeriye ev sahipliği yapan Tophane’de yeni bir saldırı olayı yaşandı. 21 Şubat Cumartesi akşamı, Boğazkesen Caddesi üzerinde bulunan Daire Galeri’nin ‘çoktan seçmeli’ başlıklı sergisinin açılış kokteyli sırasında, bir grup mahalle sakini, açılışa gelen bir çiftin uygunsuz davranışlar sergilediğini iddia ederek ziyaretçilere saldırdı. Konukların bir süre mekânda mahsur kalmasına neden olan olay, sözlü saldırılarla devam etti ve mekândakilerin olanları kaydetmesi engellendi. Olaya polis müdahale etti. 

Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği Türkiye Şubesi (AICA TR), konu hakkında yazılı bir açıklama yaptı. “Daire Sanat Galerisi’ne karşı gerçekleştirilen bilindik provokasyonların farkındayız ve Daire Sanat Galerisi’nin yanındayız!” sözleriyle başlayan bildiride “Bu tür saldırıların ülkenin aydınlarını hedef alan söylemlerden güç aldığını görüyor ve reddediyoruz. Yaratılmaya çalışılan kutuplaşmanın yanında olmayacağımızı, ülkenin çağdaş ve aydınlık yüzüne yapılan bu saldırılara emniyet ve yargının izin vermemesi gerektiğini hatırlatmaktayız” ifadelerine yer verilirken, saldırılar sistematik bir yıldırma çabası olarak nitelendirildi.

Polis eşliğinde açılış

Yaklaşık beş yıl önce de, 21 Eylül 2010 akşamı, sergi açılışlarını toplu halde yapan semt sakini galeriler, mahallelilerden oluştuğu söylenen kalabalık bir grubun saldırısına uğramıştı. Galeri NON, Outlet, Elipsis, Pi Artworks ve Galeri Apel’i hedef alan saldırılarda bazı galerilerin camları kırılmış, ziyaretçiler ve sanatçılar yumruklanmış, taşla yaralananlar olmuştu. Galerilere sığınmak zorunda kalanlar, ancak polisin olay yerine ulaşmasıyla dışarı çıkabilmişti. Saldırının planlı olduğu anlaşılıyordu. Bu olaydan birkaç gün önce açılan, Tophane’nin ilk galerilerinden Rodeo da tehditler almış, bir mahallelinin uyarısıyla konukların galeriye girmesi sağlanmış ve saldırı bir şekilde ‘önlenmişti’.

2010’da yaşanan bu ciddi saldırının ardından mahallede faaliyet göstermeye devam eden galerilere, açılış organizasyonlarını mutlaka polise haber vermeleri tembihlendi. Bunu takip eden birkaç yıl boyunca, galeri açılışlarına polis eşlik etti.

21 Şubat Cumartesi akşamı yaşananların ardından galericiler toplantılar yaparak, mahalleliyle aralarındaki uçurumun aşılması için neler yapılabileceğini tartıştılar. Ancak bu görüşmeler de sonuçsuz kaldı.

Istanbul Art News gazetesinin Şubat sayısı için yaptığımız söyleşide Rodeo Galeri’nin sahibi Sylvia Kouvali, mahalleliyle aralarındaki zıtlığın nedenini şu sözlerle açıklıyor: “Fakir insanların yaşadığı bir bölgede, fiyatı bin ila 60 bin euro arasında değişen eserler satıyoruz. Bu bana tuhaf geliyor.” Yaklaşık iki yıl önce galerisini Tophane’den Sıraselviler’e taşıyan Kouvali, “Mahalleliyle aramızdaki ilişki zamanla Tom ve Jerry oyununa dönüşmüştü. 2007’de Tophane’ye taşındığımızda etrafımızda kimse yoktu, bölgedeki kiralar da düşüktü. Galerinin önünde hayvan kestiklerini bile gördüm. Tophane hâlâ böyle bir yer ve bunu değiştirecek olan bizler değiliz. Tophane kültürü çok güçlü; güncel sanat kültüründen de güçlü” diyor

Semtin sanat ortamı son dönemde etrafında açılan müze ve sanat kurumlarının etkisiyle daha da hareketlenmiş olsa da, Kouvali’nin de ifade ettiği gibi, bu durum mahalle kültürüne dair bir şeyi değiştirmiyor; aksine, korumacı ve öfkeli bir tutumun açığa çıkmasına yol açıyor. 

“Yeni Türkiye’yi temsil eden, örnek bir vaka”

Yaşamını yıllarca Tophane semtinde sürdürmüş olan Sosyolog Özge Altın, geçen hafta yaşanan olaylardan hareketle, son dönemde bölgede gözlemlenen gerilimleri değerlendirdi.

“Gerilim birbirinden çok farklı iki kültürün aynı yerde yan yana yaşamaya çalışmasından kaynaklanıyor. Tophanelilerin aşırı muhafazakâr kültürü ile semtin galeri ve kafe sahibi olan yeni sakinlerinin daha seküler veya modern diyebileceğimiz kültürünün, birlikte olmasa da, yan yana yaşamayı öğrenmesi zaten zor. Fakat bu süreç semtin, kendinde başkasına müdahale etme hakkını gören kesiminin, ‘öteki’ne olan tahammülsüzlüğüyle daha da zorlaşıyor.

‘Mahalle’ye mekân açanların mahalle kültürünün farkında olup buna saygı duyması gerekiyor; öte yandan, yeni gelenler bu konuda dikkatli davransalar dahi mahalleli tarafından müdahaleye maruz kalabiliyorlar. Örneğin Tophaneliler alkol konusunda çok hassas ve sergi açılışları mekân içerisinde yapılsa dahi, ‘pencerelerden göründüğü için’ alkol alınmayacağını söyledikleri müdahale örnekleri var. Yani müdahalelerde esas mevzu, alkol alan kişiler tarafından mahallelinin rahatsız edilmesi değil; orada alkol alınıyor olması ve bu insanların temsil ettiği ‘öteki’ kültür.

Tophane’nin adı ilk olarak IMF eylemlerinde duyulmuştu. Ardından 1 Mayıs’lar, 2010’daki galeri baskınları ve tabii ki Gezi Direnişi... Bu bağlamda, Tophane’nin, ‘yeni’ Türkiye’yi temsil eden örnek bir vaka olduğunu söyleyebiliriz. Aslında önceleri Tophanelilerin kendinden olmayan ama semtte yaşayan insanlarla genel olarak bir dertleri ya da rahatsız edildikleri bir durum yoktu. Yaşanan sorunları karşılıklı konuşmayla ya da çatışmayla çözebilen bir mahalle kültürü vardı. Fakat bu kültür de iktidarın söylemleriyle değişti ve yıllardır yan yana yaşayan insanların, kendilerine benzemeyen komşularını (yalnız yaşayan gençleri ve özellikle kadınları) listeleyerek devlete şikâyet etmelerine varan bir düzeye geldi.

İktidar, söylemleriyle insanları kışkırtmaya, kışkırttığı insanları desteklemeye ve korumaya devam ettikçe, insanların kendisi gibi olmayana müdahale etme hakkını kendinde görme hali maalesef daha da güçlenecektir. Bu durum Tophane’yle de sınırlı kalmayacaktır.” 

Etiketler

Sergi Tophane


Yazar Hakkında