78'liler girişimi üyeleri, 12 Eylül darbesine ilişkin Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davaya müdahil olmak için dilekçe verdi. 78'liler girişimi üyeleri, müdahillik dilekçelerini Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne vermeden önce, adliye önünde basın açıklaması yaptı.
12 Eylül davasına müdahil olmak üzere mahkemeye dilekçe veren 78'liler Girişimi adına sözcü Celalettin Can, 12 yıl önce darbecilerin yargılanması, demokrasinin önünün açılması, Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi için başlattıkları yürüyüşün sonuç verdiğini ifade etti.
12 Eylül darbesinin sadece Evren ve Şahinkaya ile açıklanamayacağını söyleyen Can, şunları kaydetti:
''Onlarla birlikte bir cunta vardı. Bir kısmı ölmüş. Sıkıyönetim komutanları, yardımcıları, cezaevi istihbarat komutanları ve cezaevlerindeki işkenceci komutanlar vardı. Emniyet müdürleri vardı. Siyasi şube müdürleri vardı. Siyasi şubeler bünyesinde siyasete bakan işkenceci polisler vardı. Yargısız infaz yapanlar vardı. Bülend Ulusu ve Danışma Meclisi vardı. Çarşaf çarşaf ilanlar veren, darbeye giden yolu açan TÜSİAD vardı. Türkiye'nin tekelci sermayesi vardı. Darbeyi örgütleyen ve destekleyen ilk kurum TÜSİAD vardı. Dahası uluslararası sistem vardı. Amerikan emperyalizmi vardı, 'Bizim oğlanlar darbe yaptı' diyen. Bütün bunlarla yüzleşmek, hesaplaşmak; Türkiye'yi darbecilerin kirinden ve pasından arındırmak gerekiyordu.''
Cuntanın, 1983'e kadar 600'e yakın yasa çıkardığını belirten Can, Türkiye'nin 30 yıldır bu yasalarla idare edildiğini savunarak, şöyle devam etti:
''Yani Turgut Özal, SHP-DYP koalisyonu, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, MHP ve ANAP hükümeti bu yasalarla Türkiye'yi yönetti. Darbecilere karşı olduğunu söyleyen AKP, ülkeyi idare ederken bu yasalarla idare etti. Ek olarak özel yetkili mahkemeleri gündeme getirdi ve KCK operasyonlarını bu ülkenin başına bela etti. Dolayısıyla Türkiye, 12 Eylül yasaları üzerinden darbe sürecini devam ettiren hükümetlerle de hesaplaşmak zorunda. Onlarla da yüzleşmek zorunda. Evren ve Şahinkaya yetmez. Ama buradan başladı. Bunu genişleteceğiz, sürdürmeye çalışacağız. Toplumda darbeye karşı bir vicdan yaratmak, bile bu ülkede bir şeydir. Bunun peşinde olmalıyız.''
''Bütün sorumlular yargı önüne çıkarılmalı''
Adliye önünde, Federasyona bağlı derneklerden birine üye olan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da hazır bulundu.
Milletvekili Önder 27 Mayıs'tan sonra iktidarı devralan Demokrat Parti'nin uzantılarının, darbenin meşruiyetine gerekçeler uydurarak işe başladığını ifade etti.
Türkiye'de sağın geleneksel yaklaşımının ''darbe sistemine değil, onun aktörlerine karşı çıkmak'' şeklinde olduğunu söyleyen Önder, şunları söyledi:
''28 Şubat, 27 Nisan ve benzeri operasyonlarda da sağın bu ülkedeki geleneksel yaklaşımı darbe sistemine değil, onun aktörlerine karşı çıkmak şeklinde olmuştur. Bir müddet sonra darbenin yarattığı bütün kurumları kendi tahakküm araçları olarak kullanmaya başlamışlardır. Yapılmakta olan da budur. 'Vesayet' diye yeri göğü inlettiler, bununla referandumda oya talip oldular; ama darbeciliğin getirdiği bütün kurumlara, aktörleri değiştikten sonra büyük bir iştahla sahip çıkmaya devam ediyorlar. Bugün eğer cuntanın sorumluları yargı önüne çıkarılmak zorunda kalmışsa, bu, başta 78'liler olmak üzere bütün devrimcilerin onurlu, inatçı ve bu anlayışı teşhir eden davranış ve mücadeleleri sonucudur.''
Önder, darbenin bütün sorumlularının müteselsilen yargı önüne çıkarılmasını istediklerini belirtti.
12 Eylül iddianamesinde geçen Nimet Tanrıkulu ise darbeler sonucunda ülke insanının ağır bedeller ödediğini kaydederek, suçluların mutlaka yargılanması gerektiğini belirtti.
Grup, daha sonra müdahillik dilekçelerini Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesine verdi.
İHD Genel Başkanı Türkdoğan, Diyarbakır Barosu'nun müdahillik dilekçesini de mahkemeye sundu.
Türkdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Diyarbakır barosuna kayıtlı çok sayıda avukat, o dönemde kendilerinin de işkenceden geçtiğini, girdikleri davalarda savunma hakkının askıya alındığını ve bu şekilde baro tüzel kişiliğinin suçtan zarar gördüğünü belirterek, barodan davaya müdahil olmasını istemiş. Yönetim kurulu da bu yönde karar almış'' dedi.
(AA)