Mahkeme Dink davasında ‘kusursuz Ergenekon’a gözlerini yumdu

Hrant Dink'in cinayetine ilişkin davada mahkemenin kararına itiraz eden Savcı Hikmet Usta,temyiz dilekçesini Yargıtay'a teslim etti. Ergenekon ve Trabzon’daki hücresel yapılanmanın aynı özelliklere sahip olduğuna dikkat çeken Usta, Malatya Zirve katliamında Ergenekon yapılanmasının çözüldüğünü, Trabzon’daki yapının çözülmemesinde ise mahkemenin ciddi zaafları olduğunu kaydetti.

Savcı Hikmet Usta, Hrant Dink cinayeti davasında mahkemenin aldığı karara ilişkin itirazını tamamladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği temyiz dilekçesinde savcı Usta, mahkemenin ‘Ergenekon’ ismini telaffuz etmekten adeta kaçındığını ve birçok eksik değerlendirmede bulunduğunu kaydetti. Kamuoyunda büyük rahatsızlık uyandıran karar alınırken, mahkemenin eksik soruşturmayla hüküm kurduğunu belirten Usta, Hrant Dink cinayetinin güpegündüz bir Ergenekon eylemi olduğunu söyledi. Anlatımında yer yer simgesel örneklemelerden faydalanan Usta, Ergenekon soruşturmalarının başlamasıyla benzer suikastların kesildiğine de dikkat çekti.

'Tuncel ve Yasin örgüt yöneticisi'

30 sayfalık itiraz dilekçesi hazırlayan savcı Hikmet Usta, sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in Trabzon merkezli olarak faaliyet gösteren örgütün yöneticisi oldukları belirtildi. Dilekçede, Tuncel ve Hayal’in, Trabzon’daki Mc Donalds’ın bombalanma eylemini gerçekleştirdiği ve Hrant Dink suikastını azmettirdikleri kaydedildi.

'Ogün örgütün üyesi'

Olay tarihinde yaşı küçük olan Ogün Samast’ın da bu örgütün üyesi olduğu ve örgüt yöneticilerinin talimatıyla Dink’i öldürerek tetikçilik rolünü üstlendiği ifade edildi.

Sanıklar ne ile suçlanıyor?

Sanıklar Ersin Yolcu, Ahmet İskender, Mustafa Öztürk, Zeynel Abidin Yavuz ve Tuncay Uzundal’ın örgüt üyesi oldukları ve yöneticilerin talimatı ile Dink suikastının gerçekleştirilmesine katıldıkları vurgulandı. Sanık Salih Hacısalihoğlu’nun örgüte üye olmamakla beraber Dink suikastında kullanılan mermileri temin etmek suretiyle örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlatıldı. Sanıklar Alper Esirgemez, İrfan Özkan, Osman Alpay, Erbil Susaman, Numan Şişman, Şenol Akduman ve Veysel Toprak’ın örgüte üye olmamakla beraber Mc Donalds eyleminden sonra Hayal’i evlerinde sakladıkları ve olay sonrası İstanbul’a kaçması için maddi yardımda bulundukları, suçu bildirmedikleri kaydedildi. Sanıklar Yaşar Cihan ve Halis Egemen’in örgüt üyesi olmamakla beraber Mc Donalds eylemi ve Dink suikastı öncesinde ve sonrasında maddi ve manevi destek vaadinde bulunmak suretiyle örgüte bilerek yardım ettikleri belirtildi.

'Ergenekon’la aynı DNA’ya sahipler'

Dilekçenin 'Ergenekon terör örgütü irtibatı” başlıklı bölümde, Savcı Usta, 'Sanıkların, Ergenekon davası sanıkları ile eylem ve amaç birliği içinde bulundukları, ana yapı Ergenekon ile Trabzon’daki hücresel yapının aynı suç işleme DNA ve gen özelliklerine sahip oldukları anlaşılmaktadır' değerlendirmesi yaptı.

'Nedense adli dinlemeye geçememişler'

Bu durumun tespiti için cinayet öncesinde sanıklarla ilgili Trabzon Emniyeti’nde istihbari dinlemelere başlanılmasına rağmen her nedense adli dinlemeye geçilmediğini ifade eden Usta, Trabzon Jandarması’ndaki durumun daha da vahim olduğuna dikkat çekti. Jandarmanın olaydan önce takip ettiği, hatta emniyetten çok daha fazla bilgiye sahip olduğu örgüt hakkında adli ve istihbari hiçbir iletişimin tespitine ve fiziki takibe geçilmediğini vurgulayan Usta, 'Alınan bilgilerin tutanağa geçirilmesine dahi tenezzül edilmemiştir' dedi.

'Faaliyetlerinin Ergenekon’dan farkı yok'

Savcı, Trabzon hücresinin faaliyetleri ile Ergenekon’un genel eylem prensipleri arasında fark olmadığına vurgu yaptı.

'Erhan, kendini örgütten soyutluyor'

Ergenekon soruşturmasında elde edilen bir belgede ‘amaçsız ve işsiz gençlerin eğitilerek Kemalist ideolojiye kazandırılması’ şeklinde bir hedef olduğu hatırlatılan dilekçede, Ergenekon örgütünün Trabzon ayağında da bu yapıda gençleri hedef seçtiği ve örgüte dahil ettiğinin görüldüğü kaydedildi. Sanık Erhan Tuncel’in tahliye olduktan sonraki 'Cinayeti Ergenekon işledi' şeklindeki açıklamalarına yer veren Savcı, Tuncel’in kendi rolünü soyutlayarak genel bilgiler verdiğini, somut bilgi vermekten kaçındığını ifade etti.

Mahkemenin kararını sert dille eleştirdi

Savcı Usta, dilekçesinde mahkemenin gerekçeli kararını da sert bir dille eleştirdi. Savcı, 'Mahkeme, kamu adına açılan davalarda kendi şüphe sebeplerini yenerken davanın taraflarının ve toplumun da dava hakkındaki şüphelerini yenmeli ve gidermelidir. Aksi takdirde verilen kararın kamunun tepkisini çekmesi ve tartışmaların çıkması anormal karşılanmamalıdır' dedi. Gerekçeli karardaki 'Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir ilkesi gereğince yasak delillerden uzak durulmalıdır. Dosyamızda zehirli denebilecek delil dahi yoktur' ifadelerine karşın Savcı şu değerlendirme yaptı:

'Mahkeme kararında, zehirli ağaçtan önce tatlı olan ağaçların meyvelerini hasat etmeli, arada zehirli bir bitki gördüğü takdirde bunları ayıklamalıdır. Daha sonra ulaştığı sonuca göre bir karar vermelidir.'

'Mahkeme eylemleri basitleştiriyor'

Zirve Yayınevi katliamına değinen Savcı, Ergenekon ile Malatya hücre yapılanması arasındaki bağın çözüldüğünü ancak Trabzon hücre yapılanmasının çözülemediğine dikkat çekti. Savcı dilekçesine şöyle devam etti:'Örgüt konusunda mahkeme, tüm eylemleri bölmek ve birbirinden ayrı düşünmek suretiyle ciddi bir hataya düşmektedir. Böylece eylemler belli bir paradigma etrafında değerlendirilememekte ve basitleşmektedir. Bir kolyenin ipinin koparıldığında boncukların dağıldığı gibi örgüt ipi koparıldığında da tüm eylemler anlamını ve özelliklerini yitirmektedir.'

'Mahkeme Ergenekon adını anmamaya özen gösteriyor'

Dilekçenin Dink cinayeti başlığı altında mahkemenin örgütten bahsederken 'Tahmin edilenden daha büyük bir terör örgüt’ tabirini kullandığını ifade eden Savcı, 'Mahkemenin tahmin ettiği örgüt yapısını neye dayandırdığını bilemiyoruz. Ancak burada farazi ve fantastik örgüt yapısından bahsedileceğine mütalaamızda bir kısım delillerle irtibatlarını gösterdiğimiz Ergenekon terör örgütü ile Dink cinayeti dosyasındaki irtibat olup olmadığını değerlendirmesi gerekirdi. Ancak mahkeme yargılama sürecinde olduğu gibi gerekçeli kararında Ergenekon terör örgütü yapısına değinmemeye, adını bile anmamaya özen göstermektedir' dedi.

Ergenekon soruşturması ile suikastlar bıçak gibi kesildi

Azınlıklara yönelik cinayetlerin 2006-2007 yıllarında yaşandığını ifade eden Savcı, Ergenekon soruşturmalarının 2008 yılında başlamasıyla kaos planları ve suikast eylemlerinin bıçak gibi kesildiğini vurguladı. Savcı, 'Hrant Dink cinayeti kusursuz bir Ergenekon eylemidir' dedi.

Mahkeme delil toplayabilirdi

Mahkemenin Ergenekon’a bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin örgüte dair kararını beklemesi gerektiğine değinen Savcı, 'Mahkeme ‘Örgütün var delilin yok’ olduğunu düşünüyorsa, delil toplamaya devam etmeli ve savcılığa soruşturma yapılması konusunda yazı yazmalıydı' dedi.

İtiraz dilekçesinin 'Sonuç ve kanaat” başlıklı bölümünde Savcı, örgüt suçundan verilen beraat kararının yasaya aykırı olduğunu vurguladı. Soruşturma ve kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddedilmesi, Ergenekon dosyalarının incelenmemesi ve mevcut sanıklarla birlikte yargılanmaları gereken kişilerin davaya dâhil edilmemesi suretiyle eksik soruşturma ile hüküm kurulduğu ifade edildi. Coşkun İğci hakkında ayrı bir karar verilmesinin yasaya uygun olmadığını da belirten Savcı, sanıklar hakkında verilen beraat kararlarının bozulmasını talep etti.

(Kaynak: DHA)

Kategoriler

Güncel Dink Davası