MÜZİK

Haftanın etkimlikleri..

Uzun zamandır sahnelerde sık göremediğimiz Alex Tataryan, 9 Ağustos Cumartesi gecesi Şişli ve Taksim Spor Külübü’nün Kınalıada Boncuk Restaurant’ta düzenlediği yemekte sahne aldı. Konserde, Türkçe ve Ermenice şarkılar söyleyen Alex’le, sahneye çıkmadan önce kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

Morrissey, cayır cayır bir duygunun sesi. Onun çeşitli silahları var; aralık bıraktığı gömleğinden parlayan, arzulayana mı yoksa ermişe mi ait olduğu belirsiz bedeni; yüzleşmeye çağıran ama yolun ortasında da yalnız bırakan cinselliği; kendinden başka hiçbir şeyle çelişmeyen keskin zekası. En çok da hissi.

Medz Bazar, “Latin Amerika’dan Yerevan’a uzanan bir esinle yaptıkları” ‘Kokoreç’ adlı şarkıyı çalıp söyledikten sonra izleyiciyi selamladı ama kimse konserin bittiğine inanmamıştı; zaten bitmedi de. Vomank’la birlikte ‘Kapama’yı seslendirip, bizi bayram sevinci içinde bıraktılar.

Haftanın öne çıkan etkinlikleri..

İki yıl önce, biri İstanbul’da, diğeri Paris’te kurulmuş, birbirinden farklı müzikal çizgiler izleyen Vomank ve Collectif Medz Bazar, organizasyonunu Karagözyan Vakfı 100. Yıl Komitesi’nin üstlendiği bu konserde, ortak noktaları olan deneysellikte buluşmayı planlıyor.

Viron Kapudağ, küçüklüğünden beri müzikle iç içe geçmiş bir hayat yaşamış olsa da, ilk albümünü 62 yaşında çıkardı. Evinde kurduğu küçük müzik odasında yaptığı 110 bestenin içerisinden Yunanca ve Türkçe şarkıları ilk albümü ‘Ege’ için seçen Kapudağ, aşk gibi müziğin de yaşının olmadığını söylerken 90’lık dev Charles Aznavour’u hatırlatıyor.

Şair Fırat Demir, bundan böyle her hafta portreleriyle Agos'ta. Gündemi teslim ettiğimiz köşe yazarları, oyunbaz politikacılar, medya figürleri, olaylı popstarlar, gönlümüze yakın edebiyatçılar, trajik sinema yıldızları... İlk portre “hedefe her yaklaştığında taş ile birlikte aşağı düşen lanetlenmiş Sisifos gibi, en yüksek noktadan düşüveren” Yıldız Tilbe.

Yaprak Melike Uyar Neil Young’ın geçen geceki konserini Agos için yazdı: “Young ne kül olup toza karışıyor, ne de yavaş yavaş sönüyor. Bir uyuyor, bir harlanıyor ve nesillerdir hikâyesini her dinleyene ilham olmaya devam ediyor.”

Heybeliada’nın tarihi Rum İlkokulu’nda birkaç yıldır hummalı bir çalışma var. Türkiye ve Yunanistan’dan sanatçıların birlikte üretimi için kurulacak olan ‘Heybeliada Uluslararası Müzik Araştırma Merkezi’nin, Osmanlı, Bizans, Yunanistan ve Türkiye müziğinin kavşak noktasında, yüzünü çağdaş müziğe de dönmüş bir mekân olması planlanıyor.