ORAL ÇALIŞLAR

Oral Çalışlar

Sıfır Noktası

Batı Suriye konusunda neden kararsız?

“Arap Baharı”, sıra Suriye'ye gelince tıkanmış gibi görünüyor. Daha önce Avrupa'nın ve ABD'nin bu ülkelerdeki değişim konusunda oldukça istekli ve destekçi tavrına tanık olduk. İş Suriye'ye gelince bir duraklama, ne yapacağını bilememe haliyle yüz yüze geliyoruz.

Burada, Esad yönetiminin direnme kabiliyeti de belki bir unsur olarak görülebilir. Tabii bir başka daha önemli etken Rusya. Moskova'nın, Şam yönetiminin arkasında durması ve Esad'ın Kaddafi ve Mübarek'in durumuna düşmesini engellemesinden sözededilebilir.

Ancak yine de Esad'ın devrilmemesinin asıl nedeni Batı ülkelerinin kararsızlığı. Peki bu kararsızılığın nedeni nedir? Evet belki de asıl araştırılması gereken konu bu.

Mısır örneği veya diğer Arap ülkelerinde yaşanan iktidar değişimi, Batı'nın çekingenliğinin asıl nedeni denebilir. Ayaklanmaların iki öncü ülkesi olan Tunus ve Mıısr'da devrilen yönetimler Batı ile ABD ile işbirliği yapıyorlardı. Onların dümen suyunda hareket etmeye özen gösteriyorlardı. İkincisi bu ülkelerde İslami hareketler bu yönetimlerin baskısı altındaydılar ve siyaset arenasında etkili olamıyorlardı.

Tunus ve Mısır'da yapılan seçimlerde İslamcı partiler öne geçtiler. Mısır Cumhurbaşkanlığı koltuğuna Müslüman Kardeşlerin adayı oturdu. Benzer bir durum Tunus da ve muhtemelen diğer değişimin sınırındaki ülkelerde de söz konusu.

****

Suriye'nin durumu özellikle kritik. Çünkü Suriye'de de Batı yanlısı olmasa bile dindar olmayan bir yönetim var. Müslüman Kardeşler gibi İslami örgütler burada da yasak ve baskı altında.

Herkes biliyor ve tahmin ediyor ki, Esad rejimi yıkılsa yapılacak ilk seçimlerde muhtemelen Suriye'de de İslamcılar iktidara gelecekler.

Mısır'da ve Suriye'de oldukça yüksek sayılacak oranda Hıristiyan yaşıyor. Mısır'daki değişim sırasında Hıristiyanlar korkuya kapıldılar. Çünkü bir çok yerde saldırıya uğradılar. Benzer bir kaygıyı Suriye'deki Hıristiyanların yaşadığını da biliyoruz.

İşin bir boyutu bu. Bir İslamcı dalganın Hıristiyanları baskı altına alması ve yaşamlarını zorlaştırması. Benzer bir gelişme Irak'ta da yaşandı. Saddam'ın devrilmesinin ardından El Kaide'nin hedefleri arasında giren Hıristiyanların tamamına yakını(nüfusun yüzde 4'ü olduğu söyleniyordu) Irak'ı terk etti.

Tabii ikinci nedeni ise Ortadoğu'ya ve Arap dünyasına Müslüman Kardeşlerin egemen olmasıyla ortaya çıkacak yeni siyasi dengeler. Bu siyasi değişimin kaçınılmaz ve en vurulabilir hedefi İsrail olacak. Mısır'dan sonra Suriye'ye de İslamcı bir yönetimin egemen olması İsrail'i bir sandviç haline getirebilir.

Bu nedenle İsrail'in de bunca düşmanlığa rağmen Esad yönetimi konusunda kararsız olduğuna ilişkin haberler geliyor.

İşte Batı ülkelerini ve ABD'yi asıl korkutan, hareket etmekte çekingen davranmasına neden olan tablo bu. İsrail'in yalnızlaşmasından korkuyorlar. Türkiye'nin İsrail'le olan gergin ilişkisi de bu korkunun üzerine tuz biber ekiyor.

Tabii bütün bu kararsızlık ortamı en çok Türkiye'yi zor duruma sokuyor. Çünkü sınırın hemen öte yanında patlayan silahlar, ayaklanmalar Türkiye'ye yansıyor. Binlerce mülteci sınır kamplarında Türkiye'nin himayesinde.

Öte yandan Esad köşeye sıkıştığı için Kürtlere karşı daha yumuşak davranıyor ve eski müttefiki PKK ile ilişkileri canlandırdığı söyleniyor. Irak'tan sonra Suriye'de de bir Kürt örgütlenmesi öne çıkıyor. Bu kez PKK burada aktif bir güç haline dönüşüyor.

Avrupa'nın tereddütleri Türkiye'nin açmazlarına açmaz ekliyor.

Ankara, uçağı vurulmasına rağmen, Batı'dan istediği desteği alamıyor.

Suriye'deki belirsizlik, Baetı'nın isteksizliği Türkiyenin dış politikasını zor durumda bırakıyor.