ORAL ÇALIŞLAR

Oral Çalışlar

Sıfır Noktası

PKK’nın ‘yerel unsurlar’ı ne yapmak istiyor?

Murat Karayılan, Kandil’e giden gazeteci Avni Özgürel’e, geçen yıl temmuz ayında yapılan ve 12 askerin ölümüyle sonuçlanan saldırı için, “Haberimiz yoktu ve istemiyorduk, yerel unsurlar yapmış” açıklamasında bulundu. Oslo görüşmeleri sürerken gerçekleşen bu saldırının, barış ve çözüm sürecini kırdığını onlar da kabul ediyor, hepimiz de biliyoruz.

Silvan kapanı, Türkiye’nin son bir yılının zehirlenmesinde tayin edici bir etki yaptı. O günden sonra Başbakan’ın dili giderek sertleşti, BDP ile aralarındaki köprüler atıldı. Her şey olumsuz yönde ilerlemeye başladı. KCK tutuklamaları kitleselleşti. Çözüm umudu dağların arkasında kaldı.

Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etmesiyle sanki yeni bir iklime girmiştik. Yeniden silah bırakma görüşmelerinin başladığı haberleri duyuldu. Leyla Zana, ezber bozucu bir açıklama yaparak, siyasette umutları artıracak bir değerlendirmede bulundu. Karayılan da tam bu ortamda “Silvan’ı yerel unsurlar yaptı” diyerek yeni bir kapı açılmasını sağladı. Barış istediklerini, çözüm istediklerini söyledi.

Bunların olması, umutların doğması, çözüm istemediğini bildiğimiz bazı çevreleri de harekete geçirecekti. Beklenen ve istenmeyenler oldu: PKK yine Dağlıca’da sekiz askerin, onlarca PKK’lının ölümüne neden olan yeni ve öfke uyandırıcı bir saldırıda bulundu. Bilinen çevreler, “Ne müzakeresi!” diyerek ortaya çıktılar.

Bu andan itibaren, artık bizim de bazı şeyleri daha net konuşmamız gerekiyor. Bazı çevreler, şiddetin siyasette hâlâ olumlu bir rolü olduğunu düşünüyorlar. PKK şiddetinin de bir çözüm aracı olabileceğini öne sürüyorlar.

Şu son Dağlıca saldırısı da gösterdi ki, bu tür saldırılar en fazla şiddet yanlısı milliyetçileri cesaretlendirip harekete geçiriyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, çözüm isteyenlere nasıl da saldırıyor... Militarizmin taraftarları, “İşte sizin çözümünüz” diye bayram ediyorlar.

Şimdi Karayılan’a da sormanın vakti geldi: “Dağlıca’yı da yerel unsurlar mı yaptı?” Yine acaba haberleri yok muydu?

1993 yılında, bir ateşkes dönemiydi; Bingöl’de askerleri taşıyan bir otobüs durduruldu ve 33 asker PKK tarafından kurşuna dizildi. Genel affın konuşulduğu günlerdi. Her şey berbat oldu.

Bu saldırının ardından, Bekaa Vadisi’nde Abdullah Öcalan ve Cemil Bayık’la konuşmuş, ikisine de “Bingöl saldırısından haberiniz var mıydı?” diye sormuştum. “Hayır” cevabını alınca, “O zaman bunu kimin yaptığını araştırmak göreviniz” demiştim. Ne kadar araştırdıklarını bilmiyorum. Bildiğim tek şey, Öcalan yakalandıktan sonra “Bingöl’ü Şemdin Sakık yaptı” dedi. İş işten geçmişti.

Bu ‘yerel unsurlar’ sorunu artık bir çözüme kavuşturulmak durumunda.

PKK liderliği bir karara varmalı, ya da gerçekleri toplumla paylaşmalı. Bu saldırılar onlara rağmen mi yapılıyor? Bu kadar merkezi disiplinli bir örgütün bu saldırıları engelleyememesi mümkün mü? Ortada bir garip durum olduğu kesin.

Ya artık açıkça diyecekler ki, “Bu eylemleri onaylamıyoruz ve yapanlardan hesabını soracağız”, ya da açık sözlü davranıp “Biz bir yandan yapıyoruz, bir yandan da yapmamış gibi davranmayı tercih ediyoruz”... Böyle bir siyaset inandırıcılığını yitiriyor, güvenilirliğini yitiriyor.

Şurası bir gerçek ki, artık silahın bu meselede olumlu bir rolü yok. Tam tersine, Kürt sorununun çözümünü engellemenin de ötesinde, Kürtlerin yaşamını zorlaştırıyor, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü tıkıyor. Sorunun çözümünü imkânsız hale getiriyor.

 

‘Yerel unsurlar’ acaba kimin nesi, neyin nesi?