Yunanistan’da yıllardır hiç kimsenin itibar etmediği aşırı radikal sağ veya sol partilerin sadece iki ay içerisindeki ani yükselişleri ve radikal sol SYRIZA’nın neredeyse iktidara oynar duruma gelmesi, benim açımdan ilginç bir gözlem sürecine dönüştü.
İlginçti diyorum, çünkü bugüne kadar hayatı boyunca radikallerden, radikal söylem ve eylemlerden şikâyet eden, hatta zarar gören birçok kişinin, iş radikal sol SYRIZA’ya geldiğinde, nasıl da bir çırpıda radikalleştiğine ve bu radikalleşmenin gayet normal bir şey olduğunu iddia ettiklerine şahit oldum.
Hani deyim yerindeyse, her zaman çağdaş Avrupai değerlere sığınan ve insan hakları mücadelesi veren kimi kesimlerin, radikal sol SYRIZA partisini iktidara taşıma ‘içgüdüsü’yle nasıl da radikal değerler çerçevesinde ve savundukları ilkelere ters doğrultuda evrimleştiklerine tanıklık ettim.
Bendeniz siyasette radikal sağ veya radikal sol yapılara kuşkuyla yaklaşanlardanım; neticede her radikal eylemin sonucunda karşıt kutbun da radikalliğe meylettiğini bilerek.
Soruyorum kendime, 17 Haziran’daki seçimden galip ayrılan merkez sağ ND partisini destekliyor muyum diye, veya 30 yıldır Yunanistan’ı ND ile yöneten merkez sol PASOK partisini? Sonra fark ediyorum yaptığım hatayı: Acaba ne olursa olsun desteklemem gerekiyor mu bir partiyi; hatalarına rağmen gönülden bağlanmalı, körüne körüne desteklemeli miyim illa? Ve rahatlıyorum, PASOK iktidarda iken hata yaptığında PASOK’u, ND iktidarda iken hata yaptığında ND’yi ve diğer partileri eleştirdim bunca yıl. Doğru bildiğim yol, Avrupa demokrasisi ve Avrupa değerleri oldu. Hangisi AB yolundan ayrılmaya, AB değerlerinden sapmaya veya bu değerlere dinamit yerleştirmeye kalksa, eleştirdim
Şimdi bakıyorum da, iş radikal sol SYRIZA’ya geldiğinde Avrupa değerlerini bir çırpıda silen ‘solcu’ların, partinin ekonomi programı dahil (program hak getire!) bütün projelerini körü körüne desteklemelerine şaşıp kalıyorum!
Köşem kısıtlı, toparlamalıyım: “Yunanistan’da ve Avrupa’da yükselen solun adıdır SYRIZA” diye Türkiye’de tetiklenmeye çalışılan olayın gerçek yüzü bu değil. Bugün radikal sol olduğu bilinen 12 küçük örgüt ve oluşumun üst çatısı durumundaki SYRIZA partisi, gerçekte, ekonomik krizden dolayı acı çeken insanların kızgınlıkla, kinle kullandıkları oylar nedeniyle yükseldi. Yani oy verenler, radikal solu referans gösteren ideolojik nedenlerden dolayı SYRIZA’yı tercih etmediler. Kızgın, bıkkın ve öfkeli vatandaşlar SYRIZA’ya oy vererek kendi düşüncelerine göre siyasi sistemi (PASOK partisi’ni ve Almanya’yı!) cezalandırdılar; radikal yoldaşlığa evrimleşmediler!
*
Bugün, sağ veya sol hiç önemli değil, daha önce denenmiş ve halkları canından bezdirerek iflas etmiş radikal politikaları tekrar tozlu raflardan indirdiler Yunanistan’da, ekonomik ve sosyal buhranı fırsat bilenler. Her radikal grup kılıcını çekmiş bekliyor. (Irkçı Neonazist Altın Şafak Partisi’nin son seçimde %7 oy almasına ne demeli!)
Düşünüyorum da, ‘kapitalist sömürü’ye (!) karşı seferber olan 12’lik radikal SYRIZA tabanı, iktidara gelene kadar, ekonomik kriz yüzünden barut fıçısına dönmüş kesimleri tekrar galeyana getirerek yeni direnişlerle, devasa sokak gösterileriyle Yunanistan’ı bir daha kaosa, işlemez duruma sokar mı acaba?
Umalım SYRIZA yönetimi halkın kendisine şimdilik ana muhalefet görevi vermiş olmasını olgunlukla karşılar ve demokratik mücadelesini parlamentoda sürdürür.
Sağdaki radikalleşmenin korkunç boyutuna ise önümüzdeki yazıda yer vereceğim.