Kesab’da talan ve yağma iddiası

Suriye’nin Türkiye sınırındaki Kesab kasabasından kaygı uyandırıcı haberler gelmeye devam ediyor. Bölge İslami grupların eline geçtikten sonra çok sayıda ev ve işyerinin talan edildiği iddia edildi.

ROBER KOPTAŞ
rober.koptas@agos.com.tr

Suriye’nin Türkiye sınırındaki Kesab kasabasından kaygı uyandırıcı haberler gelmeye devam ediyor. Bölge İslami grupların eline geçtikten sonra çok sayıda ev ve işyerinin talan edildiği iddia edildi. Yaklaşık 600 Ermeni ailenin terk ettiği Kesab’da son olarak 42 Ermeni’nin kaldığı öğrenildi. İki günden beri haber alınamayan bu insanların katledilmiş olmasından korkuluyor.

Hatay’ın Yayladağı sınır kapısına üç kilometre mesafede bulunan, nüfusunun çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu Kesab kasabası 21 Mart günü İslami örgütlerin eline geçti. Esad güçlerinin El Nusra, Şam el İslam, Ensar el Şam ve Bayırbucak Türkmen Tugayı gruplarına karşı operasyonu devam ederken, muhalifler, kıyı şeridindeki bazı mevzileri de alarak ilerlemeye devam etti.

Bölgede sivillere ait pek çok ev ve işyerinin talan edildiği iddia ediliyor. Kasabada yağma faaliyetine sınırı geçerek gelen Türkiyelilerin katıldığı öne sürülüyor. Telefonla bağlantı kurduğumuz bazı Kesablılar, traktör gibi tarım araçları da dahil olmak üzere pek çok taşınabilir malın çalındıktan sonra Yayladağı sınır kapısından geçirilerek Türkiye’ye götürüldüğünü söyledi.

Muhaliflerin kiliselere de girerek haçları yerlerinden söktükleri ve bazı değerli eşyaları çaldıkları iddia ediliyor. Buna göre, son günlerde talan edilecek eşya kalmayınca, binalardaki kapı ve pencereler de sökülmeye başlandı.

Ancak Kesab’ı ele geçiren İslami gruplar sosyal paylaşım sitelerine yükledikleri bir videoda, Ermeni kilisesine hiçbir şekilde zarar vermedikleri yönünde açıklamada bulundu.

Buna karşın, Lazkiye’ye sığınmış olan bazı Kesablılar, kiliselere yönelik asıl saldırıların, propaganda amaçlı bu ve benzeri video ile fotoğraflar çekildikten sonra yapıldığını iddia ediyor. Gerçekten de, internette dolaşıma giren bir fotoğrafta, Esad karşıtı bir militan, kilisenin kapısındaki haça zarar verilirken görülüyor.

Aynı kaynaklar, muhaliflerin saldırısı sırasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı Özel Kuvvetler mensubu subayların bölgeye gelerek muhalif grupları yönlendirdiğini de iddia etti. Kesab saldırısında bir Türkmen tugayının da yer alması, Türkiye'nin bölgedeki Türkmenlere desteği göz önüne alındığında, Ankara'nın Kesab saldırısındaki rolü konusunda yeni bir kanıt olarak görülebilir.

Türkiye sınırına 3, Akdeniz’e 8 kilometre uzaklıktaki, 5 bin 500 kişinin yaşadığı Kesab’da saldırılardan önce nüfusun yüzde 80’ini Ermeniler oluşturuyordu. Pek çok uzman, Esad güçlerinin son aylarda muhalif gruplara yaşattığı yenilgilerden sonra Kesab çevresinin stratejik öneminin arttığına ve özellikle Suriye’nin güneyindeki çatışmaların şiddetlendiği bir dönemde Kesab’a yönelik muhalif taarruzun başladığına dikkat çekiyor.

Kesab’ın tarihi

Kesab bölgesinin tarihi 6 bin yıl öncesine dayanır. Antakya, Seleukia ve Laodikeia şehirlerinin merkezinde yer alan Kesab, dönemin önemli ticaret yollarının üzerindeydi.

Kesab’ın adının geçtiği ilk kayıt, I. Haçlı Seferleri’ne aittir. Bölge, o dönemde ‘Kasbisi’ olarak anılır. Bu adın, Latincede ‘cassabella’dan (güzel ev) geldiği düşünülüyor.

Kesab’a Ermeni göçü, 14. ve 15. yüzyıllarda hızlandı. 20. Yüzyılın başına gelindiğinde, yaklaşık 6 bin kişinin yaşadığı kasabada 20’den fazla okul ve beş büyük kilise bulunuyordu.

1909 Adana (Kilikya) Katliamı sırasında, Kesab da saldırıya uğradı. Halk bir Fransız gemisiyle Lazkiye’ye sığındı. Lazkiye’de bir yıl kaldıktan sonra ise Kesab’a döndü.

1915’te, Kesab’daki Ermenilere bir kez daha göç yolları göründü. Nüfusun çoğu Der Zor’a sürülürken, bir kısmı da Ürdün’e gönderildi. Soykırım sırasında yaklaşık 5 bin Kesablı Ermeni hayatını kaybetti.

Osmanlı sınırları içinde yer alan Kesab, 1938’de kurulan Hatay Cumhuriyeti’ne bağlandı. 1939’da Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasıyla birlikte, Kesablılar kasabayı çevreleyen dağlarda isyan başlattılar. Dokuz ay süren isyanın ardından, Kardinal Krikor Ağacanyan’ın ricası sonucu Papa XII. Pius’un araya girmesiyle kasaba Suriye sınırları içinde kaldı. 

Kategoriler

Güncel Gündem

Etiketler

talan