Önder Aytaç Medyafaresi'ndeki yazısında,daha önce pek çok farklı web sitesinde yer aldığını söylediği bir iddiayı paylaşıyor. Yazıda Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Veli Küçük'ün Ermeni olduğu ispatlanıyor ve Kazım Karabekir'in 'Gürbüz Çocuklar Ordusu'na uzanan kökleri olabilme ihtimalinden söz ediliyor. Aytaç yazısının sonunda Veli Küçük Paşa'sına (!) selam ve muhabbetler göndermeyi de ihmal etmiyor...
Aşağıda emekli paşa Veli Küçük ile ilgili yapacağım yazımlar, pek çok farklı web sitesinde yerini aldı. Ben okurken sıklıkla ‘Allah Allah’ dedim. Siz okuyucularımızın da ilgisini çekeceği düşüncesiyle de buraya taşıdım. Bu arada tam da yeri geldiği için şu açıklamayı da yapmanın gerekliliğine inanıyorum. Anadolu sınırları içinde yaşayan kişilerin içinde Ermeni ya da Rum olması beni hiç ilgilendirmediği gibi, bunun olmasının ülkenin dokusuna da zenginlik kattığına inanıyorum. Bu bağlamda Hrant Dink’in de, Etyen Mahcupyan’ın da tam anlamıyla yerli olduğunu ve Anadolu koktuklarını da vurgulamak istiyorum.
Amacım asla gizli Ermeni, Süryani, Sabatay, Alevi vb bağlamdaki ayrıcalıklara vurgu yaparak, bir kisım insanımızı ‘öteki’leştirmek değil, hatta aksine onların olmadığı bir Türkiye’nin ‘topal ördek’ sendromu içinde olacağına da inananlardanım… isterseniz şimdi de Veli Küçük’ün üzerine odaklanalım…
Ergenekon davasının kilit isimlerinden Emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün köyü olan Bilecik Gölpazarı’na bağlı Türkmen köyü hakkında oldukça ilginç iddialar var. Papa Eftim tarafından kurulan Türk Ortodoks Patrikhanesi ve şu an temsilcisi olan Sevgi Erenerol ile samimi ilişkisiyle dikkat çeken Küçük’ün, Ermeni kökenli olduğu ileri sürülüyor.
Osmanlı vergi arşivine göre, Soyadı Kanunu’ndan önce Küçükoğulları olarak geçen ailenin üyeleri, arşivde Ermeni isimleriyle kayıtlı. Osmanlı Devleti’nin mali kayıtlarının bir parçası olan Cizye defterlerinde, Küçük’ün köyündeki bütün Ermeni nüfus hakkında vergi kayıtları tutulmuşken, aralarında iki isim oldukça dikkat çekiyor: 'Küçükoğulları’ndan Artin’in 30 kuruş” ve 'Küçükoğulları’ndan Minas’ın oğlu Haçik’in 30 kuruş' vergi verdikleri görülmekte.
İşte tam da bu noktada “Gürbüz Çocuklar Ordusu” konusunun tarihi bir öneminin olduğundan da söz etmemizde yarar var. Kazım Karabekir Paşa, Erzurum ve çevresindeki tüm yetimleri toplayıp, onları yurtlara yerleştirir. İddialara göre, bunların çok büyük bir çoğunluğu Ermeni; dört bini erkek iki bini ise kızdır. Çoğunluğu, Kuleli ve Bursa’da açılan Işıklar Askeri Lisesi’ne kaydedilir. Bu çocuklara daha sonra da ‘Gürbüzler Ordusu’ adı verilir. Kazım Karabekir, bu uygulaması nedeniyle “Ermeni çocukları Türk’leştirdi!” şeklinde de eleştirilir. 27 Mayıs darbesini gerçekleştirenlerin içinde de bu Gürbüzler Ordusu’ndan yetişen önemli isimlerin olduğu ileri sürülür.
Yıllar ilerledikçe etnik kimlik açısından bilinç düzeylerini artırdıkları ileri sürülen “gürbüz çocuklar”ın, ordu içinde çeşitli cunta yapılanmaları ve paralel yapılanmalar oluşturdukları da sıklıkla iddia edilir. Bugün adına Ergenekon denen ve daha çok TSK içinde örgütlenen bu yapının, operasyonel kısımdaki en etkin ismin Veli Küçük olarak gösterilmesi de belki de yalnızca bir tesadüftür.
(…)
Yazının bu bölümünde Köy’le ilgili çeşitli kaynaklardan bilgilerle, köyün bir Ermeni köyü olduğu ispatlanıyor. Yazıyı okumak için tıklayın.
(…)
Kısacası; kısacası denilemeyecek uzunlukta bir durumun varlığı söz konusudur. Ermeniler, Sebataylar, Kriptolar, Rumlar, Alisiz Ehli Beytler gibi grupçuklar, eğer devlet güçlü ise ülke bağlamında çok önemli fonksiyonları devam ettiren alt kümeciklerdir. Eğer devlet güçlü değilse, bu azınlıklar çerçevesinde, uyanık olunmalı, yaş tahtaya basılmamalı ve veli Küçük paşama en derin selam ve muhabbetlerimiz sunulmalıdır.