Böylece Tek Adam Rejimi, son ara seçimlerden bu yana 7'si DEM’li 2'si CHP'li toplam 9 belediyeyi kayyımlamış oluyor. Şafak operasyonlarıyla, yani 04.30’da yatağından kaldırıp götürerek. O saatte, “Açmazsanız kapıyı koçbaşıyla kırarız” diye bağırarak. Bu olayların muhalefeti güçlendirdiğinin nasıl farkına varmıyor AKP derseniz, ekonominin ve her şeyin bu durumunda CB Erdoğan siyaseten kendini çok güvensiz hissettiği için panikliyor olabilir. Kendisinin İbrahim Tatlıses’le yaptığı düetin videosu epey anlamlı. Sahneye bu türkücüyle birlikte çıkıyor. Tatlıses "Haydi Söyle" şarkısını söyledikten sonra Erdoğan’ın elini öpüyor ve soruyor: “Önümüzdeki dönem aday mısınız?” Erdoğan böylece adaylığını ilan etmiş oluyor ve ardından “Urfalıyım Ezelden” türküsünü birlikte söylüyorlar .
Adının barış süreci mi çözüm süreci mi, yoksa açılımı mı olduğu dahi anlaşılamayan olayı CB Erdoğan şöyle tanımlıyor:
“Bu, Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur.” Devam ediyor:
“Çünkü, son 22 yılda gerçekleşen pek çok reformla, sessiz devrimlerle, ülkemizin asırlık sorunları birer birer ortadan kaldırılmıştır” .
Türkçeye tercümesi: ‘Biz Kürt sorununu hallettik; sadece terör sorunu kaldı. PKK silah bıraksın, tamam!’
Bu ifadeleri iç ve dış açıdan inceleyelim. Önce, iç cephe:
***
Devletin “Meşru şiddet tekeline sahip tek müessese” olarak tanımlandığını herkes bilir. Yani onun dışında kimse silah kullanamaz. Haksızlığa uğradığını düşünen insanlar haklarını, silah ve şiddet kullanmadan, meşru siyasal yollardan ararlar.
“Siyasal yollar” derken, en önce, seçimle gelen kurumlar ve kişiler kastedilir.
Ama Türkiyeli Kürtler için bu temel kurallar geçersiz. Siyasal yolları kullanamıyorlar. Silaha başvurmayıp seçime başvuran ve onca güvenlik tahkikatından geçerek halkın oyuyla seçilen Kürtler kayyımlanıyor ve tutuklanıyor.
Hatta, Tek Adam Rejimi o hale ulaştı ki, artık Kürt olmayan muhalefet partisi CHP’ye de bu hazin olaydan nasibini dağıtmaya başladı.
***
Şimdi CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Ahmet Özer’in tutuklanıp kayyımlanmasının ardından sıra DEM Partili Mersin Akdeniz Belediyesine geldi.
İki belediye meclisi üyesi ile suçları taziyelere katılmak olan eşbaşkanlar Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız tutuklandıktan sonra yerlerine kayyım atandı .
Ardından da CHP’li Beşiktaş Başkanı Rıza Akpolat gözaltına alındı . Bu satırlar yazılırken (14 Ocak Salı) R. Akpolat henüz kayyımlanmamıştı çünkü "suç örgütüne üye olmak", "ihaleye fesat karıştırmak" ve "haksız mal edinmekle" suçlandığı ama “terör”le suçlanmadığı için kanunen kayyımlanamıyor.
***
(Tabii, bu yolsuzluk suçlamaları varit midir değil midir bilemeyiz; bekleyip göreceğiz. Fakat hemen ekleyeyim ki, ihale yolsuzluğu davasında “suç örgütü” olarak tanımlanan şirket, aralarında DHMİ, EÜAŞ, AKP’li Trabzon, Yozgat, Elazığ, Eyyubiye belediyeleri ile Yargıtay da bulunan kamu kuruluşlarından da toplam 8 milyar 82 milyon TL’lik ihale almış . Aşikâr gözüken bişey varsa, o da asıl hedefin İBB olduğu. Çünkü şu anda da Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney konuşuluyor )
***
Böylece Tek Adam Rejimi, son ara seçimlerden bu yana 7'si DEM’li 2'si CHP'li toplam 9 belediyeyi kayyımlamış oluyor. Şafak operasyonlarıyla, yani 04.30’da yatağından kaldırıp götürerek. O saatte, “Açmazsanız kapıyı koçbaşıyla kırarız” diye bağırarak.
Nitekim Beşiktaş Belediye Başkanı R. Akpolat’ın yaşlı annesi, oğlunun Balıkesir’de bulunması nedeniyle o saatte kapıyı açıp maruz kaldı bu olaya . Ekip 1 saat sonra da Beşiktaş Belediyesini bastı.
Bu olayların muhalefeti güçlendirdiğinin nasıl farkına varmıyor AKP derseniz, ekonominin ve her şeyin bu durumunda CB Erdoğan siyaseten kendini çok güvensiz hissettiği için panikliyor olabilir.
Kendisinin İbrahim Tatlıses’le yaptığı düetin videosu epey anlamlı. Sahneye bu türkücüyle birlikte çıkıyor. Tatlıses "Haydi Söyle" şarkısını söyledikten sonra Erdoğan’ın elini öpüyor ve soruyor: “Önümüzdeki dönem aday mısınız?” Erdoğan böylece adaylığını ilan etmiş oluyor ve ardından “Urfalıyım Ezelden” türküsünü birlikte söylüyorlar .
Özetle, reformun tam tersinin yapıldığı Türkiye’de “terör biterse” reform filan tamamen hayal olacağı için, ‘R. T. Erdoğan’ı ömür boyu cumhurbaşkanı yapmaya yönelik bir düzeni Türkiyeli Kürtler niye desteklesinler’ sorusu (en azından benim kafamda) bir muamma.
Ama muamma olmayan kesin bişey var: Siyasal yolları kapatan devletlerin terörden çok ama çok çekeceği gerçeği.
Gelelim işin dış cephesine.
***
“İç terör” deyince PKK, “dış terör” deyince de YPG kastediliyor. PKK'nın Suriye uzantısı olarak kabul edilen, çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu, Türkiye’nin askerî ve ekonomik olarak himaye ettiği IŞİD’le savaştığı için Batılı ülkelerin ve özellikle de ABD’nin desteklediği silahlı örgüt.
Bunun yanı sıra Batı (ve İsrail) Suriye’de güçlü bir merkezî otorite istemediği için, ayrıca bu ülke 20’yi aşkın etnik ve dinsel azınlık içerdiği için, YPG’nin ortadan kaldırılması diye bir olasılık yok. 85.000’lik olduğu söylenen bu silahlı gücün yeni Suriye yönetimine katılması isteniyor sadece.
Yani, Suriye’deki YPG’yi ortadan kaldırmak Türkiye’nin yapabileceği bir iş değil. Kaldı ki, bu ülkeye periyodik olarak asker sokup “Bu sefer de şu kadar teröristi etkisiz hale getirdik” politikası Türkiyeli Kürtleri devlete daha da yabancılaştırırken.
Unutmayalım ki, bir zamanlar Türkiye Irak’taki Kürt direnişini ortadan kaldırmaya adamıştı kendini. Şimdi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile can ciğer kuzu sarmasıyız. Hatta, Suriye’deki Kürt hareketine karşı çıkmak babında bu Barzani yönetiminden destek alıyoruz. Bizde fil değil, balık hafızası var herhalde.
***
Bence, yapamayacağımız işlerle uğraşıp kendimizi zayıflatmayalım. Bakın, “Türkiye Yüzyılı”nı inşa açısından daha kolayı var:
Anadolu Ajansı’nın “Türkiye’nin denizlerdeki hak ve menfaatlerini koruma kararlılığını ve caydırıcılığını tüm dünyaya bir kez daha gösteren Mavi Vatan-2025 tatbikatı Karadeniz, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de icra ediliyor” diye duyurduğu bir milli davamız var. Hiçbir masraftan çekinmeden bu ekonomik durumumuzu bağrımıza basıp 90 gemi, 50 hava aracı, 20.000 personel, 2 SAT ve 3 SAS timiyle 07-16 Ocak tarihleri arasında icra ettiğimiz deniz tatbikatı.
“Süreç”i başlatan ve kararlı biçimde sürdüren Devlet Bahçeli’nin de desteğiyle: "12 ada gasp edilmiş, ayak oyunlarıyla elinden alınmıştır. Türkiye'nin 12 adasız yaşaması tam bir hayaldir. Türkiye Mavi Vatan'dan asla vazgeçmez" .
Fransa’da Mayıs 68 gençliğinin üniversite duvarlarını donattığı, Che Guevara’nın (1928-1967) sözlerinden derlenen kitaba isim de olan o ilginç sloganı milletçe uygulayalım hadi: “Soyez réalistes, demandez l'impossible” . Gerçekçi ol, imkansızı iste!”