Yerevan Belediye Meclisi seçimlerinde Paşinyan destekli ʺBenim Adımımʺ ittfakı %81.6 oyla rakiplerine beklenmedik ölçüde fark attı ve adayı Hayk Marutyan’ı başkanlığa götürdü. Seçim öncesi iyimser tahminle %60-65 arasında oy bekleyen Marutyan ve ekibi, başarının büyüklüğünden dolayı mutlular. Ekibe göre bu kadar yüksek bir oy oranı, sorumluluklarının ölçüsünü de ağırlaştırmakta. İttifak üyeleri, Ermenistan halkı, seçim sonuçlarını bir demokrasi şöleni olarak görürken, seçimlere kendi arzuları ile katılmayan, Yerevan Belediye’sinin “eski sahibi” Cumhuriyetçiler, bu oy oranının korkunç olduğunu, ülkenin tekelleşip otoriter bir düzene doğru gittiğini iddia ediyorlar.
Belediye seçimlerine katılımın düşük olduğunu düşünmek(%43, 65) çok doğru değil. Öncelikle son 20 yılda, Ermenistan’da her türlü seçime rüşvet ve hile karıştığını düşünecek olursak, yıllar sonra ilk kez seçmen “bedavaya” oy kullanmış oldu. İlk gidilen hile, oy kullanmayan kişilerin yerine oy kullanılmasıydı, ikinci hile metodu ise seçim sandıklarına kapalı oy pusulası doldurulması oluyordu. En masum sayılabilecek diğer bir uygulama ise önceden ve ya da seçim anında para karşılığında seçmenin oyunun satın alınmasıydı. Kısaca bu seçimlerde oy kullananların büyük kısmı oyunu satmayanlar oldu. Yeravanlıların %44’dü “Bila bedel”, sadece belediye başkanlarını seçmek için sandığa gittiler.
Bu seçimler, geçmişle kıyaslanamayacak kadar sakin ve olaysız geçti. Seçim alanlarında ne pusuya yatmış rüşvet dağıtan mahalle delikanlıları vardı, ne de durmadan yaşlı insanların koluna girip “ninemin gözü görmüyor, birlikte oy kullanacağız” diyenler. Seçim günü, bu kez gazeteci ve polisler için oldukça sıkıcıydı.
Diğer taraftan bakıldığında, bu seçimler Paşinyan taraftarlarının meydanlardan sonra sandıkta da kendisini yalnız bırakmayacağının güçlü bir kanıtı oldu. Paşinyan kısa bir gelecekte yapılması planlanan parlamento seçimleri için halkın desteğini hem hisseti, hem hissettirdi. Ermenistan ile ilişkileri derinleştirmeye çalışan Batı kadar, Koçaryan ve çevresinin “Bunları destekleyen çoluk-çocuk” diye zehirlemeye çalıştıkları Rus bürokratlar da resmi sonuçlara tanıklık ettiler.
Tüm bunların yanında, şeffaf, demokratik ve adil bir seçimin yapılmış olması seçmenin moralini yükselttiği gibi, kendine güvenini da sağlamlaştırdı. Ermeni halkı 4 aydır söylenen “Ermenistan’ın sahibi sizsiniz” sözlerinin gerçek anlamını daha iyi idrak etti.
Yelq dışında, barajı geçen Müreffeh Ermenistan ve %5 ile baraja yaklaşan Luys bloğu da olası parlamento seçimlerindeki durumlarını gördüler, kendilerini güçlü hissettiler. Bu seçimlerin, önemli bir kazananı da Luys’un adayı olan hali hazırdaki Adalet Bakanı Artak Zeynalyan. Bu sonuçlar ilerde kendisinin Ermenistan’ın önemli bürokratlarından biri olabileceğinin en büyük işareti. Seçime girmediği halde kaybeden Cumhuriyetçilerin yanı sıra uzun yıllardır Cumhuriyetçilerin koalisyon ortağı olan Taşnaksutyun partisi aldığı %1.7 oyla, seçimin kaybedenlerinden oldu.
Katılım yüzde 43, 65
Merkez Seçim Kurulu Yerevan Belediye Meclisi oylamasındaki verileri şöyle özetliyor; seçimde 370.323 seçmen (%43.65) oy kullandı. Geçtiğimiz yıl 14 Mayıs’ta yapılan seçimlere ise 345.226 (%40.99) seçmen katılmıştı. Paşinyan’ın desteğindeki ʺBenim Adımımʺ ittifakı 294.109 seçmenin oyunu (% 81.06) alarak birinci oldu. İşadamı Tsarukyan’ın Müreffeh Ermenistan Partisi % 6.95’le (25.219) ikinci olurken, Luys İttifakı % 4․99 ile üçüncü oldu. Seçimde partiler için baraj % 6 iken, ittifaklar için %8’di. Yönetmeliğe göre, Belediye Meclisinde en az üç ayrı güç olmalı, bu yüzden barajı geçemese de Luys Bloğu, Belediye Meclisine girmeye hak kazandı. Seçmenlerin % 50’sinin üzerinde oyunu aldığından, sistem gereği ʺBenim Adımımʺ ittifakı listesindeki ilk aday olan Hayk Marutyan otomatik Yerevan Belediye başkanı ilan edildi. Marutyan’ın Belediye Başkanlığı görevini 10 Ekim’de devralması beklenmekte.
Paşinyan’dan New York’ta önemli mesajlar
Başbakan Paşinyan, 73. BM Genel Kurulu açılışı için 23 Eylül’de gittiği ABD'de, önemli buluşmalar gerçekleştirdi. BM Genel Sekreteri, Andonio Goderich, AB Genişleme Sorumlusu Johannes Han’ın yanı sıra, Kanada, İran, Lübnan, Kıbrıs ve Ruanda Devlet başkanları ile görüşen Paşinyan Amerikan Ermeni Organizasyonları temsilcileri ile de buluştu. Paşinyan ayrıca NewYork’taki Metropolitan Müzesinde geçtiğimiz günlerde açılan “Armenia” (Ermenistan)başlığını taşıyan sergiye de katıldı. Amerikalı Ermeniler ile buluşmasında Parlamento seçimlerinin en kısa zamanda yapılacağını söylerken, tarih vermekten kaçındı.
BM’de Karabağ vurgusu
Paşinyan BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kadife Devrimin nasıl gerçekleştiğinden ve Ermeni halkının verdiği mücadelenin detaylarından bahsettikten sonra Yerevan Belediye Seçimlerinin Ermenistan’ın demokratikleşmesi açısından ne kadar önemli olduğunu anlattı. Paşinyan iç siyasetteki devrim niteliğindeki değişikliklerin dış siyasete yansımayacağını, uluslararası herhangi bir anlaşmanın iptal edilmeyeceğini Ermenistan’ın sadece olası ilişkileri daha da güçlendirmek için çaba sarf edeceğini belirtti. Suriye savaşından dolayı oradaki Ermeni nüfus başta olmak üzere ellerinden gelen insani yardımı yapmaya hazır olduklarını söyledi. Azerbaycan konusuna da değinen Paşinyan “Azerbaycan görüşmelere gösterdiği saygısız tavrından vazgeçmeli, Karabağ sorununun çözümünü istiyorsa, Karabağ halkını dinlemeli. Savaş değil diyalog ile bu sorun çözülecek ise Karabağ ile bire bir görüşmelere başlanmalı. Azerbaycan mütemadiyen Karabağ’ın Azerbaycan’a dahil olması gerektiğinden bahsediyor, fakat bu bölgedeki insanları dinlemiyor. Bu nasıl olacak? Demek ki Azerbaycan sadece Karabağ toprağı ile ilgileniyor, Karabağ halkı ile değil. Buraları Nahçivan gibi Ermenilerden temizleyip, toprak geri alınmak istenmekte. Fakat biz bu topraklarda yeni bir soykırım yapılmasına göz yummayacağız.” dedi.
Mandela’ya övgü
Paşiyan BM’nin “Nelson Mandela” anısına düzenlediği Barış Zirvesi’nde söyledikleri ile oldukça büyük beğeni topladı. Paşinyan şöyle konuştu: “Ermeni halkının hafızasında büyük iz bırakan fikir önderi Mandela, bize barış ve onur değerli dışında mücadele etmenin önemini çağrıştırır. Henüz 6 ay önce Ermeni halkı ülkedeki haksızlık için sokaklara çıktığında onlarlaydım, bana o günlerde rol modelin var mı diye çok kez sordular. Evet vardı, benim örneğim Mandela idi. Eski bir düşünce suçlusu olarak onun geçtiği yolu anımsıyor, her adımımda onu hatırlıyor, onun ruhunu hissediyordum. Ben kanın, savaşın, rüşvetin kol gezdiği bir coğrafyadan geliyorum. Benim topraklarımda barış ve anlayışa ihtiyaç var. Demokratikleşen halklar birbiri ile savaşmazlar deniyor. Ümit ediyorum ki, bizim bölgemizde demokrasi kök salar ve gelişir. Bu yıl BM’nin İnsan Hakları ve Soykırımla Mücadeleyi öngören konvansiyonunun 70. Yılını kutlayacağız. Bu vesile ile bir kez daha bugün insanların, ayrımcılık, düşmanlık ve zulümlerden tam olarak korunmadığını hatırlamalıyız. Mandela’nın dediği gibi ‘Kimse nefret etmek için doğmuyor... İnsanlara nefret etmelerini öğretebiliyorsalar, biz de sevmeyi öğretebiliriz”