Bekçiyan: Seçim muhakkak yapılacak

Samatya Sahakyan Nunyan Okulu için düzenlenen madağ’da Değabah Karekin Bekçiyan’ın episkoposluğunun 25. yılı da kutlandı. Biz de bu vesileyle hem Bekçiyan Srpazan’ın Ermeni kilisesi içindeki çalışmalarını hem de Patrik seçimine dair son gelişmeleri kendisiyle konuşma fırsatı bulduk

Uzun süredir Ermeni kilisesi içinde çeşitli görevler yürüttünüz.  Bu süreç nasıl başladı, sizden dinleyebilir miyiz? 

Ruhanilik hayatıma 1965'te dönemin patriği Şınorhk Kalustyan tarafından takdis edikten sonra başladım. Takdis edildikten sonra eğitimimi tamamlamak için Almanya'da gittim, aynı zamanda Almanya'da dini görevlerde de bulundum. Almanya'da eğitimi tamamladıktan sonra Fransa'nın Marsilya şehrinde 18 sene din görevlisi olarak çalıştım. Bu arada birçok çalışma yapma fırsatım oldu. Almanya'da bulunduğum süre boyunca Tıbrevanklı eski bir arkadaşımla beraber bir koro kurduk. Koro gelecek ay 40. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Aynı zamanda Fransa'da bulunduğum dönemlerde verdiğim Ermenice kursundan 125 öğrenci mezun ettik. Fransa'da yine dinlerarası bir radyo programında her hafta program sunuyordum. 1991'de dönemin Katolikosu  Vazken I beni Almanya'ya tayin etti. Almanya'da bulunan toplumun büyük bir kısmı Türkiye'den Almanya'ya çalışmaya giden kesimdi, onlar Ermenice bilmiyorlardı, onun için beni uygun gördüler. 1992 yılından itibaren yürüttüğüm Almanya Dini Önderliği görevini bu yıl bıraktım ve Türkiye Ermeni Patrikliği Değabahı olarak cemaatime hizmet vermekteyim. 

Bu yıl Episkoposluğunuzun 25. yılı. Bugüne dek Ermeni toplumu hakkında gözlemlerinizi nasıl anlatabilirsiniz?  

Ermeni toplumunun olumlu ve olumsuz yönleri çok. Olumlu yönlerinden başlarsak en önemlisi kiliselerimize sahip çıkmaları.1700 yıldan daha fazladır kiliselerimizi ayakta tutuyorlar. Bu tabii bizim değerli din görevlilerimiz sayesinde de olan bir şey. Zamanında dedelerimiz ve din büyüklerimizin atmış olduğu temeller sayesinde bugünlere kadar kiliselerimiz ve okullarımız ayakta kaldı. Diğer Diasporalarda ise bizim ayağımızın altında en önemli zemindir kiliselerimiz. Kiliselerimizde herkes buluşur, tanışır ve dini ihtiyaçlarını tatmin ederler. Bizim halkın devlet olduğu ya da krallık olduğu dönemde de bir çok kuruluşları olmuştur. Hepsi gün geçtikçe kapanmıştır ancak kiliseler hakkında kurulan kuruluşlar halen ayakta.  Diaspora dediğimiz yerlerde her Ermeni'nin kilisesine bağlı olması şarttır. Dini inancı olmasa bile kilisesine sahip çıkması ve gözü gibi ona bakması gerekir. Okullarımızın da unutmamak lazım. Çok değerli öğretmenlerimiz var ancak Ermenice konusunda biraz geride kalınmış bir durum gözlemliyorum. Değerli olan isimleri tabii ki tenzih ediyorum bu eleştiriyi yaparken ama yeni yetişen nesilde bu sorun çok fazla gözlemleniyor. Ermenice yayın yapan gazetelerimizde de Ermenice diliyle ilgili yanlışlara yansıyoruz. Gazeteleri okuduğumuz zaman kabaca yazılmış yanlışlara rastlıyorum. Bu da demek oluyor ki eski nesil tükeniyor, yeni nesil de yeterince dile hakim değil. Burada yaşadığım 5- 6 aylık zaman zarfında da değişik insanlar, değişik çıkarları olan insanlarla karşılaştım. Kimi bilinçli olarak, kimi bilinçsiz olarak konuşup, yazıyor. Beni en çok rahatsız eden konu ise sosyal medya ortamının çok hoyratça kullanılmış olması. Dikkat etmiyorlar yazdıklarının sonucunda neler olabileceğini. 

Patrik seçimini tertip etmek için Türkiye Ermeni Patrikliği Değabahı olarak seçildiniz ve göreve başladınız. Çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Halkımız uzun zamandır patrik seçimini arzu ediyordu ve 9 yıl sonra bu adımlar atıldı. Bu adımı devam ettirmek için çaba gösteriyorlar bu çabayı da cemaatimin bireylerinde görüyorum. Değabahın etrafında toplanıyorlar, her yerde karşılaştığım insanlar sevgiyle, muhabbetle olumlu bir şekilde şahsıma yaklaşıyor. Ne kadar da bazı olumsuz şeyler de gelse bunlar dedikodu olarak kalıyor. Bazı insanlar tedirgin oluyorlar böyle durumlarda. Bu süreci barış ve kardeşlik içerisinde yürütebilmemiz için herkesin daha dikkatli olup olumlu düşünmesi gerek. Eğer kafalarını kurcalayan sorunların akıbetini öğrenmek isterlerse Patrikhane'ye bir telefon açıp bilgi alabilirler. Son yaşanan süreçle ilgisi 5 Ekim Perşembe günü Patrikhane'de bir basın toplantısı yapacağız. Bu toplantıyla topluma yaşanan gelişmeleri aktaracağımızı düşünüyorum. Şu an için seçim süreci devam ediyor, kimse merak etmesin. 

Seçim süreci ne durumda? 

Şu an için Müteşebbis Heyet'in çalışmaları devam ediyor. Seçmen kütükleriyle ilgili çalışmaları var bu çalışmayı tamamlamaya uğraşıyorlar. Aday olabilecek 11 aday adayına mektuplar gönderdik, şu an için aday adaylarından herhangi bir yanıt almadık. Devletten bir talimatname bekliyoruz. Muhakkak o talimatnameyi göndereceklerdir. Talimatname de geldikten sonra çalışmalar devam edecektir. 

Toplumumuzda 9 Ekim'e kadar devletten  cevap gelmezse seçim yapılamayacak algısı oluştu. Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Bu seçim muhakkak olacaktır. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın verdiği bir söz var bize. 16 Nisan referandumundan sonra bizzat ilgileneceklerini belirttiler. Hiç endişem yok, bir Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkan söz her zaman muteberdir. Bugün olmazsa yarın olur. Bir de şunu dikkate almak lazım. İçerisinde bulunduğumuz Türkiye Cumhuriyeti kocaman bir devlet, siyasi bir sürü konular var ortada. Bizim de burada sayımız 60 bin. 60 bin kişilik cemaatin sorunları ikinci, üçüncü plana atılması gayet normal. Gecikmiş bir durum yok süreç olumlu bir şekilde bekleniyor. Sonuçta bir patrik seçimi yapılacak. 

Bir süre önce bir iddia atıldı ortaya, Valilik tarafından 'Müteşebbis Heyetin içerisinde sakıncalı kişiler var' dendiği şeklinde. bu iddialara dair İstanbul Valisi ile bir görüşme yapacak mısınız? 

Valilik hiçbir zaman şahıslar hakkında olumsuz hiçbir şey söylemez. Ne yazılı ne de sözlü. Bize de gelen henüz resmi bir belge yok.  Bir iki kişi ‘Bu konuda valiyle konuştum, görüştüm’ diye sorular ortaya atıyorlar. Bunların doğru olup olmadığını bilemem teyit etme imkanım da yok. Ancak şu kadarını biliyorum ki ciddi bir kurumdur devlet, söylemek istediğini yazılı olarak bildirir. Eğer kurulmuş olan Müteşebbis Heyet'in içinde olumsuz insanlar varsa, onların da tehlikeli olduğunu düşünüyorsa polisi, istihbaratı var, bunları işletir ve cezalandırır. Ama bunlar olmadığı müddetçe söylentilerden başka bir durum kalmıyor. Olumsuz kişiler yok burada. Burada bu heyet seçilirken ben şahsen bu insanları tanımıyordum 52 yıldır Türkiye'de değildim, onun için buraya vakıf yöneticilerini davet ettim. Eğer olumsuz kişileri seçtilerse ya da seçilen kişiler arasında olumsuz kişiler vardıysa onların sorumluluğu altında olur. Devlet ciddi bir müessese olduğu için onun bunun ağzıyla haber göndermeyeceğini düşünüyorum. 

9 Ekim'e kadar cevap gelmezse? 

Dilekçe tekrar yazılır gönderilir, hatırlatılır. Mümkünse önünün açılmasını rica ederiz, tekrar müracaatta bulunulur. 

Sizin eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? 

Bu süreç zarfında herkes rahat olsun her şey düzelir, endişelenmeye gerek yok. Devlet de kendi görevini muhakkak yapar, acele etmeden sabırla bu işi yürütmeye çalışmalıyız. Bu arada herkes uyum içinde olsun, kendi üzerlerine düşen görevlerini yapmalı. Halkımızın gidip kendi ilçelerindeki kiliselere gidip seçmen listelerini kontrol edip isimlerini yazdırsınlar. Bu en çok beklediğimiz vatandaşlık görevi.

‘Okullarımız sadece hayırseverlerin  mi?’

Uzun yıllardır Almanya'da dini önderlik görevini üstlendiniz. Bu süreç doğrultusunda Almanya'da bulunan toplum nasıl bir yapıya sahip? İstanbul ile karşılaştıracak olursak neler söylersiniz?

Son yıllarda Almanya’daki cemaatin sayısı yaklaşık 90 bin kişi. Birçok dernek ve topluluklar kuruldu. Son olarak Ermenistanlılar tarafından kurulan bir dernek var, dernek hem kültürel hem de dini çalışmalar yapıyor. Almanya'da cemaat çok dağınık yaşıyor, 15 değişik kilise cemaati olarak var olmaya çalışıyorlar. Münih, Berlin, Frankfurt, Köln, Stuttgart, Bremen ve Brandenburg gibi büyük şehirlerde yer alıyorlar. Kendilerine öz tüzükleri ve yönetimleri var. Her yıl tüm vakıfların katıldığı bir genel toplantı düzenliyoruz ve Araçnortaran'ın (Önderlik) bütçesini açıklıyoruz. Almanya'da toplum üyelik sistemiyle ilerliyor. Bu çok önemsenecek bir konu. Aylık üyelerden belli bağışlar alıyoruz ve üyelere dini faaliyetleri ücretsiz olarak sunuyoruz. Vaftizler, düğünler ve cenazeleri ücretsiz olarak karşılıyoruz. Bütün cemaatler bu şekilde çalışsa her şey daha kolay olabilir. Ermeni cemaatinde olanlar Ermeni Cemaatine vergi verme gereksinimi duymamış bugüne kadar. Türkiye'de bulunan cemaatler senede bir kere madağ yapıyorlar. Yapılan madağlarda da bağışçılar belli kişiler oluyor. Okula kayıt yaptırmak isteyen birisi, 'Hayırseverler var onlar versin’ diyor. Bu çok yanlış bir algı. Okullarımız sadece hayırseverlerimizin mi? Niye 10- 20 hayırseverin omuzlarına binsin bu yük? O yüzden halkımızın kuruluşlarımızın karşısında yükümlülükler alması lazım. Az da olsa çok da olsa herkesin buna katkı göstermesi lazım. Yoksa bu cemaatin ilerde ayakta kalma şansı yok. Almanya'da bu sorunu organize edebildik, inşallah buradaki insanlarımız da bunun farkına varır. 

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında

1992 İstanbul doğumlu. Agos Gazetesi Toplum Editörü. Ermeni toplumu gündemi, sosyal etkinlikleri ve yaşamı üzerine haberler yapıyor.