Kardeş Türküler, altı yıl aradan sonra Kalan Müzik etiketi taşıyan ‘Yol’ albümü ile dinleyicileriyle buluştu. Son olarak 2011’de Çocuk (H)Aklı albümünü yayınlayan grup, kurulduğu günden bu yana olduğu gibi bu albümde de geleneksel türkülerle, çokkültürlü bir repertuarla karşımızda. Kardeş Türküler’den Feryal Öney ve Fehmiye Çelik’le albüm vesilesiyle en son 2013’te çıktıkları Harbiye Açıkhava Konserleri’nden, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlatmış olduğu ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılmalarına dair birçok konu hakkında söyleştik.
Bir önceki albümünüz Çocuk (H)Aklı, 2011’de yayınlandı. O zamandan bugüne kadarki süreçte neler yaptınız?
Feryal Öney: Biz, Kardeş Türküleri daha çok bir ‘konser projesi’ olarak görüyoruz. Bu yüzden de çok sık albüm yayınladığımız söylenemez. Seyirciyle buluşmalarımızı albümden ziyade konserler vasıtasıyla hayata geçiriyoruz. Tabii ki Çocuk (H)Aklı’dan bu yana repertuarımız epeyce yenilendi.
Bu altı yıl içinde Türkiye’de de çok şey değişti, hatta zaman zaman dibe vurduğumuzu hissettiğimiz anlar da oldu. Konserlerde hem Orta Doğu’da, hem dünyada hem bizim memlekette yaşananlara dair sözümüz ne olacak diye düşünüp repertuarımızı yenilemeye çalıştık. Son albümden bu yana, aradan geçen bu altı yılda dünyanın haline müziğin diliyle cevap vermeye, söz üretmeye, tavır oluşturmaya çalıştık.
Yol albümünü yapma kararını nasıl aldınız? Bu kırılma ne zaman yaşandı?
Fehmiye Çelik: Her albümü tamamladıktan sonra ‘önümüzdeki albüme nasıl hazırlanacağız?’ hevesi genelde her müzisyende olur. Çocuk (H)Aklı’dan sonra konser repertuarlarımız, değişen Türkiye ve dünya koşullarına da bağlı olarak yenilendi. Yol albümündeki bazı şarkılar da bu süreçlerde sahnede söylenmiş, dinleyiciyle buluşmuş şarkılar. Bu arada bazı beste çalışmalarımız da oldu. Bu besteleri yayınlama işini şimdilik ertelemeye karar verdik ve geleneksel şarkılara yoğunlaştık, ‘Yol’ ortaya çıktı.
Albüme adını veren bu yol nereye gidiyor? Repertuarda neler var?
FÇ: Albümdeki her şarkının hikâyesi bir şekilde yola bağlanıyor. Bu yol da, Kardeş Türküler’in kurulduğu günden bu yana savunduğu, birlikte yaşama mücadelesine giden, barışa giden bir yol. Birbirimizi tanıdıkça, birbirimizin farklılıklarıyla birlikte yaşamayı öğrendikçe daha mutlu bir ülke, daha mutlu bir toplum olacağımız kesin. Kültürlerarası bir yolculuk bu. Her zaman olduğu gibi bu albümde de farklı dillerin, farklı kültürlerin, inançların şarkıları var.
FÖ: Türkiye’de ve dünyada yaşanan bazı şeyler bizi bazen durdurdu, yolumuza set koydu. Son yıllarda da yine aynı durumla karşı karşıyayız. 90’larda yola çıktığımızda, Türkiye’de yaşananlara daha bir umutla bakıyorduk. Buna, bir nevi idrak sorunu da diyebiliriz sanıyorum... (Gülüyor) Kimlikler, kimlik mücadeleleri insana umut veriyordu. Sanki bir şeyleri birlikte halledebilecekmişiz gibi geliyordu çoğumuza. Bugün baktığımızda ise, ‘Nasıl birlikte yaşayacağız?’, ‘Nasıl bulacağız bunun yolunu?’ sorusu bizi epey düşündürüyor.
2013’ten bu yana Harbiye Açıkhava’da sahne almıyorsunuz. Bunun sebebi nedir?
FÖ: Sahnedeyken, seyirciyle eşit bir ilişki içinde olduğunuzu net biçimde hissediyorsunuz. Seyircinin desteğini görüyorsunuz ve konserden ayrılırken, ‘Kalabalığız, güçlüyüz, biz kazanacağız’ hissiyatıyla ayrılıyorsunuz. O yüzden Harbiye Açıkhava konserleri bizim kendimizi hem sanatsal anlamda çok iyi hissettiğimiz, hem de duygusal olarak etkilendiğimiz, ‘Önümüzdeki yıl gelse de yine sahneye çıksak’ dediğimiz bir yerdi. Türkiye’nin festivalleri iptal eden, üniversitelere gitmemize engel olan koşulları, kayyumlar, bürokrasi, OHAL, Açıkhava’da da konser vermemizin önünde engel oldu. OHAL belki bir yıldır var ama aslında daha önce de vardı, son bir yıldır yalnızca resmîleşti. Kardeş Türkülerin üç yıldır Açıkhava’da konser verememesinin sebebi güvenlik gerekçeli yasaklar ve türlü engellemeler. Biz sahne almayı istiyoruz, her yıl da şansımızı deniyoruz. Önümüzdeki yıl için yine çabalayacağız, durumu kabullendik gibi bir şey söz konusu değil. Sadece Açıkhava değil, artık üniversitelerde konser vermek de çok zorlaştı. Kardeş Türküler için ODTÜ’de, İstanbul Üniversitesi’nde konser vermek olmazsa olmazdı ama artık buralarda da sahne alamıyoruz. Birçok üniversitede festivaller iptal ediliyor, konserler olsa dahi sanatçılar arasında ciddi bir eleme yapılıyor.
Adalet Yürüyüşü’ne katıldınız. Kılıçdaroğlu ‘bozkurt işareti’ yaparken ne hissettiniz?
FÇ: Kardeş Türkülerin o tür bir ‘selam’la buluşması mümkün değil. Biz, ‘tek’liğin her zaman karşısında durmuş bir topluluğuz. Daima çoğulculuğu, çokkültürlü, çokkimlikli bir hayatı ve farklılıklarla bir arada yaşamayı savunan bir duruşumuz var. Kılıçdaroğlu o selamı neden verdi, bunun cevabını kendisi verecektir tabii ama Kardeş Türküler’in böyle bir selamla buluşmasına imkân yok.
Kardeş Türküler bir Boğaziçi Üniversitesi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) projesi ve BGST de çok geniş kapsamlı bir topluluk. Bu yürüyüşe katılma kararını nasıl aldınız?
FÖ: Adalet Yürüyüşü çok önemliydi bizim için. Çok önemli bir itirazdı. Evrensel hukuku, demokrasiyi savunan tüm kesimlerin bu itiraza destek vermesi gerekiyordu. Referandumdan milletvekili seçimlerine kadar, BGST içinde hiçbir zaman ‘tek’ bir karar verilmemiştir. Herkes görüşünü yazar, konuşur. Adalet Yürüyüşü konusunda da aynısı oldu. Fakat bu kez, çoğunluk, bu yürüyüşün kıymetli olduğu kanaatindeydi. Bu, tüm adaletsizliklere karşı sözünü söyleyerek, bunu da uzaktan değil, içinde yer alıp farklı kesimlerin sesini yansıtarak yapacağı zaman anlamlı olurdu. Biz bunu hissettik Adalet Yürüyüşü için, kenarda durup seyretmek yerine içinde yer alıp biz de sözümüzle var olalım istedik.
FÇ: Ülkede iktidarın eliyle körüklenen çok ciddi bir kutuplaşma var. Kin, nefret, düşmanlık giderek yükseliyor, tekçi zihniyet her geçen gün yaygınlaşıyor. Hem toplumun hem sanatın üzerinde büyük bir baskı var. Düşünce üzerinde, inanç üzerinde, yaşam biçimleri üzerinde inanılmaz baskılar var. Biz, Kardeş Türküler olarak hep çok geniş bir coğrafyada yaşadığımızı, Misak-ı Milli sınırlarını dahi aşan bir coğrafyada yaşadığımızı söylüyoruz. Çok zengin bir kültürel dünyanın, kültürel iklimin içinde yaşıyoruz. Hiyerarşinin olduğu, birilerinin birilerine abilik-ablalık tasladığı bir sistem değil, eşitlik, kardeşlik diyoruz. Hepimiz farklılıklarımızı güvence altında ve özgürce yaşayabilmeliyiz diyoruz. Bütün bunlar, gerçek bir adalet talebiyle var olabilecek şeyler. Tabii ki Kardeş Türkülerin de o yürüyüşte olması gerekiyordu. Bu dönemde adalete gerçekten çok ihtiyacımız var. O yürüyüş, bu boğucu ortamda bir parça nefes almak gibi bir şey oldu.
Albüm kapağının arkasında Artırılmış Gerçeklik (AR) uygulamasından bahsediliyor, bunun hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
FÇ: Albüm kapağında dinleyicileri farklı bir sürpriz bekliyor. Arttırılmış Gerçeklik (AR) denen bir uygulama var. Dinleyiciler, uygulamayı telefonlarına indirdiklerinde ve albüm kapağını ya da kapak içindeki kitapçık sayfalarını telefonlarına yaklaştırdıklarında birtakım sürprizlerle karşılaşacaklar ya da Kardeş Türkülerin kliplerini izleyebilecekler. Bu uygulama, ilerleyen zaman içinde de güncellenebiliyor, dolayısıyla albüm elinizde olduğu müddetçe yeni sürpriz paylaşımlar ya da klipler de karşınıza çıkabilir. Albümü satın alan dinleyicilerimiz merak ettikçe ya da canları sıkıldıkça cep telefonlarıyla kapağa yaklaşsınlar, bir parça keyifleneceklerdir.