Yönetmen Eric Nazarian, 26-29 Mayıs’ta Yerevan’da yapılan İkinci Aurora Uyanan İnsanlık Ödülü törenlerini yazdı.
İkinci Aurora Uyanan İnsanlık Ödül töreni geçen hafta Ermenistan’ın başkenti Yerevan’da yapıldı. Bu ödül, hayırseverler ve kurucu ortaklar Ruben Vardanyan, Noubar Afeyan ve Vartan Gregorian tarafından verilmeye başlanmıştı. Ermeni Soykırımı’nın 100. yılına denk gelecek şekilde planlanan bu ödül, dünyanın dört bir yanındaki tehlikeli bölgelerde insanların hayatlarını kurtarmak için çalışan günümüz yardımseverlerini desteklemek amacıyla hatırı sayılır miktarda parayı da içeriyor.
Bu fikir, Ermeni Soykırımı sırasında ortaya çıkan insani yardım mirasından ilham aldı. 1915-23 arasında yaşanan tehcir ve katliamlardan kurtulan Ermenilere yerel ve uluslararası misyonerler, tıp görevlileri ve yardımseverler el uzatmıştı. Maria Jacobsen, Fritjof Nansen, Bodil Bjorn ve daha niceleri, Ortadoğu’dan Kafkasya’ya kadar yayılmış insanlara yardım ettiler. Bu insani yardım gönüllüleri, Osmanlı ordusunun, Kürt Hamidiye alaylarının, yerli ve silahlı askerlerin toplu cinayetlerinden kaçan Ermenilere yardım etmek için hayatlarını ortaya koymuşlardı. Türkiye, tüm dünyanın gayet iyi bildiği bu hikâyeyi inkâr etmeye devam ediyor.
Çemişgezek’ten New York’a
Aurora Ödülü adını, Dersim’in Çemişgezek ilçesinde ailesinin katledilmesine tanık olan ve soykırımdan kurtulan bir genç kızdan, Aurora ‘Arshaluys’ Mardiganian’dan alıyor. 85 dolar karşılığında köle olarak satılan, kaçmayı başardıktan sonra bir kez daha yakalanıp kaçan Aurora, Rus işgali altındaki Erzurum’a ulaşana kadar Anadolu dağlarında dolaştığı zor bir yılın ardından, soykırımdan kurtulanlara yardım eden Amerikalı misyonerler tarafından bulunup kurtarıldı. Batı Ermenistan’dan Tiflis’e, sonra da Norveç’e geçen Aurora, hayatta kalan tek erkek kardeşini bulmak üzere nihayet New York’a ulaştı.
Bu sıralarda, gelişen Hollywood film endüstrisi, Charlie Chaplin ve Mary Pickford çağında ilk başarılı dönemini yaşıyordu. Yapımcılar ve senaristler, düzenli olarak New York Times’ta yer bulan Ermenilere yönelik katliamların ve tehcirin simgesi olarak Aurora’nın hikâyesini filme dönüştürmeyi düşündüler.
Aurora’nın hikâyesine dayanan ‘Ravished Armenia’ (Irzına geçilmiş Ermenistan) adlı film, 1919 yılında Hollywood’da çekildi. Kabusa benzeyen kurtuluş öyküsünü anlatan filmin başrolünde Aurora vardı. Aurora, sessiz film çağında kısa süreliğine bir yıldız oldu. Filmin ilk gösterimi 1919’da yapıldı; bu, ABD’de Ermeni Soykırımı hakkında yapılan ilk filmdi. Tahminlere göre 30 milyon dolar kazandıran filmin geliriyle Yakındoğu’daki 60 bin yetime yardım edildi.
Ödülün anlamı
Aurora Ödülü, Aurora Mardiganian ve sayısız insanın hayatını kurtaran bu uluslararası insani yardım mirası onuruna veriliyor. Zulümden ve katliamlardan kaçan Ermenilere yardım eden sayısız kurtarıcının iyilik yapma yolundaki bu kararlılığı olmasaydı, birçok insan kurtarılamazdı.
Fakat yüz yıl sonra, dünyada hâlâ aynı tehcir ve katliamların yaşanıyor olması trajik bir durum. Suriyeliler, Yezidiler ve daha birçok başka etnik grup, soykırımından bir asır sonra, hâlâ devam etmekte olan vahşi savaş yüzünden yerinden ediliyor ve öldürülüyor. İşte Aurora Ödülü, jeopolitik dengelerin kaydığı, zoraki göçlerin ve toplu katliamların yaşandığı bu çağda anlamlı hale geliyor.
Geçen hafta Yerevan’da, Sudan, Kongo, Afganistan, Somali ve Suriye’de kayda değer işler yapan beş insani yardım gönüllüsü, savaştan, tecavüzden, aile içi şiddetten ve kitlesel travmalardan sonra hayatta kalmış insanlara yardım etmek için sergiledikleri cesaretlerinden dolayı onurlandırıldı.
Adaylar
Bu yılın adayları arasında, Somali’deki Elman Barış ve İnsan Hakları Merkezi’nden bir anne-kız olan Fartuun Adan ve Ilwad Elman vardı. Hayatlarını yeniden kurmak isteyen ve çocuk asker olmaktan kaçan sivillere ve erkek çocuklarına yardım ediyor, onlara eğitim ve barınma imkânı sunuyorlar.
Afganistan’dan Jamila Afghani, Taliban sonrası dönemde kadınların eğitim alması için uğraşıyor. Çocuk felcini ve kafasına isabet eden bir mermiyi atlatan bu cesur kadın, Afganistan’da eğitim hakkını ve insan haklarını savunmaya devam ediyor.
Doktor Tom Catena, Sudan’ın Nuba Dağları’nda çalışan tek doktor. Bölgedeki tek hastanede çalışan bu Katolik doktor, gece gündüz hastaları tedavi ediyor. Bazen sıtma, bazen de aralıksız devam eden hava saldırılarının sebep olduğu şarapnel yaralarıyla uğraşan Doktor Catena, sürmekte olan savaş yüzünden acı çeken Nuba halkına hizmet ediyor. Bu sene ikincisi verilen Aurora Ödülü’nün sahibi Doktor Catena oldu. Mütevazı konuşması, her gün hizmet ettiği insanlara karşı duyduğu sorumluluk ve sevgiden bahseden bu insanı dinleyen herkeste bir sorumluluk ve diğergâmlık duygusu uyandırdı.
Doktor Denis Mukwege, Kongo’daki tecavüz ve cinsel istismar kurbanlarını tedavi eden bir jinekolog. Yumuşak huylu bir doktor olan Mukwege, maalesef “dünyanın tecavüz başkenti” olarak bilinen Kongo’da Panzi hastanesini kurdu. Her gün tecavüz kurbanlarını iyileştirmeye çalışan Doktor Mukwege hastalarına ayrıca travma terapisi de sağlıyor.
Henüz yirmilerinin başında olan Muhammada Darwish, diş hekimliği okurken Madaya’daki iç savaştan zarar gören Suriyelileri ameliyat etmek zorunda kalmış. İnanılmaz bir baskı ve travmaya maruz kalan genç doktor, binlerce kurbanın kurtarıcısı olmuş. Ne yazık ki hâlâ süren savaş ve seyahat kısıtlamaları yüzünden Darwish ödül töreni için Yerevan’a gelemedi.
Cesur ruhlar
26-29 Mayıs arasında Yerevan’da yürek burkan kurtuluş ve insani yardım hikâyelerine tanık olduk; muazzam bir alçakgönüllülükle durumlarını ve adanmışlıklarını anlatan bu kahramanları dinlerken boğazımız düğümlendi. Ermeni bir sinemacı olarak, dünyamızın içine düştüğü hale bir kez daha öfke duyarken buldum kendimi. Masum sivilleri hedef olan şiddet döngüsünü besleyen, güce doymayan otoriterlerin hüküm sürdüğü lidersiz bir dünyada yaşıyoruz. Dünyamızda kahramanlar, Hollywood filmlerinde olduğu gibi gökten zembille inmiyor. Adaletsizlik ve şiddet karşısında asla geri atmayan cesur ruhları ve kalpleriyle kendini insanlara yardım etmeye adayan bu mütevazı insanlar gibi topraktan yükseliyorlar.
Beş aday da, konuşmaları dinleyen ve ödül törenine katılan herkesin gözünde birer kahraman. Bize, hepimizin insan olduğunu ve birbirimizden farkımız olmadığını hatırlattılar. Çok fazla acı ve ıstırapla dolu günümüz dünyasının gerçek liderleri olan bu insani yardım gönüllüleri, bize şunu hatırlatıyorlar: bizi travma kurbanlarına yardım etmeye çağıran insani sorumluluğun sesine hiçbir zaman kulak tıkamamalı ve hepimizin içinde olan iyiliğe ve soğukkanlılığa tutunmalıyız. İnsanları iyileştirmeli ve anlamlı bir diyaloğun peşinde olmalıyız. Liderliğin esas göstergesi iktidar, silah, para veya toprak değil, işte tam olarak budur.
Çeviri: Cansen Mavituna