Aslangil: Kamuoyu yanlış yönlendiriliyor

Patrik seçim süreciyle ilgili son dönemde yaşanan gelişmeleri, Avukat Sebuh Aslangil’e sorduk. Aslangil, sürecin zaafa uğratıldığını, kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini ve Değabah Bekçiyan’ın artık aktif olarak göreve başlaması gerektiğini söyledi.

Geçen hafta da dikkat çektiğimiz gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Patrik seçimi için Ermeni toplumuna muvaffakiyetler dilemiş olmasına rağmen süreç hala  ilerlemiyor. Başepiskopos Ateşyan Valiliğe bir bildirimde bulunmama yolunu tercih ederken VADİP Başkanı ve Surp Pırgiç hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu da bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan ile biraraya gelme arayışında. Yaşanan bu süreçte bir de böylesi bir görüşmeyi beklemenin anlamı olup olmadığını ve son dönemde yaşanan gelişmeleri, Avukat Sebuh Aslangil’e sorduk. Aslangil, sürecin zaafa uğratıldığını, kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini ve Değabah Bekçiyan’ın artık aktif olarak göreve başlaması gerektiğini söyledi.

Sayın Aslangil, kısaca soralım. Süreç niye başlamıyor?

Benim kanaatime göre aslında Değabah seçimiyle birlikte patrik seçim süreci başladı. Daha doğrusu Ruhaniler Genel Meclisi ‘nin Patrik Mutafyan’ı emekli ilan etmesiyle birlikte bu süreç başladı. Seçim başladığı için de Değabah seçildi. Değabah seçiminden sonra, seçilen Değabah’ın öncelikle müteşebbis heyet oluşturması gerekirdi. Fakat bu süreç normalde olması gereken biçimde ilerlemedi. Sebebini de biliyorsunuz. Vilayetten gelen bir yazıydı, ona dayandırıldı. Ki o yazı hukuki dayanakları olmayan bir yazı. Fakat sonuç itibariyle idari bir yazı.  Bu yazıya karşı bir cevap verilmesi gerekirdi. Cevabı vermesi gereken makam da o anda patrikhanede yetkili olan kişi ya da kurum.  

Yani Ateşyan..

Şu var ki, aslında Değabah seçimiyle birlikte Türkiye Ermeni Patrikhanesi’ndeki bütün dini ünvanlar sona erer. En üst makam olarak Değabah yetkili olur. Yani Değabah seçime kadar patrikhanedeki yetkileri düzenler. Ancak herkesin bildiği gibi Aram Srpazan Patrik Genel Vekilliği’nden çekilmeyeceğini çünkü idarenin kendisine bu görevi devam ettirmesi gerektiğini söylediğini, kendisinin de buna uyduğunu söyledi. Ama bununla yetinilmedi, VADİP başkanı Şirinoğlu  da Aram Srpazan’ın bu tavrına destek verdi. Bu ne demektir? Valilikten gelen yazı, zımnen de olsa doğru kabul edildi bir kısım insanlar tarafından. Ve o yolda hareket edilmeye başlandı. Bu durumda Değabahın önünde iki seçenek vardı.

Neydi o yollar?

Birincisi, kilise hukukundan doğan yetkilerini kullanarak müteşebbis heyet oluşturması, seçim tarihini saptaması ve vilayete başvurmasıydı. Fakat maalesef Değabah bu yolu seçemedi. Seçememesinin nedeni, kendi beyanlarından anlaşıldığı kadarıyla toplumun çeşitli kesimlerinden kendisine yeterince ilgi ve destek gösterilmediği şeklinde. Maalesef süreç bu şekliyle biraz zaafa uğratıldı.  Ve şöyle bir yol izlenmeye başlandı: vilayetin yazısındaki gibi, sanki seçim ortamına girilmemiş gibi yeniden idareden seçim için bir icazet alınması yolu seçildi. Halbuki bu hem geleneksel hukukumuza hem de daha önceki patrik seçimlerinde uygulanan yönteme hiç uygun bir duruş değil. Çünkü idareden böyle bir yazı gelmesinin beklenmemesi gerekir. Kendi kilise kurallarımıza göre sürecin işlemesi gerekiyordu. Maalesef bunun için kamuoyunda bir imaj oluşturuldu. 

Referandumu mu kastediyorsunuz?

Önce 16 Nisan referandumu bahane edildi, sonra 24 Nisan bahane edildi, o da geçti. Fakat hala bir izin müessesesi varmışcasına bazı vakıf başkanlarımız ya da vakıf yöneticilerimiz kamuoyunu bu şekilde yönlendirmeye çabaladılar. Nitekim VADİP başkanı Şirinoğlu’nun da tavrı tam bu şekildeydi. Son olarak bir açıklamayla vakıflar haftası gereğince Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşüleceği ve (seçim için izin istenecek müessese cumhurbaşkanlığı olmadığı için) seçimimizin yapılacağının kendisine iletileceği söyleniyor.

Buna ihtiyaç var mı?

Böyle bir iletime ihtiyaç yok. Ta ki seçim tarihi saptanana kadar. Seçim tarihi saptanıp idareye başvurulduğunda bu olabilir. Yani şu anda müteşebbis heyetinin seçilip mutlak seçim tarihinin belirlenmesi gerekliydi. Ama o süreç fiilen durduruldu. Son bir haftadaki gelişmeler de tamamen bu görüşün eseri. Maalesef Değabah’ın Türkiye’de yani görevinin başında olmaması  da sürecin aksamasına yol açıyor. Benim kanaatime göre bu durumda yapılacak tek şey Değabah’ın aktif olmasıdır. Bunun tek ölçüsü de bir an evvel görevinin başına dönüp müteşebbis heyet oluşturma yolunu devam etmesidir. Değabah böyle bir girişimde bulunmadıkça bu süreçten çıkış kamuoyu yanlış yönlendirildiği için zor gözüküyor.

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında

1992 İstanbul doğumlu. Agos Gazetesi Toplum Editörü. Ermeni toplumu gündemi, sosyal etkinlikleri ve yaşamı üzerine haberler yapıyor.