İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2017 Dünya raporunda, 90'dan fazla ülkeyi inceliyor. Türkiye'de yaşananlarla ilgili raporunda HRW, "Darbe girişiminin ardından alınan sert önlemler hükümetin artan otoriteryenizminini göstermesi açısından semptomatik nitelikte" deniyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu sene 27. defa yayınladığı 687 sayfalık dünya raporunda, 90'dan fazla ülkenin insan hakkı ihlallerini inceledi. Raporda Türkiye de bulunuyor.
2017 Dünya Raporunda, Türkiye’de darbe girişiminin ardından alınan sert önlemler, ifade ve toplanma özgürlüğüne yönelik engellemeler, güneydoğu illerinde yaşanan insan hakları ihlalleri, vekillerin tutuklanması, mültecilerin durumu, kadın hakları ve Türkiye’de yaşananlarla ilgili uluslararası aktörlerin açıklamaları yer alıyor.
Raporda, hükümetin 15 Temmuz darbe girişimini insan haklarını baskılamak ve temel demokratik güvenceleri ortadan kaldırmak için bir araç olarak kullandığı belirtiliyor.
Raporda yer alan tespitler özetle şöyle:
“Yılın son altı ayında, hükümet gazetecileri kitlesel olarak gözaltına aldı, çok sayıda medya organını kapattı ve seçilmiş muhalif siyasetçileri hapse attı.”
“Aralarında öğretmenlerin, yargıçların ve savcıların da olduğu 100 binden fazla kamu çalışanını, hukuki prosedürleri ve yargı süreçlerini işletmeden görevden çıkarttı ya da gözaltına aldı.”
“Yüzlerce sivil toplum grubunun faaliyetlerini durdu ve hükümetin yargı üzerindeki kontrolünü tahkim etti.”
“Darbe girişimi sonucunda en az 241 vatandaş ve emniyet görevlisi öldü. Darbeciler Türkiye'nin parlamentosunu uçaklarla bombaladı.”
“Darbe girişimi sonrasında hükümet olağanüstü hal ilan etti, binlerce askeri hapse attı ve kamu çalışanlarına, polislere, öğretmenlere, hakimlere ve savcılara yönelik kitlesel bir tasfiye hareketi başlattı.”
"Terörle Mücadele Yasası istismar edildi"
“Hükümet, terörle mücadele yasalarını istismar ederek, Temmuz'daki darbe girişimini planlamakla suçladığı ABD’de yaşayan Fethullah Gülen'in takipçilerinin üzerine yürüdü.”
“Gözaltında işkence bildirimleri arttı”
“Kitlesel gözaltılar ve gözaltında tutulan kişilerin kötü muamele görmesine yönelik güvencelerin kaldırılması, gözaltında işkence ve diğer kötü muamele biçimlerine ilişkin bildirimlerin artmasına yol açtı.”
"Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinde yer alan korumalara geçici olarak olağanüstü kısıtlamalar getirme (derogasyon) hakkını kullanacağını ilan etti. Ancak işkencenin ve gözaltında tutulan kişilere kötü muamelenin mutlak olarak yasaklanması gibi ana yükümlülüklere geçici kısıtlamalar getirilmesi yasak."
“Kürt siyasal hareketine yönelik sert baskı”
“Çoğunlukla Kürt nüfusun yaşadığı güneydoğudaki çatışmaların 2016'da hız kazanması da, bölgede ciddi ve yaygın insan hakları ihlallerine yol açtı.”
“Bu ihlalleri Kürt siyasal hareketine yönelik sert baskılar ve aralarında demokratik bir şekilde seçilmiş milletvekillerinin ve belediye başkanlarının da bulunduğu binlerce Kürt aktivistin hapse atılması takip etti.”
Bombalı saldırılar
“2016 yılında Türkiye'nin önemli şehirlerinde tekrar tekrar yaşanan ve IŞİD veya TAK ile bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler tarafından yapılan bombalama saldırılar yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı.”
Sınır, mülteciler
“Türkiye ayrıca, Avrupa Birliği (AB) ile Yunanistan'a geçmiş mültecilerin zorla iade edilmesini kabul ettiği bir anlaşma yaparken, bir yandan da 2.7 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmayı sürdürdü.”
“Türkiyeli sınır muhafızlarının Suriye sınırındaki mültecileri geri ittiğine ve Türkiye'ye geçerek kendilerini emniyete almak isteyen bazı mülteciye ateş ettiğine ilişkin bildirimler de yıl boyunca geldi.”
Roth: Sivil toplum, medya önemli rol üstlenecek
HRW İcra Direktörü Kenneth Roth, rapor için yazdığı giriş makalesinde, “yeni bir popülist otoriterler neslinin, insan haklarını, çoğunluğun iradesine engel olarak görmeye başladığını ve bu nedenle insan haklarının korunması kavramını tersyüz etmeye çalıştığını” ifade etti.
“Küresel ekonomi tarafından geride bırakıldığını düşünenler ve şiddet suçlarının mağduru olmaktan giderek daha çok korkanlar için insan haklarına saygılı demokrasinin üzerine inşa edildiği değerlerin bir kez daha teyit edilmesi açısından sivil toplum grupları, medya ve kamuoyu çok önemli roller üstlenecek.”
Williamson: Son neslin en ağır krizi
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson da şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye hükümeti, demokrasiyi güçlendirmek için partiler arasında oluşmuş darbe karşıtı birlikten yararlanmak yerine, eleştirel seslerin ve muhaliflerin üzerine acımasızca gitmeyi tercih etti.
“Yüzbinlerce insanın hukuki prosedürler veya yargı süreçleri işletilmeden görevden çıkartılması veya tutuklanması, bağımsız medyanın susturulması ve Kürt muhalefetinin milletvekillerinin hapse atılmasıyla birlikte, Türkiye son bir neslin en ağır krizine girdi.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 2017 Dünya Raporu'nun Türkiye Bölümüne ulaşmak için tıklayınız.