Yerevan’da faaliyet gösteren “Sincar Ezidi Milli Birliği” başkanı ve ‘Dengê Êzidîa’ gazetesi yayın heyeti üyesi Boris Murazi, iki gün boyunca havalimanında alıkonuldu, Türkiye'ye girilmesine izin verilmedi. Murazi, yaşadıklarını anlattı.
Yerevan’da faaliyet gösteren “Sincar Ezidi Milli Birliği” başkanı ve ‘Dengê Êzidîa’ gazetesi yayın heyeti üyesi Boris Murazi 2 Aralık’ta Diyarbakır’daki “Mezopotamya” sivil toplum örgütünün açılışına katılmak için Yerevan’dan uçakla İstanbul’a, oradan da Diyarbakır’a seyahat etmeyi planlıyordu. Ancak planlarında beklenmedik bir sorun çıktı, Murazi 2 gün boyunca Atatürk Havalimanı’nda alıkonuldu, Türkiye’ye girmesine izin verilmedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanan Boris Murazi ile yaşadıklarını konuştuk.
İstanbul’a ilk gidişin miydi? Neden girmene izin vermediler?
Hayır, daha önce de bir çok kez İstanbul’u ve Türkiye’nin farklı şehirlerini ziyaret etmiştim hiç bir sorun çıkmamıştı. Diyarbakır’daki “Mezopotamya” sivil toplum örgütünün açılışına katılmak için davet aldım ve gitmek istedim. Derneğimiz bu STK ile ortak projeler yapmak niyetinde. Elimde resmi davet yazısı olmasına rağmen İstanbul’a indiğimde olaylar karıştı.
Pasaport kontrolünde mi durdurdular?
Uçaktan inince vize almak için vize bölümüne gittim. Normalde çok hızlı giden bir süreç ama memur pasaportumda sorun olduğunu söyledi. İngilizce konuşmadığından zaten çok da iyi anlamadım, tam olarak neler dediklerini. Ama vize vermeyeceklerini tutumlarından anladım, tercüman istedim, vermediler. O an facebook’a girip birilerinden yardım istemeye ve aileme haber vermeye çalışacaktım ki, 3 özel görevli gelip ben götürdüler, telefonumu, bilgisayarımı aldılar.
Kimdi o görevliler?
Kim olduklarını söylemediler ama sanıyorum İstihbarat mensubuydular.
Bu arada hiç açıklama yaptılar mı?
Yapmadılar, kapalı bir odaya götürüp sorguya çektiler. Nereye gittiğimi, neden gittiğimi sordular. Kim olduğumu ne ile ilgilendiğimi sordular. Diğerleri de bilgisayar ve telefonumdaki yazışmalarımı okumaya başladılar. “Bana sorun anlatayım, okumanıza gerek yok” dedim. Ama izin falan isteyen olmadı, çok sertti her şey. Davetli olduğumu anlatmaya çalıştım, ama o sırada HDP’liler ile yazışmalarımı gördüler, aradıkları o yazışmalardı, anladım. Yazışmaların bir kısmı şu an tutuklu olan HDP’liler ile daha önce yapılmış sohbetlerdi. Türkiye’den farklı kişiler ile olan mektuplaşmalarımı da incelediler, HDP ile ilgisi olmayan kişiler ile.
Yorum yapıyorlar mıydı okurken?
Çok kalmadılar zaten, bilgisayarımı ve telefonumu aldılar ve beni yaklaşık 30 yabancının olduğu bir odaya götürdüler.
O 30 kişi de HDP ile bağlantıları olduğu şüphesi ile mi tutuluyorlardı?
Genelde Araplar vardı, onlar İŞİD ile bağlantıları olduğu şüphesi ile yakalanmışlardı, bir kaç Afrikalı’nın ise vize problemi varmış.
Ne kadar süre tuttular, nasıl davrandılar?
2 gece tuttular ve bu sürede hiç bir açıklama yapmadılar. Neden tutulduğumu, ne zaman salıverileceğimi, ne ile suçlandığımı söylemediler. Fiziksel şiddet görmedim, ama telefonum ve bilgisayarıma el koydular, pasaportumu da aldılar, çaresiz bir durum. Kötü olan, aynı odada bulunduğum diğer kişiler yakınlarını arayabildiler, Türkiye’den yardım istediler. Onların eşyalarına, telefonlarına el koymadılar. Bana bu hakları tanımadılar… Ben Araplara zaten Ezidi olduğumu söylemedim, çekindim, Ermeniyim dedim… O tip bir gerginlik de yaşadım…
Ermenistan’a nasıl dönebildin?
Yerevan’a kalkacak uçaktan yarım saat önce bir geldi, aldı beni, uçağa götürdü, yolcu koltuğuna oturttu, ‘geri gidiyorsun’ dedi. Tüm bildiğim bu.
Seni neden tutmuş olacaklarına dair bir fikrin var mı?
Bizim derneğimizin adında “Sincar” olması da sanıyorum akılları karıştırmış olabilir, Irak sınırındaki Sincar şehrindeki silahlı gruplar ile bağımız olduğunu düşünmüş olabilirler. Hatırlarsanız Erdoğan geçen günlerde “Sincar’ı ikinci Kandil yapmalarına izin vermeyeceğiz” demişti… Bu büyük bir etken olabilir.
PKK ile mi ilişkilendirdiklerini kastediyorsun?
Olabilir. HDP ile görüşüyor olmam rahatsızlık yaratmış olabilir, sanıyorum 2 gün bunları araştırdılar ve bir şey çıkmayınca da bıraktılar. Beni davet eden STK’nın kurucu üyeleri HDP’li, bir kısmı milletvekili, sanıyorum bu da etkili oldu. Zaten daha somut bir bağ bulsalar bırakmazlardı, bulamadılar.
Ezidi olduğunu söyledin mi sorgu sırasında?
Söyledim, gizleyebileceğim bir şey değildi zaten, sosyal medyayı incelediler kendileri de anlamışlardır.
Yaşadığın soruna “PKK Ermenistan’da yuvalandı, PKK zaten Ermeni” söylemlerinin etkili olduğunu düşünüyor musun?
Mutlaka. Kaç senedir bu propaganda yapılıyor. ‘Ezidi köylerinde PKKlılar var, Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları evlerde asılı’ diyorlar. Bir kaç evde olabilir, sonuçta yasaklı bir fotoğraf değil Ermenistan’da, ama eminin Türkiye’de daha çok evde vardır. Suçlamalar saçma, ‘Ermenistan’da kamplar var’ gibi, varsayalım ki var, nasıl geçecek onlar Türkiye’ye sınır çok sıkı korunuyor. Mantık dışı, düşmanca söylemler.
Bu olay sende nasıl bir etki bıraktı?
İlk olarak Türkiye ve Ermenistan arasında diplomatik ilişki olmamasının ve karşılıklı temsilciliklerin yokluğunun ne kadar sıkıntı yarattığını tekrar hatırladım. Bana aramam için, yardım istemem için olanak vermediler ama verselerdi de Türkiye’de çıkarlarımı ve beni koruyabilecek bir temsilcilik yoktu. Ancak eşi dostu arayacaktım, ki onlar da yardım edebilirler miydi şüpheliyim.