Maryam Şahinyan’ın fotoğraf arşivi tekrar okuyucuyla buluşuyor. Fotoİstanbul kapsamında, Tayfun Serttaş’ın hazırladığı 'Foto Galatasaray' kitabının ikinci baskısının lansmanı düzenlenecek.
Tayfun Serttaş’ın iki yıllık çalışmaları sonucunda hazırlanan ‘Foto Galatasaray’ 1935’ten 1985’e kadar Beyoğlu Galatasaray’da mütevazı stüdyosunda kesintisiz olarak fotoğrafçılık yapan Maryam Şahinyan’ın biricik arşivini keşfe çıkarıyor. Proje, kitabın yanı sıra SALT’da bir sergiye de konu olmuştu.
Aras Yayıncılık'tan çıkan kitabın ikinci baskısının lansmanı 20 Ekim’de Fotoİstanbul kapsamında düzenleniyor. Lansman, Ortaköy Yetimhanesi’nde saat 18:30’da, Tayfun Serttaş’ın katılımıyla gerçekleşecek.
Maryam Şahinyan kimdir?
Maryam Şahinyan 1911 yılında Sivas’ın en görkemli sivil yapılarından Şahinyan Konağı’nda (Camlı Köşk) doğdu. Agop Şahinyan Paşa, 1877’de kurulan ilk Osmanlı Parlamentosu Meclis-i Mebusan’da Sivas kentini temsil ediyordu. Henüz küçük bir çocukken tanıklık ettiği 1915’in akabinde aile olarak İstanbul’a sığınmak zorunda kaldılar. Baba Mihran Şahinyan, ailenin geçimini sağlayabilmek için 1933 senesinde, Beyoğlu’nda Yugoslav iki kardeş tarafından işletilen Foto Galatasaray’a ortak oldu. İlkokulu Esayan Ermeni Okulu’nda tamamlayan Maryam Şahinyan, orta öğrenimine devam ettiği Sainte Pulcherie Fransız Lisesi’nden maddi imkansızlıklar nedeniyle ayrılarak babasına işlerinde yardım etmeye başladı. Kardeşlerinden farklı olarak erken yaşta babasından stüdyo fotoğrafçılığının tüm inceliklerini öğrenen Maryam Şahinyan, 1937 itibarıyle tüm ailenin ekonomik yükünü omuzlayarak stüdyoyu tek başına işletmeye karar verdi.
Yaşamı boyunca hiç evlenmeyen ve çocuk sahibi olmayan Maryam Şahinyan, yarım asırlık meslek hayatında, Galatasaray’da üç ayrı mekanda işlettiği stüdyosunda kesintisiz olarak üretmeye devam etti. Babasının Birinci Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar’dan göç eden bir aileden devraldığı körüklü ahşap foroğraf makinesi ve 1985’e dek kullanmaya devam ettiği siyah-beyaz tabaka filmlerle Maryam Şahinyan, fotoğrafın geçirdiği tüm teknolojik dönüşümlere karşın teknik ve estetik prensiplerinden en küçük bir değişikliğe gitmedi.
Stüdyosunun aktif biçimde faaliyet gösterdiği süreçte, 1942 Varlık Vergi’sinden 1974 Kıbrıs Savaşı’na farklı siyasal dönemlere ve İstanbul’un 50 yıllık zaman diliminde geçirdiği demografik ve sosyokültürel dönüşümlere tanıklı etti. 1985 yılında yaşlılık nedeniyle stüdyosunu devrettiğinde, geride 200,000’e yakın görüntüyü kapsayan İstanbul’un en emsalsiz görsel arşivlerinden birini bırakmıştı.
1996 yılında Şişli Hanımefendi Sokak’taki evinde hayata gözlerini yumdu. Mezarı Şişli Ermeni Mezarlığı’ndadır.