Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu, Agos yazarlarından Sevan Değirmenciyan’ın kendisi hakkında yazdığı yazıya VADİP toplantısında yanıt verirken Değirmenciyan için hakaretamiz sözler sarfetti.
Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu (VADİP), uzun bir aradan sonra yeniden toplandı. VADİP üyeleri, 19 Eylül Pazartesi günü Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Bilek Salonu’nda bir araya geldi. Toplantının büyük bir bölümüne Agos gazetesi yazarlarından Sevan Değirmenciyan’ın aylar önce Agos’un Ermenice sayfasında VADİP ve Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu için yazdığı yazı damgasını vurdu. Yazı salonda topluca okunduktan sonra Şirinoğlu, Değrimenciyan ve Agos’a ağır ithamlarda bulundu, Değirmenciyan’a hakaret etti.
Şirinoğlu, Değirmenciyan’ın yazısının eleştiri olmadığını, alaycı bir dille yazıldığını iddia etti. Şirinoğlu, “Hepinizin Agos’ta çıkan Sevan Değirmenciyan’ın yazısından haberi var. Herkes işine geldiği gibi yazıyor. Agos gazetesi istediğini yazıyor. Kendi kafasına göre yazıları yazıyor. Bu yazının yazılma şekli alaycı. Eleştiri başka türlü yazılır.”
Şirinoğlu, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı yönetimi olarak şeffaf olduklarını ve her kuruşuna kadar hesap verdiklerini söyledi. Agos gazetesindeki eleştirinin sonrasında hiçbir vakıf yönetimine kendi hesabından yardım yapmayacağını söyleyen Şirinoğlu toplantıda, Agos yazarı Değirmenciyan’a ağır hakaretlerde bulundu.
‘Okulların yöneticilerini cezalandırıyorum’
“Benim kadar şeffaf bir müessese olmaz. Kuruşuna kadar hesap veriyorum. Hastaneye laf edecek olanlar, benden önceki yönetime laf etsin. Niye bundan yıllar önce, Bedros’un yaptırdıklarını siz yaptırmadınız. Basın mensupları halkın sesiyse eğer, bunları sorsun. Bundan sonra hiçbir Vakıf Bedros Şirinoğlu’na gelmesin para istemek için. Hastane olarak desteğimizi vereceğiz ancak şahsi olarak Bedros Şirinoğlu olarak tek bir kuruş destek vermeyeceğim. Okulları cezalandırmıyorum, okulların yöneticilerini cezalandırıyorum. Bitti bu iş. Bu bardağı taşıran son damla oldu. Bunlar kalemşör olmuşlar. Bedros telefona çıkmamıştır, Bedros’un başı kalabalıktır telefona bakmamıştır yahut bir ilan atlamıştır. Döşemeyin bana ya. Arkadaşlarım bana alay eder gibi, yazıyı getiriyorlar ki yazıyı görüp moralim bozulsun diye. Onun için ben bu sene vakıflarımıza bir lira vermeyeceğim. Biz bu toplantıları yapıyoruz alay konusu oluyoruz. Be p.ç sen benim paramla okumuş bir p.çsin lan şerefsiz. Sen bana bu alaycı hakaretleri nasıl yazarsın, siz nasıl bunu kabullenirsiniz. Basın mensupları her boku biliyorsunuz, bu yazı yayınlanırken mi bilmiyorsunuz? Hepiniz birbirinizle düşman, hepiniz kol kolasınız. Biz basını ulusal basın olarak görmüyoruz. Bizim basınımız canımız ciğerimiz, ama bu yanlış yazılara mahal vermemesi lazım. Alaycı yazılara mahal vermemesi lazım.”
Gelişmenin ardından Sevan Değirmenciyan Agos’a şu açıklamayı yaptı: “Yaklaşık dört ay önce basında yer verilmiş bir yazının VADİP gündemini böylesine meşgul etmesi, orada toplanan yöneticilerin nelerle meşgul olduklarını göstermesi açısından manidar. Toplantıya başkanlık eden Bedros Şirinoğlu’nun üslubu hakkında konuşmaksa yersiz olacak. Bu şahsın söyledikleri konusunda hukuken yapılacaklar var. Yargı sürecini başlatmak için hukukçu dostlarımla konuşuyoruz.
Muhakkak söylemem gereken başka bir şey daha var. Bedros Şirinoğlu, eğitimim sırasında bana burs verdiğini iddia etmiş. Ben, o yıllarda bağımsızlığını henüz yeni elde etmiş Ermenistan’da, Yerevan Devlet Üniversitesi’nde okudum. Diaspora’dan gelen ve Armenoloji eğitimi alan gençlere o yıllarda tahsis edilen özel devlet bursundan faydalanmıştım ve bunu bir onur olarak görürüm. Bedros Şirinoğlu ve benzer hayırsever şahıslardan bırakın burs almayı, böyle bir talebim dahi olmamıştır.”
Toplantıda Kumkapı Meryem Ana Kilisesi Vakfı Başkanı Hrant Moskofyan’da Agos’a yönelik eleştirilerde bulundu. Moskofyan “Topkapı’dan bilinçsizce bir beyanat verilmiş ‘hiçbir okul kalmasın Bezciyan okulu yerine Türk Okulu’na gönderirim çocuğumu’ demişler. Bunun üzerine ben genel yayın yönetmenine telefon açtım ‘bu beyanat yanlıştır’ diye. Karşımızdaki insanlar profesyonel değiller. Bunu cemaate mal edeceğim diye okul kararıyor.”
Agos'un merceğinden
Hesapları Agos üzerinden halletmek ve hakaret
Yıl olmuş 2016, binlerce yıllık Ermeni toplumunun vakıfları bu halde. İyi de neden bu halde? Ne patriklik seçimini yapmayı becerebilmiş, ne vakıf seçimlerini yapmayı becerebilmiş, ne kurduğu platformları etkin bir biçimde işletmeyi becerebilmiş, ne ortak havuz meselesini gündemine alabilmiş bir yönetici sınıfı var karşımızda. Her konuda iktidarın mimiklerini kollayan, kendi iradesizliklerini “Devlet istemiyor” gibi gerekçelerle örten bir sınıf.
VADİP’in 19 Eylül tarihli toplantısı herhalde uzun süre hatırlanacak. VADİP ve Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu’nun hem Agos hem de yazarlarımızdan Sevan Değirmenciyan hakkında kullandığı ifadeler gerçekten de ibret vericidir. Bu sözleri gazetemizde ‘…’ koyarak yayınlamak zorunda kaldık.
Bilmeyenler için meseleyi özetlemekte fayda var. Ermenice sayfalarımızın yazarlarından Sevan Değirmenciyan, 25 Mayıs tarihinde Ermenice sayfalarımızda Şirinoğlu’nun Ermeni okullarını tek çatı altında birleştirme önerisini eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazının Türkçe çevirisini sayfamızda okuyacaksınız. Değirmenciyan mizahi bir üslupla Şirinoğlu’nun tek okul fikrini eleştiriyordu. Ancak bu eleştiriler nedense Şirinoğlu cephesinde ‘hakaret’ olarak algılandı. Hatta yazının ardından Harutyun Şanlı Agos’u arayarak yazının hakaret vasfı içerdiğini öne sürdü. Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ise yazıda hakaret bulunmadığını, Agos sayfalarının elbette ki Şirinoğlu’na açık olduğunu ve cevabi bir açıklama gönderirse bunun da yayınlanacağını söyledi. Bundan sonra ise işler bir hayli karıştı. Pangaltı Mıhitaryan Okulu’nda Ermenice öğretmenliği yapan Sevan Değirmenciyan, okuldaki rahipler tarafından çağrılarak görevine son verildi. Bu işe son verme olayından bir süre önce rahipler ile Şirinoğlu arasında bir görüşme yapıldığı biliniyordu. Bu gelişmelerin ardından Değirmenciyan ile Şirinoğlu arasında bir temas oldu ve Şirinoğlu bu olayla ilgisi olmadığını beyan etti. Ancak Değirmenciyan okula döndüğünde okul yöneticilerinden “Şirinoğlu istifa mektubunu masasında görmek istiyor” cümlesini duydu.
Bunlar zaten Değirmenciyan’ın okuldan uzaklaştırılması sürecinde Agos’ta yazılan ve Değirmenciyan tarafından da Türkçe olarak kaleme alınmış gelişmeler. Değirmenciyan bunun üzerine son bir yazı kaleme aldı ve okuldan uzaklaştırılmasından Mıhitaryan yöneticilerini, Şirinoğlu’nu ve bu süreçte rahiplerle görüşen, ismi kendisine bir türlü açıklanmayan “karanlıklar içinde iş yapmayı adet edinmiş kişiyi” sorumlu tuttu. Bu kişinin kim olduğu hâlâ meçhuldür.
Meselenin özü
Hali hazırda genç, üretken bir öğretmen okulundan keyfi bir şekilde uzaklaştırılmış ve hiçbir mağduriyeti tazmin edilmemiştir. Mesele budur. İşte tüm bu gelişmelerin ardından Şirinoğlu hem Agos’a saymış saydırmış, hem de Değirmenciyan için ağza alınmayacak hakaretler etmiştir. Sevan Değirmenciyan konuyla ilgili olarak şu aşamada artık hukuki adımlar atmaya hazırlanıyor.
Ancak tüm bu olay Ermeni toplumunun en önemli kurumunun başında olan yöneticilerin ne halde olduğunu da ortaya koyması açısından herhalde unutulmaz bir fotoğraf olmuştur. Eleştiri karşısında tahammül gösteremeyen, ‘para’sıyla konuşan bir yönetici sınıfı. Ve herkesi hakir gören, safi kibirden müteşekkil bir yaklaşım.
Meselenin önemli bir boyutu bu.
Ve tabii açıklamalara baktığımızda, şunu da görmemek imkânsız. Şirinoğlu çok açık ki diğer vakıf yöneticileri ile olan hesabını da Agos üzerinden görmek istiyor. Diğer vakıf yöneticileri kendisini aramışlar, yazıdan bahsetmişler, Şirinoğlu da sinirlenmiş ve artık para kendisi vermeyecekmiş onlara.
Yıl olmuş 2016, binlerce yıllık Ermeni toplumunun vakıfları bu halde. İyi de neden bu halde? Ne patriklik seçimini yapmayı becerebilmiş, ne vakıf seçimlerini yapmayı becerebilmiş, ne kurduğu platformları etkin bir biçimde işletmeyi becerebilmiş, ne ortak havuz meselesini gündemine alabilmiş bir yönetici sınıfı var karşımızda. Her konuda iktidarın mimiklerini kollayan, kendi iradesizliklerini “Devlet istemiyor” gibi gerekçelerle örten bir sınıf.
Tüm yöneticilerimizi kastetmiyoruz, tabii. Toplum genel olarak kimin ne yaptığını iyi biliyor. Bakın 2 Haziran’da Almanya Parlamentosu’nun Ermeni Soykırımı’nı tanımasının ardından, Patrik Genel Vekili Ateşyan’ın Erdoğan’a yazdığı bir mektup vardı. Ermeni toplumunun büyük kesiminde infial uyandıran bu mektubun ardından Agos “Sarayın Patrik Vekili” manşetini atmıştı. VADİP bu gelişme üzerine saatler süren bir toplantı yapmış ve bir bildiri yayınlamıştı. Bu bildiride ne hikmettir bilinmez, çok büyük oranda Agos eleştirilmişti. Ancak dediler ki “Bir mektup da Ateşyan’a yazacağız, onu da eleştireceğiz..” 15 Eylül’e geldik, o mektup hâlâ ortada yok. Bilmiyoruz, bahsi geçen mektup ne zaman teslim edilecek ya da edilecek mi?
Agos diye bir kılıf
Bir de şu son VADİP toplantısında Agos’a yönelik başka bir eleştiri var. Bezciyan-Topkapı birleşme görüşmelerinde Topkapı yöneticilerinden gelen, sürece ilişkin olumsuz bir açıklamaya yer verdiğimiz için de hâlâ Bezciyan yönetimi tarafından eleştiriliyoruz. Bu açıklamaya yer vermemeliymişiz. Cemaat çıkarını kollamak bunu gerektirirmiş. Anlamak gerçekten çok zor.
Hal böyle iken tüm bu meseleleri Agos üzerinden örten bir anlayış.
Peki Agos ne yapmış? Patriklik seçimi yapılsın diye uğraşmış, Vakıf seçimleri yapılsın diye uğraşmış, temsil ve şeffaflık kanalları açık kalsın diye uğraşmış. Bunu yıllar boyunca istikrarlı bir şekilde yapmış üstelik. Tüm bu süreçte hataları olmamış mıdır? Elbette ki olmuştur. Ancak şu gördüğümüz tavır sanki meselenin başka yerlerde yattığını söylüyor bize. Kurulduğumuz günden beri süren, iyi bildiğimiz bir tavrın somut yansıması bu. Alışkınız biz her hesabın Agos üzerinden halledilmesine.
Kararı nasıl olsa tarih verecek.
Tek okul, tek kilise
SEVAN DEĞİRMENCİYAN
narekian2000@yahoo.com
Son VADİP toplantısında kendisine ağır hakaretlerin yöneltildiği Sevan Değirmenciyan’ın bir kez daha gündeme getirilen 25 Mayıs tarihli Ermenice yazısının çevirisini, bu vesileyle okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürüten, işadamı ve hayırsever Bedros Şirinoğlu VADİP toplantısında dikkate değer bir öneri sunmuş: İleri seviyede Ermeni eğitim ve öğretimi vermek amacıyla Ermeni toplumunun bütün okullarını tek çatı altında toplamak ve böylece bütün bütçe sorunlarını da çözmek.
Bu öneriyi değişik vesilelerle de dile getirdiğine göre, Şirinoğlu’nun, inandığı bu düşünceyi kamuoyu nezdinde giderek kabul edilebilir, en azından konuşulabilir kılmaya gayret ettiğini söyleyebiliriz. Son yılların önde gelen hayırseverlerden biri olan Şirinoğlu, belki de gerçekten okulların kendisi sayesinde ayakta kaldığına inanmış (veya inandırılmış); doğal olarak okullara hayırseverlik yapmaktan yoruldu ve şimdi onları tek çatı altında toplayıp kendi işini de kolaylaştırmak istemekte.
Şirinoğlu’nun demeçleri, ‘cemaat sorunu’ denen ağır kisveyi alıp ‘emlak sorunu’ adındaki kutucuğa sığdırmaya çalışan zihniyetin bir tezahürü aslında. Birinin bir yumak gibi önümüze yuvarladığı ve bizim kedi gibi oynayıp eğlendiğimiz, hemen hemen her şeyi görmezden gelip bir çekirdeğe dönüştürerek etrafında döndüğümüz bir emlak sorunu... Araç ve amaç giderek birbirine karışıyor ve bir süre sonra birleşiyorlar: Kaybeden, tabii ki, araç tarafından yutulan amaç...
Okulları kapattığımızı düşünelim bir an. Kapattık! Şirinoğlu okulları kapattıktan sonra binalarını ne yapacağımız konusunda bir şey dememiş, fakat bütçeyle ilgili bütün meseleleri halletmek isteyen biri bunları kâr amaçlı olarak kullanmayı düşünmüştür. Öyle mi? Belki de otel olacaklar. Belki... Nihayet bu binaların hepsi merkezi semtlerde yer alıyor. Belki de alışveriş merkezlerine çevirecekler. Belki... Gece kulübü mü? “Olur olur” diye bağıran sesler duyuyorum, Şirinoğlu ve onun gibi düşünen insanlardan, “yeter ki kâr getirsin, bütçeyi kapatsın.”
“Ve”, diyor Şirinoğlu, “yeni neslin Ermenice eğitim alacağı tek bir okul inşa edelim.” Millî bir eğitim tabii ki... Yönettiği Surp Pırgiç Hastanesi’nin ziyaretçilerine sunduğu millî ve modern tıp gibi kesinlikle ve muhakkak...
Çok merak ediyorum, sayın başkan bütün kiliseleri kapatıp büyük bir kiliseye devşirme konusunu da düşünmüş müdür acaba? Hayır mı? O konuda da düşünmesini salık veririm. Okulların bitişiğinde bulunduklarından epey kâr getirebilir, bütçeyi fazlasıyla kapatırlar. İnanın!
Cemaatin bütün taşınmazlarını, okul, kilise, salon, ne var ne yok kiraya verdikten veya sattıktan sonra sadece tüm toplumun değil, her birimizin de bütçesi kapanır; artık çalışmaya ihtiyaç duymayız. Şehir dışına, adı muhtemelen ‘Şirinler Köyü’ olacak bir site tesis eder, oraya Surp Bedros adlı bir kilise yaparız. Bir de tek ve devasa bir okul tabii ki... Adı da olsun Şirinyan Eğitim Enstitüsü. Küçük mavi yaratıklar gibi yaşarız orada...
Yazmaya başlarken amacım mizah yapmak değildi, fakat yazı kaçınılmaz olarak mizaha evrildi, zira bu ve benzeri demeçlere başka türlü tepki vermek imkânsız. Daha iyisi olmadığından, vakıf yönetim kurulları üyelerinden oluşan VADİP adlı merkezi kurul, bütçe ve emlak dışındaki hiçbir problemi elbette sorun olarak nitelemeyecektir. Düşünce özgürlüğü, insan hakları, kimlik, kültür, Batı Ermenicesi, eğitim ve öğretim sorunları yoktur kendisi için. Ülke yangın yerine dönmüşken, insanlar yüzlerle ölürken, gündem maddesi sabit ve kalıcı bir şekilde bütçe ve emlaktır. 4000 kişilik bir okul inşa etmekten ve diğer okulları kapatıp öğrencilerini oraya toplamaktan bahseden biri, aynı ve belki daha fazla sayıdaki devlet okullarında ve özel okullarda eğitim gören Ermeni öğrenciyi Ermeni okullarına döndürmeyi aklından bile geçirmiyordur tabii ki. Getronagan’ın asi ruhu, Esayan’ın asil duruşu, Sahakyan ve Dadyan’ın baba şefkati, Mıhitaryan’ın üç asırlık geleneği, Tarkmançats ve diğerlerinin özel ve biricik ortamları hakkında fikir sahibi bile değildir muhtemelen. Aksi takdirde bu bütün okulları kapatıp tek bir çatı altında toplamayı hangi cesaretle düşünebilecekti? Okullarımız hakkında düşünmeliyiz, doğru, fakat onları güçlendirmek, reforme etmek, iyileştirmek için, kapatmak için değil.
Dipnot olarak birkaç söz de öğretmenlere söylemek istiyorum. Öğretmenlerimiz Şirinoğlu’nun bu demeçlerine maalesef herhangi bir tepki göstermedi. Belki okumadılar (Ermenice gazeteleri okumamaları üzücü tabii ki). Belki de okudular fakat sessiz kalmayı tercih ettiler. Belki de okudular ve ciddiye almadılar (tepkisizliklerinin sebebinin bu olmasını dilerim). Her halükârda bu öneriler her ne kadar absürt olsa da, tepki görmeli, yankı bulmalı, ki serbestçe dolaşıma sokulup kararsız akılları bulandırmasın.