Darbe girişimi sonrası içinde yaşadığımız ortam, Ermeniliği favori nefret söylemi olarak bir kez daha gündeme getirdi. Havuz medyasında sürekli olarak Fethullah Gülen’in Ermeni olduğu, Papa’nın ‘gizli kardinali’ olduğu iddialarının yer alması dikkat çekiyor. Gülen hayranı NBA basketbolcusu Enes Kanter’in, bizzat Fethullah Gülen’in de vaazlarında kullandığı şekliyle ‘ ‘Pakrudin dönme’ ifadelerini gündeme getirmesiyse Ermeniliğin iki taraf için de işlevsel saldırı unsuru olduğunu ortaya koyuyor.
Bu ortama kamusal hayattaki nefret söylemi de eşlik ediyor. Son olarak Üsküdar’daki Surp Haç Tıbrevank Lisesi’nin duvarına ‘Azap Ermeniye’, ‘Size Kürşat’ın kinini getirdim’ ve ‘Çatlı Reis’ yazıldı. Kamera kayıtlarının incelenmesinden bir sonuç elde edilemezken, Bozkurt işareti yaparak olay yerinden ayrılan 4 kişinin kim olduğu anlaşılamadığı için dosya ‘faili meçhul’ olarak adliyeye teslim edildi. Geçen 19 Ocak’ta da, Kalfayan Okulu’nun duvarına ‘Azap Ermeniye’ yazılmış, yapılan başvurudan sonuç çıkmamıştı.
Gelişmeler üzerine CHP’li Selina Doğan ve Zeynep Altıok, Adalet Bakanı Bozdağ’a mektup yazarak ‘hassasiyet’ çağrısı yaptı. Mektupta “Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilere bile dava açıldığı bir dönemde toplumun bir kesimini aşağılayan ve tehdit eden bu söylemler için de kanunların uygulanmasını beklemekteyiz” denildi. Devletin Ermeniliği hedef gösteren ve faili her daim belli bu dil ve hamlelere vereceği yanıt, insan haklarını tehdit eden uygulamaların akıbeti açısından da belirleyici olacak.
