Kocaeli Protestan Kilisesi Pastörü Emre Karaali’ye yönelik suikast hazırlığı iddiasıyla devam eden davada, kamu görevlilerine soruşturma izni verilmedi.
Kocaeli Emniyet Müdürlüğü, 16 Ocak 2013’de düzenlediği operasyonda, İzmit Protestan Kilisesi Pastörü Emre Karaali’ye yönelik suikast hazırlığında olduğu iddia edilen 14 kişiyi gözaltına almış ve gözaltına alınan yedi kişi hakkında dava açılmıştı. Sanıkların telefon görüşmelerinden, bir Jandarma görevlisi ve bir polis komiseriyle irtibat halinde oldukları ortaya çıkmış ve davaya bakan Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, iki kamu görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Emniyet’in düzenlediği operasyonun ardından, gözaltına alınan sanıkların evlerinde yapılan aramalarda, İzmit Protestan Kilisesi Pastörü Emre Karaali’nin ev adresi, ev ve kilise arasında kullandığı yolun krokisi ve kiliseye gelenlerle ilgili çeşitli fişleme belgelerine ulaşılmış, ayrıca sanıkların kod isimleri ve kod numaralarının yazılı olduğu listeler de bulunmuştu. Operasyon öncesinde İzmit Protestan Kilisesi birçok kez taşlı ve molotof kokteylli saldırıya uğramıştı.
İçişleri’nden ret
Mahkemenin suç duyurusunun ardından Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma yürütmek için İçişleri Bakanlığı’na izin başvurusunda bulundu. Bakanlık söz konusu kamu görevlileriyle soruşturma yürütülmesine izin vermedi. Karaali’nin avukatları, soruşturma izni verilmemesi kararına karşı yeniden mahkemeye başvurdu.
Davanın seyrine ilişkin konuşan Karaali, sanıkların tutuksuz yargılanmaya devam ettiğini ve yargılama sürecinin uzamasının tedirginliklerini arttırdığını söyledi.
Malatya Zirve Katliamı’nda yaşanan süreci hatırlatan Karaali, şunları söyledi:
“Hayatım hakkında her detayı rapor olarak kaydeden ve şahsıma suikast girişiminde bulunacak olan bu şahısların serbest olmaları tedirginliğimizi arttırıyor. Ben şahsen Malatya Zirve Katliamı davasını yakından takip etmeye çalışan bir kişi olarak, oluşan yapı ve amaç açısından iki olay arasında büyük benzerlikler görüyorum. Elbette 2006’dan bu yana devam eden Zirve Katliamı davasında da süreç uzun ve yorucu oldu; olmaya da devam ediyor. Umudumuz, bizim davamızdaki sürecin daha kısa olmasıdır.”
