Merhaba,
Bu sayımıza, Türkiye’de eleştirmen deyince akla ilk gelen isimlerden olan Semih Gümüş’ün ilk romanı ‘Belki Sonra Başka Şeyler de Konuşuruz’ ile başlıyoruz. Gümüş’ün romanı, anlattıklarının çarpıcılığıyla, üzerinde çok düşünülüp emek harcanmış, okurdan da aynı emeği isteyen diliyle, okuru anlatının içinde başka yazarlar, başka kitaplarla karşılaştırıp yüzleştiriyor. Banu Yıldıran Genç yazdı.
Celil Oker’in yeni çıkan polisiye romanı ‘Sen Ölürsün Ben Yaşarım’, pilotluktan özel dedektifliğe geçiş yapan Remzi Ünal’ın son macerasını anlatıyor. Remzi Ünal’ın son macerası, İstanbul’da yaşanan inşaat odaklı rant kavgalarına ve kentsel dönüşüm dalgasına eleştirel bir bakış atıyor. Okura şehri, kenar mahallelerden lüks semtlere, sokak sokak, onu çok iyi tanıyan inatçı dedektifin peşinde dolaştırıyor. Tuğba Esen yazdı.
Karin Karakaşlı’nın üçüncü şiir kitabı ‘İrtifa Kaybı’nı, çevirmen ve çizer Ohannes Şaşkal yazdı. Şaşkal’a göre, ‘İrtifa Kaybı’yla Karakaşlı’nın şiir anlayışının daha bir irtifa kazandığına, şiir dilinin de serpilip olgunlaştığına tanık oluyoruz. Karakaşlı, ele aldığı olguları kendi özgül yapılanmaları içerisinde dizelere dökerken serinkanlılığını ve koşullu iyimserliğini kaybetmiyor; edilgin ya da boyun eğici değil, karşı çıkıcı bir duruş sergiliyor. Bir iç çekişten ziyade ağırbaşlı bir karşı koymayı, yılgınlık yerine de terbiyeli bir öfkeyle sıkı durmayı tercih ediyor.
Keyifli okumalar,
Ferda Balancar
ferda@agos.com.tr