Gazeteci Banu Güven, HDP mitingine bombalı saldırının düzenlendiği Diyarbakır'dan izlenimlerini aktardı: Bugün hastanelerde tedavi gören yaralılar ambulanslarla oy kullanmaya gidecek Diyarbakır'da. Kendilerini ziyaret eden siyasetçilere "hastaneye sandık gelebilir mi?" diye soran bile olmuş.
Yoğun bakımın girişinde, duvar boyunca çöküp kalmışlar. Sessizce oturuyorlar. Aralarında gençten biri, ellerini açmış dua ediyor. O da sessiz. Yanındaki genç kız çok ağlıyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak'a sarılıyor. "O daha 17 yaşında, ne olur yaşasın"... Civan içeride yaşam mücadelesi verirken, dışarıda durum bu.
İki bacağının dizaltını kaybeden Lisa'nın ağabeyiyle karşılaşıyoruz koridorda. Bir gün bile değil, daha kısa bir süre önce hayat bambaşkaydı Lisa için. Coşkulu bir mitingde Demirtaş'I dinlemeye hazırlanıyordu. Sandığa gidip oyunu nasıl kullanacağını hayal ediyordu. Birileri hayatını geri dönülmez bir şekilde değiştirdi. Ağabeyi "Evet, herşeyin farkında" diyor. Doktorlar ameliyatın ardından yüksek dozda ağrı kesici verdiklerini söylüyorlar. Zorlukla araladığı gözleriyle Kışanak'ı seçiyor. Sonra bir anda canı yanıyor.
Biraz ileride olay yerinden gelen ilk fotoğraflarda yüzü kararmış bir adam var. O da uzuv kaybına uğramış.
Patlamayla beraber uğranan şokun etkisinin önemli olduğunu söylüyor doktorlar. O anın tanığı haberci arkadaşlarımın da dikkatini çeken bu şok olmuş. Yaralananlara ulaştıklarında hepsinin yerlerinde sessiz ve boş bakışlarla oturduklarını görmüşler. Sanki bir fotoğrafın içine girmişler gibi.
Ambulans beklerken gaz
Hastanenin önünde tekerlekli sandalyede, bacakları dizüstüne kadar sargılı, kolu bandajlı bir adam var. "Hastaneye varmamız iki saat sürdü" diyor, "Beni kitle çıkardı oradan gaz altında. Hala gözlerim yanıyor."
Seyyar satıcı arabasının üzerinde ikişer ikişer taşınan yaralıların görüntülerini çekmiş imc tv'deki arkadaşlarım. İzlemekte zorlanıyorum.
Dört yüz iki kişinin yaralandığı yerde ertesi gün karanfiller var. Yanmış bir cep telefonuna ait olduğu anlaşılan parçalar ortalarında duruyor. Duvara iliştirilmiş kartonda el yazısıyla, "Bizler HDP, Bizler Meclis'e" yazıyor. Üzerindeki lekeler orada ne yaşandığını anlatıyor.
Bir adam "Buradan oraya kadar uçtum" diyor. Sivil toplum kuruluşları biraz ileride açıklama yaparken, sıfır noktasında halk konuşuyor. İsteyen gelip kalabalığa düşüncelerini anlatıyor. Adam "Yine de barış" derken, bir kadın "Yeter artık! Edi bese!" diye haykırıyor.
Saldırının ardından gündüz saatlerini böyle geçirdi Diyarbakırlılar. Ama saatler ilerledikçe kentin havası değişmeye başladı. Akşam yavaş yavaş caddeler doldu. Sokaklardan sökülen flamalarla süslenen motosikletler, arabalar, dorsesine tırmanılmış kamyonlarla adeta bir şampiyonluk kutlaması başladı. Saat sekizbuçuk olduğunda kentten yükselen tencere tava ve diğer protesto sesleri de kornalara karıştı. Diyarbakırlılar dün gece sinmemeyi, kararlılığı, dayanışmayı, yarınları kutladı.
Ambulansla oy kullanmaya
Bugün hastanelerde tedavi gören yaralılar ambulanslarla oy kullanmaya gidecek Diyarbakır'da. Patlamayla savrulmalarının üzerinden henüz 48 saat bile geçmeyen yaralılardan biraz takati olanlar sargılarıyla sedyelerde bile olsa sandığa gitme kararlılığındalar. Kendilerini ziyaret eden siyasetçilere "hastaneye sandık gelebilir mi?" diye soran bile olmuş.
İşte böyle bir iradesi var Diyarbakırlıların. Sağlam irade nedir, onlar biliyorlar.
Bu seçimin galibi de onlar olacak.