Son yıllarda kurulabilme imkanı bulunabilen hemşeri dernekleri; 'Vakıflı Köylüler Derneği, Malatyalı Ermeniler Derneği, Sivas Ermenileri ve Dostları Dernek Girişimi, Sason Ermenileri Derneği, Burunkışlalı Ermeniler Girişimi, Arapkirliler Platformu, Dersim Ermenileri Derneği...' . Hemşeri dernekleri Ermeni toplumuna yeni bir dinamik getirebilir mi? Bu haftaki 'Orta Sayfa'mızı bu konuya ayırdık.
VARTAN ESTUKYAN
Türkiye Ermeni toplumunun geleneksel örgütlenme biçimi, kilise ve okul çevresinde var olan vakıf ve derneklerdir. Kiliseleri ve okulları ayakta tutma amacına yönelik faaliyet gösteren vakıflar ve Ermeni okullarından mezun olan öğrencileri bir araya getirmeyi amaçlayan öğrenci dernekleri, yıllar yılı sosyal hayatın nabzını tuttular. Kilise koroları, dans grupları ve amatör tiyatro toplulukları ise, kültür hayatımıza canlılık katmaya çalıştılar. Ancak, kent yaşamının giderek daha bireyci bir yaşam tarzını dayattığı, televizyon, internet ve teknolojinin insanları evlerine hapsettiği günümüzde, bu yapıların önemli ölçüde güç kaybediyor olduğu da gözle görülebilir bir olgu. Acaba, son yıllarda hayatımıza giderek daha fazla giren hemşeri dernekleri, bu gidişi tersine çevirebilme potansiyeline sahip mi?
Aslına bakarsanız, hemşeri dernekleri Ermeni gerçekliği için yeni bir olgu değil. Özellikle 1915’ten sonra, Anadolu Ermenilerinin yaşadıkları topraklardan kazınarak dünyanın dört bir yanına savrulmasıyla, bu tür yapılanmalar çok farklı ülkelerde görülmeye başladı. Sivaslı, Maraşlı, Antepli, Urfalı, Diyarbakırlı Ermeniler, yaşadıkları ülkelerde, hem bir araya geldiler, hem de kültürlerini yaşatmanın yollarını aradılar. Bu derneklerin pek çoğu bugün hâlâ faaliyette ve hizmet vermeye devam ediyor.
Türkiye’de ise, gerek bürokratik ve hukuki zorluklar, gerek siyasi baskılar nedeniyle Ermeni hemşeri dernekleri kurulamadı. Ta ki son 10-15 yıla kadar. Avrupa Birliği reform sürecinde sivil toplum örgütlerinin giderek yaygınlaşması ve dernek kurmanın kolaylaşmasının ardından, Ermeni toplumu içerisinde de hemşeri dernekleri kurulmaya başladı. Kurumlarının yönetiminde şeffaflık ve sivil irade konusunda sıkıntılar yaşayan Ermeni toplumu, hemşeri derneklerine sıkı sıkıya sarıldı. Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı köylülerin Vakıflı Köyü Derneği’nin 2002’deki kuruluşunu, özellikle son 2-3 yılda diğer dernekler izledi. Sason Ermenileri ve Malatya Ermenileri dernekleri resmen kurulurken, Sivaslı, Burunkışlalı, Arapkirli Ermeniler de, dernekleşme aşamasında. Ermeni toplumunun içinden çıkan bu derneklerin yanında, Müslümanlaştıktan sonra yeniden Ermeni kimliğine dönen Dersimli Ermenilerin kurduğu Dersimli Ermeniler Derneği de eklenebilir.
Konuştuğumuz hemşeri dernekleri yöneticileri, öncelikli hedeflerinin, toplumu bir araya getirmek, böylece memleketlerinin kültürünün yaşamasını sağlamak olduğunu söylüyor. Bu derneklerin önemli bir işlevi de, Anadolu Ermenilerinin, göç etmek zorunda kaldıkları topraklarla yeniden bağ kurmalarını sağlamak olacak gibi görünüyor. Nitekim, gezi gruplarıyla yaptıkları seyahatlerde, yerel yöneticiler ve halk tarafından da hayli sıcak karşılandıklarını söylüyorlar.
Dernekler, aralarında tatlı bir rekabet olsa da, birbirleriyle dayanışmada bulunmayı da ihmal etmiyor. Ermeni toplumu içerisinde zaman zaman “Hemşeri dernekleri toplumu bölüyor!” şeklinde eleştirilerle karşılaşsalar da, amaçlarının bölmek değil birleştirmek, azaltmak değil çoğaltmak olduğunu söylüyor ve bu tepkilerin haksız olduğunu ifade ediyorlar. Çeşitli etkinlikler, yemekler, geceler, sanat ve spor faaliyetleriyle toplumu bir araya getiren hemşeri dernekleri, önümüzdeki dönemde daha da aktif olmanın planlarını yapıyor.
Henüz çok yakın tarihli bir gelişme olan hemşeri dernekleri, rüştlerini ispatlamak ve büyüyüp serpilmek için, biraz zaman, biraz da anlayış bekliyor. Eğer toplum tarafından sahiplenilir ve yeni fikirler üretmelerine imkân tanınırsa, Ermeni toplumu için önemli bir itici güç, yeni bir dinamik olabileceklerine inanıyorlar.
Agos yazarı Sosyolog Ohannes Kılıçdağı, dernekler etrafındaki örgütlenmenin bir enerji birikimine işaret ettiği görüşünde Hemşeri dernekleri önemsenmeli ve desteklenmeliBir topluluğun örgütlü olduğu ölçüde geleceğine sahip çıkabileceği, kendisi hakkındaki karar alma mekanizmalarına dahil olabileceği malum. Dernekler de modern toplumlarda en önemli örgütlülük araçlarından biri. Dernekler, gönüllülük esasına göre kurulan fakat belli bir sosyal dinamizm gerektiren yapılardır. Sosyal anlamda belli bir hareket ve canlılık olmayan yerde dernekleşme pek olası değildir. Son zamanlarda Türkiye Ermeni toplumunda hemşeri derneklerinin sayısının arttığını göz önüne alacak olursak, demek ki bu yerel kimlikler etrafında belli bir sosyal dinamizm ve enerji birikmiş ki, bu insanlar bir araya gelebilmişler. Bu açıdan bakıldığında ‘bölücülük’ eleştirisi çok anlamlı değil, çünkü bu insanlar belli bir ihtiyaç hissetmişler, sosyal enerji ve kapasiteleri belli bir seviyeye ulaşınca da örgütlenmişler. Kaldı ki, hemşeri dernekleri, memleket kabul edilen yerlere dair sahip oldukları motivasyon açısından diğer derneklerden farklıdır, onların göremeyeceği veya faaliyet alanı dışında kalan işlevleri vardır. Ayrıca, Türkiye Ermenileri özelinde düşünüldüğünde, bu derneklerin başka bir anlamı ve işlevi olduğu da söylenebilir. Şöyle ki, bu dernekler Ermenilikle Anadolu arasında koparılmaya çalışılan bağı hem sembolik hem fiili düzeyde yaşatmaya çalışan direnç noktalarıdırlar. Bu açıdan bakıldığında önemsenmeli ve desteklenmelidirler. Bu derneklerin yönetici ve önderlerine düşen de yerel kimliklerini (Sivaslılık, Malatyalılık vs.) o kimliğe dâhil olmayanlarla bir ayrışma noktası olarak değil, memleketleriyle olan ilişkilerinde bir birleşme noktası olarak mobilize etmeye özen göstermektir. |
VAKIFLI KÖYLÜLER DERNEĞİ
Başkan: Ardaş Kartun
Üye sayısı: 150
Kuruluş: 2000
‘Yerel idarecilerle sorun yaşamadık’
Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Vakıflı Köyü, Türkiye’de hâlâ Ermenilerin ağırlıklı nüfus olduğu tek köyü olma özelliğini taşıyor. Ermeni toplumunun ilk resmi hemşeri derneği olan Vakıflı Köylüler Derneği’nin kuruluş çalışmaları 1998 yılına kadar dayanıyor. Derneği, kurucularından Misak Hergel’le konuştuk.
Vakıflı Köylüler Derneği’nin, Avrupa Birliği standartlarına uygun yeni Dernekler Yasası’ndan önce kurulduğunu belirten Hergel, o dönemde bürokratik engellerle boğuştuklarını anlatıyor: “Derneğin kuruluş çalışmaları 1998 yılı ortalarında başladı. Bizim için gerçekten zorlu geçen bir süreçten sonra, ancak 2002 yılı başlarında fiilen çalışmalarımıza başlayabildik. Bu süreçte halen kullandığımız dernek binamızı esaslı bir onarımdan geçirip içinde oturulacak hale getirdik. Aynı zamanda da tüzel kişiliğimizi tescil ettirme çalışmalarımızı sürdürdük ve 2000 yılı sonunda, dernek yapısı açısından, sanırım Ermeni toplumu içerisinde türümüzün ilk örneği olarak kuruluşumuzu gerçekleştirdik.”
O dönemde tek zorluk bürokratik ve hukuki engeller olmamış. Ermeni toplumu içerisinde de yeni bir dernek kurulmasına karşı çıkanların itirazları varmış. Ancak Hergel, bunların genelin görüşünü yansıtmadığı görüşünde: “Kuruluş sürecimizde, Ermeni toplumu içinde, tekil ‘Yeni bir derneğe ne gerek var, neden kurulu derneklerde çalışmıyorsunuz?’ türü birkaç soru dışında, kayda değer olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık diyebilirim. Örgütlülüğün gereğine inanan kesimlerin olumlu yaklaşımı ve manevi desteklerini ise, gerek kuruluş aşamasında, gerek günümüzde hep arkamızda hissettik. Ancak Ermeni toplumunun bir kurumu olarak kabul edilmemiz oldukça zaman aldı ve bu aşamada patriklik makamıyla sonradan çözüme kavuşturduğumuz bir iki küçük sorun yaşadık. Hâlihazırda ‘cemaat kurumları’ndan biri olarak kabul ediliyoruz diyebilirim.”
Sadece sosyal ve kültürel etkinlikler yapmak amacıyla kurulmadıklarını söyleyen Misak Hergel, asıl amaçlarının, Vakıflı Köyü’yle bağlarını sıkı tutmak, köyü tanıtmak ve geliştirmek olduğunu belirtiyor: “Genel anlamıyla yöremizin kültürünü tanıtabilme, yaşatabilme, devam ettirebilme kaygısı hâkim. Bu bağlamda çoğunlukla dernek üyesi hemşerilerimize; günden güne büyüdüğünü memnuniyetle gözlemlediğimiz Vakıflı Köyü dostlarına yönelik faaliyetler yapma çabası içindeyiz. Bu çalışmalarımızın en belirgin, en yankı yapanı ise ‘Vakıflı Köyü Şenlikleri’ oluyor. Dernek olarak köyümüzde düzenlenen bu etkinliğe katkı getirmek, bu konuda köyde yaşayan hemşerilerimize yardımcı olmaya çalışmak istiyoruz.”
Samandağ’ın yerel idarecileriyle hiçbir sorun yaşamadıklarını belirten Hergel, “Bunda, dernek olarak yerel idarecilerden herhangi bir talepte bulunmuyor olmamızın payı da vardır şüphesiz. Ancak özellikle halen görevde olan belediye başkanıyla çok içtenlikli bir diyalogumuz vardır ve imkânları dâhilindeki herhangi bir talebimizin karşılanacağını biliyoruz; talepler, dernek olarak bizden gelmese bile, köydeki şenlikler sırasında bu yardımlara, desteklere gözlerimizle tanık oluyoruz” diyor.
‘Maddi sıkıntımız var’
Ermeni toplumu içerisinde zaman zaman dile getirilen ‘hemşeri dernekleri toplumu bölüyor’ eleştirisine de değinen Hergel, konuyla ilişkin “Neden herhangi bir kurum ya da dernek değil de ‘hemşeri dernekleri’ bölüyor? İçeriksiz sözler bunlar; genellikle de örgütlülükten hoşlanmayan çevrelerce yayılmaya çalışılıyor bu ‘dedikodu’. Buna bağlı olarak kendimize şu soruyu sormak durumundayız: Örgütlülükten hoşlanmayanlar kimlerdir ve bundan neden hazzetmezler acaba? Sorunun cevabı çok açık değil mi?” ifadelerini kullanıyor.
Şu anda derneğin yönetiminde bulunmayan Hergel, Patrik II. Mesrob’un hastalığından sonra patrikhaneyle ilişkilerin eskiye oranla zayıfladığını, ama kendilerine karşı herhangi bir olumsuz bakış açısının olmadığını söylüyor. Hergel, “En azından böyle olduğunu umuyorum” diyor.
Maddi kaynak konusunda sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Hergel, “Maddi kaynaklarımız çok kısıtlı. Mütevazı harcamalarımızı da, üye ödentileri ve hemşerilerimizin bağışlarıyla karşılamaya çalışıyoruz; ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz” diyor.
MALATYALI ERMENİLER DERNEĞİ
Başkan: Hosrof Köletavitoğlu
Üye sayısı: 270 aile
Kuruluş: 2010
‘Sözlü tarihimizi derliyoruz’
Malatya Hay-Der, Malatyalı Ermenilerin bir araya gelerek kurdukları bir oluşum. “İlla Malatya’da doğup büyümüş olmasına gerek yok. İster kaynanası Malatyalı olsun veya ister babası Malatya’da doğmuş, ancak İstanbul’a göç etmiş olsun, herkese kapımız açık” diyen dernek başkanı Hosrof Köletavitoğlu, “Derneğin düzenlediği faaliyetlere katılımcı olmak isteyenlerin kendilerini Malatyalı gibi hissetmeleri yeterli. Örneğin, biri vardır, doğma büyüme Malatyalıdır ama dernekle hiç işi olmaz, ama biri de köküne kadar Sivaslıdır ve derneğimizin yemeklerine gelir, bizlere katkıda bulunur” diyor.
Yılda birkaç kez Malatya Hay-Der olarak yemek düzenlediklerini söyleyen Hosrof Köletavitoğlu, bu yemeklerde sadece Malatyalıların değil, tüm toplumun bir araya geldiğini belirtiyor: “Yılda birkaç kez yemek düzenleyip bir araya geliriz. Bu yemeklerden herhangi bir ücret alınmaz. Katılanlar, gönüllerinden ne koparsa bağışta bulunurlar. Geçen yıl bir yemek düzenledik. İnsanlardan, yemeğe katılıp katılmayacaklarını önceden bize haber vermelerini istedik. Sadece 27 kişi geri döndü. Bana sordular, ‘kaç kişilik yemek yapalım’ diye. Ben de ‘200 kişilik yapın’ dedim. Yemek günü, 300 kişi geldi. Gelenlerin bazısı hiç ücret ödemezken, kimisi 20 TL bağışta bulundu, kimisi de 100 TL. Ama biz kimseye ‘siz şu kadar para vereceksiniz’ demiyoruz.”
Toplumu birleştirmek istiyoruz
Hosrof Köletavitoğlu, ‘toplumu bölüyorlar’ eleştirisine katılmadığını, bilakis, toplumu bir arada tutmak istediklerini söylüyor: “Toplumu bir arada tutan çok az etken var. Birincisi, okullar, ikincisi, vakıflar. Ancak vakıfların toplumu sürekli buluşturma, bir araya getirme şansı çok yok. Biz de bu eksiği kapatmak için bu hemşeri derneklerinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü sonuçta Malatyalılar sadece Malatya’ya değil, tüm Ermeni toplumuna kucak açıyor. Artık toplumun bir araya gelerek örgütlenmesi gerek.”
Patrikhanenin hemşeri derneklerine karşı sergilediği tutumu da eleştiren Köletavitoğlu, “Biz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Herhangi bir kilise vakfına bağlı değiliz. Bu yüzden derneği kurmak için patrikhaneden bir izin almamız gerektiğini de düşünmüyorum” ifadelerini kullanıyor.
Dernek bünyesinde bir sözlü tarih projesinin yürütülmekte olduğunu söyleyen Köletavitoğlu, “Bu kapsamda, 1915’te yaşananlara doğrudan tanıklık eden birilerini bulmak zor. Ancak, ailelerinden duyduklarıyla geçmiş tarihleri hakkında çokça bilgiye sahip insan mevcut. Biz de ilk aşamada bu insanlarla iletişime geçtik ve onlarla sözlü tarih çalışmaları yapıyoruz” diyor.
SİVAS ERMENİLERİ VE DOSTLARI DERNEK GİRİŞİMİ
Başkan: Payel Güllüdere
Üye sayısı: 300
Kuruluş: 2012
‘Taniel Varujan’ı gelecek kuşaklara tanıtmalıyız’
Bir dönem Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu illerden biri de Sivas. İstanbul’a göç eden Sivaslılar da, yakın dönemde bir hemşeri derneği kurmak için girişimlere başladılar. Kuruluş aşamasında olan ve yakında başta Sivaslılar olmak üzere tüm toplumun katılımına açılacak olan derneği, girişimcileri arasında yer alan Mıgırdiç Yeşilçimen’le konuştuk.
Öğrendiklerimizi bir sonraki kuşağa aktarmak istiyoruz
Toplumun, henüz kurulma aşamasında olan Sivaslılar Derneği’ne büyük ilgi gösterdiğini söyleyen Yeşilçimen, bundan ötürü mutlu olduklarının ifade ediyor. “Toplum, bizden yapıcı-yaratıcı-paylaşımcı bir kimlik oluşturmamızı bekliyor. Biz de bu beklentilerini olabildiğince karşılayabileceğimizi düşünüyoruz. Sivas’a dair tüm güzellikleri büyüklerimiz, yaşıtlarımız ve çocuklarımızla paylaşmak istiyoruz. Büyüklerimiz bize Taniel Varujan’ı öğretti, biz de gelecek kuşağa bunları aktarmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, paylaştıkça var olacağız” diyen Yeşilçimen, Sivas’ın gelenek ve göreneklerini gelecek nesillere aktardıkça geleceğe daha güvenle bakacaklarını söylüyor.
Yeşilçimen, İstanbul’a göç etmiş çok sayıda Sivaslı Ermeni olduğunu söylüyor ve onları bir araya getirmenin, toplum içinde yeni bir dinamizm oluşturmaya da yardım edeceğine inanıyor. Vizyonları ise sadece İstanbul’daki Sivaslılarla sınırlı değil: “Değişik coğrafyalara dağılmış tüm Sivaslılarla kucaklaşmak, zaman zaman Sivas’ı onlara yaşatmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki Sivaslı’ya en güzel ilaç onun toprağı, insanıdır. Farklı şehirlere göç etmiş toplam 15 bin Sivaslı Ermeni olduğunu düşünüyorum. Dernek olarak en temel amacımız, gelenek ve göreneklerimizi bizden sonraki kuşaklara aktarmak. Biz, bizden bir önceki kuşak tarafından beslendik, istiyoruz ki bir sonraki kuşak da bizim tarafımızdan beslensin.”
Sivas’ta hayatını sürdüren 16 Ermeni hanesiyle ve yerel idarecilerle de ilişkilerinin iyi olduğunu söyleyen Yeşilçimen, Sivas Valisi Ali Konak ve Belediye Başkanı Doğan Ürgüp’ün kendileriyle her türlü dayanışma sözü verdiklerini de belirtti. Yeşilçimen, belediye başkanı Ürgüp’ün İstanbul’a gelip kendileriyle görüşmek istediğini, yakın bir zamanda bu görüşmenin de gerçekleşeceğini ifade ediyor.
‘Hemşeri dernekleri toplumu bölüyor’ sözüne dernek üyeleri olarak katılmadıklarını belirten Mıgırdiç Yeşilçimen, “Toplumda bu olguyu paylaştığımız insanlarla tabii ki görüş farklılıkları olacaktır. Ama biz, bölünmek değil, çoğalmak istiyoruz. Dernekler arası dayanışmayı sağlamak, bu kördüğüm olmuş Ermeni toplumuna zarar değil, katma değer olmak amacındayız. Bunu da terbiye ve ahlak kurallarıyla konuşup paylaşarak başarabileceğimize inanıyorum” dedi.
Yeşilçimen, patrikhaneyle iyi bir ilişki kurmak istediklerini, derneği büyütmek için maddi kaynaklara da ihtiyaç duyacaklarını ve bunun arayışında olduklarını ekliyor.
SASON ERMENİLERİ DERNEĞİ
Başkan: Aram Demir
Üye sayısı: 400
Kuruluş: 2011
‘Nereden geldiğimizi unutmadık’
Sasunlu Ermeniler, Ermeni gerçekliğinde önemli bir yere sahip. En zor koşullar altında dahi kimliklerini koruma mücadelesi veren ve her türlü güçlüğe rağmen bunda başarılı olan Sasunlu Ermeniler, İstanbul’a göç ettikten sonra, bir aradalıklarını dernekleri aracılığıyla korumaya çalışıyor. Dernek, yeni nesil Sasunlulara geleneksel kültürlerini öğretmeyi hedefliyor.
Derneğin ilk kurulduğu dönemde toplumun bazı kesimlerinde haklarında bazı soru işaretleri oluştuğunu söyleyen dernek başkanı Aram Demir, bu güvensizliğin üstesinden, geçen yıl Ermenistan’da düzenlenen Pan-Armenian (Hamahaygagan) oyunlarına 300 kişiyle katılarak geldiklerini söylüyor. Turnuvaya renk kattıklarını belirten Demir, Ermenistan’a gittiklerinde duygusal anlar yaşadıklarını ifade etti. Demir, döndükten sonra da etkinlikler düzenlemeye devam ettiklerini ve bu etkinliklerle Sasunluların hem birbirleriyle, hem de toplumla kaynaştığını söylüyor. Aram Demir’e göre, bu etkinlikler, oluşan önyargıların da kırılmasını sağlıyor.
Amaç, kültürü aktarmak
Dernek olarak ilk amaçlarının Sasun kültürünü aktarmak ve değerleri korumak olduğunu söyleyen Demir, Sasunluların da kendilerinden beklentilerinin bu yönde olduğunu belirtiyor: “Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi unutmamak, çocuklarımıza ve torunlarımıza kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi en iyi şekilde aktarmak istiyoruz ve bunu en iyi şekilde yaptığımıza inanıyoruz.”
Dernek bünyesinde Ermenice kurslar düzenlendiğini söyleyen Demir, tiyatro ve spor alanında da bazı projelerinin olduğunu, yakın zamanda somut adımlar atıp toplumla paylaşacaklarını da ifade ediyor. Demir, gençlere dershane imkânı sunup eğitimlerine destek verdiklerini, topluma faydalı bireyler yetiştirmek istediklerinin altını çiziyor.
BURUNKIŞLALI ERMENİLER GİRİŞİMİ
Temsilci: Hovsep Arzuman
Katılımcı: 1500 kişi
Kuruluş: 2010
‘Gençleri aramıza katmaya çalışıyoruz’
Yozgat’ın Burunkışla köyünden İstanbul’a göç edenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Burunkışlalılar, 1960’lı yıllardan beri, Paskalya’dan bir-iki hafta sonra, İstanbul’da bir yemek düzenleyerek bir araya geliyor. Burunkışlalılar her ne kadar dernekleşmeseler de, oldukça başarılı bir örgütlenmeleri var. Son iki yıldır Burunkışla ve Yozgat çevresine kalabalık geziler Burunkışlalıların sivil toplum kuruluşunu, yönetimin başında yer alan Hovsep Arzuman’la konuştuk.
Hovsep Arzuman, diğer hemşeri dernekleri gibi Burunkışlalıların da memleketleriyle sıkı bağlar kurmayı amaçladığını söylüyor. Toplumun, kendilerinden daha çok gezi düzenleyip bu gezilere gençleri teşvik etmesini istediğini belirten Arzuman, bu doğrultuda çalıştıklarını ve gençlerin gezilere katılımını arttırmayı hedeflediklerini ifade ediyor: “Gençleri gezilere yönlendirmek için çabalarımız sürüyor. İlk aşamada birkaç gün önce açtığımız internet sitesi yer alıyor. Orada gezilere dair tüm fotoğraflar bulunuyor. Amacımız, gençlerin de bu gezilere katılarak zamanında atalarının nerede yaşadıklarını görmeleri.”
1960’dan beri Burunkışlalıların yemek düzenlediğini söyleyen Arzuman, “İstanbul’a göç eden anne-babalarımız, 1960 yılında düzenledikleri yemekle ilk hemşeri birlikteliğini başlatmış. Ailelerimiz göçten sonra ağırlıklı olarak Samatya semtine yerleştikleri için, biz kendimizi Samatya Surp Kevork Kilisesi’ne bağlı hissediyoruz” diyor.
Yerel halkla aramız iyi
Burunkışla köyünün bağlı olduğu Sarıkaya ilçesi belediye başkanı ve Burunkışla kaymakamıyla iyi ilişkiler kurduklarını ve onlardan sıcakkanlı bir yaklaşım gördüklerini söyleyen Arzuman, “25 Aralık’ta Noel Bayramı vesilesiyle bize telefon açıp bayramımızı kutladılar. Ben de bizim bayramımızın 25’inde değil, 6 Ocak’ta olduğunu söyledim. Ayın 6’sında tekrar arayıp bir kez daha kutladılar” diyor.
Eleştirilere katılıyorum
Hovsep Arzuman, hemşeri derneklerinin toplumun bazı kesimleri tarafından ‘toplumu bölüyor’ şeklindeki eleştirildiğini, bu eleştirilere kısmen hak verdiğini söylüyor: “Örneğin, bir kişi hayatını kaybediyor. O kişi için toplanan cenaze bağışı derneğe mi gidecek, yoksa kiliseye mi? Vakıflarımızın ayakta durması için kiliseye gitmesi gerekiyor. Bu yüzden gelen eleştirilerin bir kısmını haklı buluyorum.”
Arzuman, son olarak Patrikhane’yle bir sıkıntı yaşamadıklarını, Burunkışla’ya düzenledikleri geziler esnasında mezarlığı ziyaret edeceklerini söylediklerinde kendilerine her zaman bir papaz tahsis ettiklerini ifade ediyor.
ARAPKİRLİLER PLATFORMU
Temsilci: Onnik Nalbantkazaroğlu
Katılımcı: 250 kişi
Kuruluş: 2011
‘Kaymakam istedi, şapel yaptırdık’
Malatya’nın ilçesi Arapkirli Ermeniler de azımsanmayacak bir hareketlilik içinde. Geçen yıl beş Arapkirli bir araya gelerek ‘Arapkirliler olarak ne yapabiliriz’ sorusu üstüne düşünmeye başlamışlar ve oluşumun ilk filizleri böyle atılmış. Oluşum içerisinde aktif rol üstlenen Jınev Anadol, dernekleşmedikleri için sürekli etkinlik düzenlemediklerini, ancak aralarında sıkı bir bağ olduğunu söylüyor: “Biz bir dernek olarak kurulmadığımız için, her zaman etkinlik yapmıyoruz. Ancak iki ay önce düzenlediğimiz yemeğe 250 kişi katıldı. Ayrıca Arapkir’den gelen 25 kişi civarında misafirimiz de vardı.”
Arapkirli Ermeniler geçen yıl memleketlerinin Ermeni mezarlığında bir şapel inşa etme başarısını gösterdi. Arapkir kaymakamı ve belediye başkanıyla da iyi ilişkileri olduklarını söyleyen Anadol, “Kaymakam Ercan Duran, geçen yıl tadilatını yaptığımız Arapkir’deki Ermeni mezarlığının içine bir şapel yapmamızı bizzat rica etti. Biz de yaptık tabii. Böylece akrabalarımızın ardından dua edebiliyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Anadol, Arapkirliler olarak toplumu bir arada tutmak istediklerini belirterek “Dernekleşme Ermenileri bölüyor” iddialarına katılmadıklarını ifade ediyor.
DERSİM ERMENİLERİ DERNEĞİ
Başkan: Mihran Pırgiç Gültekin
Üye sayısı: 70
Kuruluş: 2010
‘Dersim’deki kiliselerimizi tespit ettireceğiz’
Dersimli Ermeniler Derneği, diğer Ermeni derneklerinden farklı bir tarihsel olgunun üzerine yükseliyor. Son yıllara kadar, Dersimli olup Ermeni kimliğini ifade eden kimse yoktu. Ancak, geçmişte aileleri baskı nedeniyle Müslüman kimliğine geçen Dersimli Ermenilerin torunlarının bir kısmı, son dönemde yeniden Ermeni kimliğini ifade etmeye başladı. Bu değişimin sonucunda da, Dersim Ermenileri Derneği kuruldu. Dernek başkanı Mihran Pırgiç Gültekin, derneğin kurulmasının Ermeni toplumunun bir kısmı tarafından pek hoş karşılanmadığını söylüyor: “İlk kurulduğumuzda bazı insanlar ‘Kim bu Dersimli Ermeniler’, ‘Nereden çıktılar’, ‘Arkalarında hangi örgüt var’ gibi sorular sordu. Bizim arkamızda kimse yok. Zaten olayın da örgütle alakası yok. Biz Dersimli Ermeniler olarak bir dernek kurup gelenek göreneklerimizi devam ettirmek istiyoruz sadece” diyor.
Patrikhane yetkilileriyle birkaç kez görüştüklerini, ancak Patrikliğin Dersimli Ermeniler Derneği’ni tanımadığını söyleyen Mihran Pırgiç Gültekin, “Vaftiz olmaya gitmek için izin aldığımızda hiç sorun yaşamıyoruz ama dernek hakkında konuşmaya başladığımızda ‘Sizi tanımıyoruz’ diyorlar. Bu tavrın bir son bulmasını arzu ediyoruz” diyor.
25 Mart’ta Üsküdar Surp Haç Kilisesi bahçesinde bir kahvaltı düzenleyeceklerini söyleyen Gültekin, derneğin, gelecek programları hakkında da bilgiler verdi: “21 Nisan’da da buradan bir heyet Ermenistan’a, Yerevan’a bir gezi düzenleyeceğiz. Mayıs ayında ise Taner Akçam’ın Amerika’da eğitim verdiği Minnesota Üniversitesi’yle birlikte bir sözlü tarih projesi üzerinde çalışacağız. Ayrıca, Anadolu Kültür ve HAYCAR yetkilileriyle birlikte Dersim’e gidip oradaki kiliseler hakkında yer tespiti yapmayı düşünüyoruz.”