BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, parti grubunda konuşma yaparak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Pozantı Cezaevi ve Uludere katliamı konularına değindi. Uludere'nin üzerinden 70 gün geçtiğini kaydeden Kışanak, 'Katliam emrinin Ankara'dan verildiğini çok iyi biliyoruz' dedi. Kışanak ayrıca, HDK haberini yapanları 'özür dilemeye' çağırdı.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Uludere'deki bombalamayla ilgili, 'Katliam emrinin Ankara'dan verildiğini çok iyi bildiklerini' ifade ederek; 'Ama bunu itiraf etmiyorlar. Güçlü bir mücadeleyle Uludere'nin hesabını sormak için ayakta ve tetikte olacağız' şeklinde konuştu.
Gülten Kışanak, konuşmasının büyük bir bölümünü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ayırdı. İki gün sonra Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanacağını söyleyen Kışanak, 'Biz kadınlar aslında birkaç gün önceden 8 Mart’ı kutlamaya ve mücadeleyi görünür kılmaya başladık. 8 Mart’ta da birçok yerde kadınlar alanlarda olacak. Her yerde direnen ve mücadele eden tüm kadınları yürekten kutluyorum. 8 Mart’ımız kutlu olsun' dedi. BDP'li Kışanak 8 Mart'ın, kadınların 'Eşit işe eşit ücret' sloganı ile yürüttüğü mücadelenin günü olduğunu kaydetti
70 gün geçti failler ortada yok
Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Uludere'de yaşananların üzerinden 70 gün geçmesine rağmen hala faillerle ilgili ses seda olmadığını söyledi.Emir verenlerin ortada olmadığını ifade eden Kışanak, 'Aslında karşımızda, bizim için açık, ortada olan durumu gizlemeye, saklamaya, oyalayarak zamana bırakmaya çalışan bir iktidar var' dedi. 'Katliam emrinin Ankara'dan verildiğini çok iyi bildiklerini' iddia eden Kışanak, 'Ama bunu itiraf etmiyorlar. Güçlü bir mücadeleyle Uludere'nin hesabını sormak için ayakta ve tetikte olacağız' diye konuştu.
'Kadınların arkasına sığınarak Uludere'ye gittiler'
70 günün çok uzun bir zaman olduğunu belirten Kışanak, şunları söyledi:
'Devletin resmi makamlarının iç işleyişi içerisinde yönettikleri bir sürecin sonunda 34 insan katledildi ama buna dair ağzını açmayan, söz söylemeyen, özür dilemeyen ve katilleri adalete teslim etmeyen iktidar var. Bugün, bir parçada kadınların arkasına sığınarak Uludere'ye gittiler ama biz o heyetteki kadınların 'katiller bulunmadan bizim oraya gitmeye yüzümüz yok' demelerini beklerdik. Evlat acısının ne demek olduğunu çok iyi bilen kadınlar olarak bunu takipçisi olacağız ve bunu unutturmalarına izin vermeyeceğiz.'
“Ne yaptı bu çocuklar?”
Pozantı Çocuk Cezaevi'nde yaşanan 'vahşet ve iğrençlikleri' yenidenifade etmeyi doğru bulmadığını belirten Kışanak, 'Şimdiye kadar yaşadıkları travma, mağduriyet yetti ve arttı. Ne yaptı bu çocuklar? Sizin iyi çocuklarınız gibi olmadılar mı, suçları bu mu?. Vicdanı olan isyan etmelidir. İsyan ayıp birşey değil. İsyan insanda adalet duygusu varsa olur. Bu çocuklar hepimizin' diye konuştu.
8 Mart Kadınlar Günü
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün aslında kadınların 'Eşit işe eşit ücret' sloganı ile yürüttüğü mücadelenin günü olduğunu kaydeden Kışanak, 8 Mart’ın tarihçesini anlattı. Kışanak, 1910 yılından itibaren kadın özgürlük mücadelesinin bu günlere gelmesine vesile olan direnişe saygı gösterdiklerini vurguladı. Kışanak, o günden bu güne kadınların artık sesinin daha çok çıkardığını belirterek şöyle dedi:
'Birlikte olmak, kol kola olmak biz kadınlara güç veriyor. Geleceğe dair umutlarımızı arttırıyor. Kadınların 8 Mart’ta alanlarda daha güçlü olmasını istiyoruz. 5 yıldır her 8 Mart öncesinde, biz 8 Mart’ın resmi tatil olması için yasa teklifi veriyoruz. Ama çoğunluğu elinde bulunduran AKP hükümeti kadınların bu talebini reddediyor. Bugün Fatma Şahin, acele bir şekilde hazırlanan yasayı meclisten geçirmeye çalışıyor. Keşke onun yerine 8 Martı resmi tatil eden bu teklifi gündeme alsalardı. İnanıyoruz ki kadınlar bir yolunu bulup 8 Mart’ta sokaklarda olacak.'
Kışanak, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısının alelacele getirildiğini ve istenilen düzeyde sorunları çözmekten uzak olduğunu savundu.
Gülten Kışanak, BDP Grubu Konuşması, 6 Mart 2012
'HDK'yı kriminalize ediyorlar'
Kışanak, toplantının ardından gazetecilerin 'KCK'nın yerine HDK'yı kurma kararı aldığına ilişkin' sorusu üzerine, şunları kaydetti:
'Halkların Demokratik Kongresini (HDK) gizli saklı bir oluşummuş gibi sunmaya çalışmak gazetecilik mesleğine hakarettir. HDK'nın çalışmaları; yaklaşık 4 yıldan beri devam eden, demokratik bir sol, ortak mücadele hattı oluşturması çabasının bir sonucudur. 4 yıldan beri devam eden bir çatı partisi kurma çabası vardır. Seçim zamanında kurulan emek, özgürlük bloku var, sonrasında 900 delegeyle Ankara'nın göbeğinde kongresini toplayıp kendi çalışma ilkelerini belirleyen bir platform var. Bu kadar açık seçik demokratik bir mücadele sürecinin bir sonucu olarak kurulan HDK'yı terörize etmek kimin fikriyse, bu iyi bir fikir değil. Bunlar Türkiye'ye zarar veriyor.
Haberi yapanlar özür dilemeli
Bu ülkede demokratik muhalefetin tüm nefes alma borularını tıkamaya çalışırsanız, kriminalize ederseniz, cezaevlerine tıkarsanız, başka şeylerin yolunu açarsanız. Bir gazete, bu kadar tezgah, yalan, bu kadar gerçeklikten uzak, manipülatif haberi sayfasına koymayı nasıl kendisine yedirir, gerçekten inanamıyorum. Bu haberi yapanları derhal özür dilemeye, haberlerini geri çekmeye, hiç değilse kendilerine ve mesleklerine saygı göstermeye davet ediyorum.'