Soykırımın yıldönümünde 'nefret suçu' tartışıldı

Surp Haç Tıbrevank Lisesi'nden Yetişenler Derneği'nin 1915 Ermeni soykırımının yıldönümü haftasında düzenlediği 'Nefret Suçları' panelinde konuşan Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Hrant Dink'in katledilmeden önce medya tarafından hedef haline getirildiğini hatırlatarak, 'Medyadaki söylem, egemenlerin söylemi ile ayrı gibi gözükse de aslında bir birlik var' dedi.

Surp Haç Tıbrevank Lisesi'nden Yetişenler Derneği 1915 Ermeni soykırımının yıldönümü haftasında 'Nefret Suçları' paneli düzenledi. Panelde, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Hrant Dink Vakfı'ndan Melisa Akan, Sosyal Değişim Derneği'nden Cengiz Alğan konuşmacı olarak yer aldı. İlk söz alan Yasemin İnceoğlu, nefret suçunun temelinde yatan önyargının, yabancı karşıtlığı, çekinmek ve uzak durmak, ayrımcılık, fiziksel saldırı ve imha olmak üzere 5 aşamadan oluştuğunu aktardı. İmhanın en uç noktasının ise soykırım, katliam olduğunu belirten İnceoğlu, nefret söylemine değindi. İnceoğlu, nefret kelimesinin günlük hayatta yarattığı algıdan daha tehlikeli olduğunu belirterek, 'Medyadaki söylem, egemenlerin söylemi ile ayrı gibi gözükse de aslında bir birlik var. Bu söylemle çerçeve dışında yer alanlar ise öteki olarak tanımlanır' diye konuştu.

Hrant Dink'in katledilişinde medyadaki nefret söyleminin rolüne değinen İnceoğlu, Agos gazetesinde yayınlanan Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğuna ilişkin Haberin ardından Hürriyet gazetesinde yapılan Haberle tetiğin çekildiğini ifade etti. Hürriyet'in Haberinin ardından Cumhuriyet gazetesinde Deniz Som'un 'Damardan' başlıklı yazısı ile Hrant Dink'in TCK 301'den yargılanmasına sebep olan yazısını ortaya atması ile sürecin devam ettiğini belirten İnceoğlu, medyada Dink'i hedef gösteren içeriklerden örnekler verdi. İnceoğlu, 'Ülkenin baskı aygıtları Hrant'ın katledilmesinde rol oynadı; ama devletin ideolojik aygıtları da linç kampanyasını hazırladığı için, linç kampanyası hazırlayarak sınıfta kalmıştır' değerlendirmesinde bulundu.

'Kürtlere ayrı bir dil kuruluyor'

Melisa Akan ise medyadaki nefret söyleminin hedefinde Yahudi, Ermeni, Hıristiyan ve Rumlar'ın yer aldığını kaydetti. Özellikle Hrant Dink'in katledilmesinin yıldönümü olan Ocak ayı ile Ermeni soykırımının yıldönümü olan Nisan ayında Ermenilere yönelik nefret söyleminin arttığını kaydeden Akan, 'Kürtlere yönelik ise doğrudan nefret söylemi gözlemiyoruz; ancak Kürtlere yönelik ayrı bir dil kuruluyor. İyi Kürt kötü Kürt ayrımı kuruluyor' dedi. Akan, nefret söyleminin en çok köşe yazılarında yer aldığını belirtti.

Alğan da Sevag Balıkçı ve Hrant Dink'in katledilmesi ile Zirve Yayınevi katliamlarının nefret suçları olduğuna dikkat çekerek, 'Nefret suçlarının en büyük kaynağı devlettir. Yukarıdan pompalanan bir nefret söz konusu' değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmaların ardından panel soru-cevap bölümü ile devam etti.

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları