Milli Gazete bugünkü manşetinde ‘Hıyanet ve ajan yuvası’ diyerek Heybeliada Ruhban Okulu ve Ekümenik Patrikhane’yi hedef gösterdi. Liselerde askerlerin verdiği Milli Güvenlik dersi müfredatından bir bölümü andıran haberde, Osmanlı İmparatorluğu’nu Patrikhane’nin yıktığı ve Ruhban Okulu’nun açılmasındaki temel amacın Roma İmpartorluğu’nu yeniden canlandırmak olduğu gibi ipe sapa gelmez iddialar sıralandı.
agos.com.tr
Haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılabilmesi için ABD Başkanı Barack Obama’ya söz verdiği iddia edilerek, “Obama’ya Ruhban Okulu’nu açma sözü veren Hükümet, yeni formül adı altında Patrikhane’nin isteklerine boyun eğmeye hazırlanıyor” ifadelerine yer verildi.
Ayasofya da gündeme gelecekmiş
AK Parti iktidarında Türkiye’nin tek bir ‘kırmızı çizgisi’ kalmadığı ileri sürülerek, Patrikhane’nin hiçbir talebi olmamasına ve müze statünün en doğru karar olduğunu sürekli vurgulamasına rağmen Ayasofya’nın yeniden kilise olabileceği ima edilen haberde şu ifadeler yer aldı: “ABD ve Avrupa’yı memnun etme adına Hıristiyan azınlıklara yönelik ‘yeni kapitülasyonlar’ın kapısını aralayan Hükümet, Heybeliada Ruhban Okulu’nu yeniden açmak için hummalı bir çalışma yürütüyor. Hükümet Heybeliada’dan sonra Ayasofya’nın durumunu gündeme getirmesinden endişe ediliyor.”
Osmanlı’yı Ekümenik Patrikhane yıkmış!
Ruhban Okulu’nun Ekümenik Patrikhane’ye bağlı olduğu vurgulanarak okulun amacının sadece dünyadaki Ortodoks kiliselerine din adamı yetiştirmek olmadığı ‘emperyalistlere diplomat’ yetiştirdiği öne sürüldü: “Okul yerine getirdiği bu ‘diplomat’ faaliyetiyle Fener Patriklerinin ekümeniklik sıfatının pekiştirilmesine yardımcı olurken Osmanlı’nın yıkılmasına da zemin hazırladı. Çünkü Rumlara ve onların emperyalist destekçilerine hizmet eden mezunlar ‘diplomatlık’ görevlerini layıkıyla yerine getirmişti. Lozan Anlaşması’yla Heybeliada Ruhban Okulu kapatılmasa da kontrol altına alındı. Okul kapatılana kadar bin ‘diplomat’ yetiştirdi.”
Amaç Roma’yı canlandırmak
Ruhban Okulu’nun açılmasıyla ilgili olarak TÜRKSAM adlı kurumun başkan yardımcısı olduğu belirtilen Celalettin Yavuz’un görüşlerine başvurulmuş. Konuya ‘mütekabiliyet’ gibi çağdışı ve insan haklarına aykırı bir açıdan bakan Yavuz, Batı Trakya’daki Türklerle Türkiye’deki azınlıkların haklarını kıyasladı ve asıl(!) yapılmak isteneni açıkladı: “Batı Trakya’daki Türk vakıfların malları tek tek elden çıkarılırken AKP hükümeti gayri müslim vakıf mallarını iade ediyor. Kıbrıs Rum Kesimi’nde Osmanlı döneminden kalma onca vakıf malı var. Bunlar konusunda hükümet ne yazık ki hiçbir şey yapmıyor. Bu gidişle İstanbul’un tamamını vereceğiz. Rumlar eski Roma’yı yeniden canlandırma fikrinden vazgeçmiş değiller. Fırsat buldukları anda ellerinden geleni yapacaklardır.”
