YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Topalyan’ın istifası ve okullar meselesi

Bu durumda ne yapmalı? “Bu zaten okulları birleştirme planının parçası” deyip bu durumu geçiştirmeli mi, yoksa en küçük bir risk varsa bile bu riski bertaraf etmek için güçlendirme konusunda hemen harekete mi geçmeli? Herhâlde ikincisi. Ancak bu durumda yine başa dönüyoruz. Parayı kim verecek, güçlendirmeye geçmeyi bekleyen okullar ne yapacak?

Türkiye Ermeni toplumunun gündemine geçen hafta damgasını vuran olay, Beyoğlu Üç Horan Vakfı Başkanı Aksel Topalyan’ın, Ermeni Vakıflar Birliği (ERVAB) bünyesinde geçtiğimiz aylarda kurulan Eğitim Komisyonu’nun başkanlığından istifa etmesiydi. Topalyan deprem nedeniyle yenileme bütçesine ihtiyaç duyan okullar olduğunu, ancak ERVAB Başkanı Bedros Şirinoğlu’nu bu konuda ikna edemediğini belirtti ve bu gerekçeyle istifa ettiğini söyledi. Konuya ilişkin tüm gelişmeler bu haftaki gazetemizde yer alıyor, o yüzden burada detaya girmiyorum. 

Özetle, bazı okulların olası bir deprem öncesinde bir güçlendirmeye ihtiyaç duyduğu anlaşılıyor. Topalyan bunu vakıfların karşılayabileceğini söylüyor, Şirinoğlu ise bu maliyetlerin çok yüklü olacağını belirterek bazı okulların birleşmesini öneriyor. Bu aslında tartışılabilir bir öneri, ancak burada mesele şu: Şirinoğlu daha bu deprem meselesi gündemde yokken de bazı okulların birleşmesi gerektiğini, bütçe açıklarının artık karşılanamaz hâle geldiğini ısrarla söylüyordu. 

Okullar ise, deprem konusundan bağımsız olarak, bu birleşme konusuna oldum olası sıcak bakmıyor. Bunun ‘kapatma’ anlamına geleceğini düşünüyorlar ve kimse okulunu kapatan başkan olmak istemiyor.

İkinci bir direnç noktası, bazı vakıflarımızın zaten son yıllarda büyük gelirlere kavuştuğu, dolayısıyla bütçe açığı olan okulların artık mali bakımdan sıkıştırılmaması gerektiği yönünde.

Kültürel açıdan da, İstanbul Ermeni toplumunun neredeyse her semtte bir okulunun olması, bu topraklardaki Ermeni tarihinin ne kadar köklü ve zengin olduğunun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor ve yıllar boyunca zaten yüzlerce okulumuzu kaybetmişken, ayrıca 1915 ve sonrasındaki politikalara rağmen bu okullar yüz yıl boyunca ayakta kalmışken, şimdi kendi kendimize okul kapatmanın anlamsız olduğu vurgulanıyor. 

Depremle bağlantılı birleşme meselesi bu arka plan üzerine gelişti. Hâl böyle olunca, “Birleşin” denen okullar bu eski planı uygulamak için depremin bir vesile olarak kullanılmasından endişeleniyor. Bu yüzden de süreç ilerlemiyor. 

Ancak gelinen durumda acil olarak çözülmesi gereken bir mesele var: Agos’un geçen haftaki sayısında yer verdiğimiz, HAYCAR’ın hazırladığı rapora göre, risk taşıyan okul binalarımız var. Teker teker sorulduğunda hiçbir okul bunu kabul etmiyor ancak Deprem Komisyonu Başkanı Kevork Özkaragöz, bini aşkın öğrencinin –ve elbette öğretmenlerin, çalışanların– bulunduğu okullardaki riske dikkat çekiyor. 

Peki bu durumda ne yapmalı? “Bu zaten okulları birleştirme planının parçası” deyip bu durumu geçiştirmeli mi, yoksa en küçük bir risk varsa bile bu riski bertaraf etmek için güçlendirme konusunda hemen harekete mi geçmeli?

Herhâlde ikincisi. Ancak bu durumda yine başa dönüyoruz. Parayı kim verecek, güçlendirmeye geçmeyi bekleyen okullar ne yapacak? 

Öyle anlıyoruz ki cemaatimizde bu masrafı karşılayacak para var. Ancak kim, ne kadar verecek? Kritik soru bu. 

Bu büyük meblağı ellerinde tutan vakıfların, özellikle de Surp Pırgiç Vakfı’nın daha açık olmasında fayda var. Bazı okullar mali sebeplerle birleşmeye mecbur tutulmak istemiyor, “Bu yolun sonu kapanmaya gider” diyorlar. Bu zorlamaya anlam veremiyorlar, çünkü toplama baktığımızda onlar için gereken maddi kaynak bulunabilir ve her vakıf zaten sadece kendinden değil bütün toplumdan sorumlu, bu kaynaklar bütün topluma ait. 

Ancak beri yandan ileriki yıllar için de dikkatli bir planlama yapmak gerekiyor, bu da açık. 

Çözüm belki de hiçbir vakfın yöneticisinin ağırlık koyamayacağı, profesyonellerden oluşan bir ekibi hızla (ama gerçekten hızla) vücuda getirmek. Tüm topluma güven verecek bir ekip olmalı ve herkes bu ekibin değerlendirmesini dikkate alacağını baştan beyan etmeli. 

Aklıma gelen bu. Bunun dışında ‘dayatma’ içermeyen bir formülü olan varsa hemen söylesin. Konunun, bilhassa deprem meselesinin şakaya gelir bir tarafı yok çünkü.