AYKUN BUDAKPeki ne oldu da Ara Güler gibi zamanında herkese dokunabilmiş, bugün onun gibi herkesin yan yana, görüş kimlik fark etmeksizin sevgiyle, övgüyle bahsedebileceği Gomidas Vartabed bu toprakların tarihinde yaşamının sonlarındaki gibi sessiz, derinlerde kaldı?
Ara Güler... Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz dünya çapındaki fotoğraf sanatçısı. Gerek şehir fotoğraflarıyla, gerek ünlüleri fotoğraflamasıyla, gerekse 90 yıla sığdırdığı kocaman hikayelerini sıcacık bir üslupla anlatmasıyla yediden yetmişe hepimizin gönlünde taht kurdu. Geçen gün arkadaşlarla toplanmış Ara Güler hakkında konuşuyorduk. Bir arkadaşım, “Ara Güler, toplumun her kesiminden, her görüşten insanı bir araya getirebilen ender insanlardan birisi” yorumunda bulundu. Önce nedenini anlamakta zorlandım. Arkadaşım, “Baksana cenaze törenine, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da orada, HDP milletvekili Garo Paylan da” diyerek devam etti. Hak vermiştim. Herkesin, görüş veya sosyal statü fark etmeksizin sevip takdir ettiği ender insanlardan biriydi. Bu özelliklere sahip kaç kişi vardı ki hakikaten? Üzerine düşündükçe, beni derinden etkileyen, hakettiği takdiri doğup büyüdüğü topraklarda görememiş, bugün sadece belli kesimler tarafından anılan, müzik ile dolu hayatı sessiz geçen yıllarla sonlanmış çok önemli bir isim aklıma geldi: Gomidas Vartabed.
İlkokul yıllarında tanıştım Gomidas Vartabed’le. Öğrenim gördüğüm Ermeni okulunda onun için tören hazırlayıp onun şarkılarını söylemiştik. O zamanlar sadece Ermeni toplumunu ilgilendirdiğini düşünmüştüm. Adına törenler yaptığımız, Ermeni kimliğiyle ön plana çıkan önemli isimlerden birisi gibi algılamıştım Gomidas Vartabed’i. Oysa büyüdüğümde anladım ki Gomidas, sadece Ermeni halkına müziğini katmamış. O, Anadolu’yu karış karış dolaşıp birçok dilde halk şarkılarını notaya dökerek kaybolmamalarını sağlayan, 4000’den fazla derlemeyle büyük bir kültürel miras oluşturan, bu topraklardaki çok sesli müziğe yadsınamayacak katkılar sunan, tüm Anadolu halkları için önemli olan biri.
Peki ne oldu da Ara Güler gibi zamanında herkese dokunabilmiş, bugün onun gibi herkesin yan yana, görüş kimlik fark etmeksizin sevgiyle, övgüyle bahsedebileceği Gomidas Vartabed bu toprakların tarihinde yaşamının sonlarındaki gibi sessiz, derinlerde kaldı? Türkiye tarihinin tüm tozlu sayfaları aynı yola çıkıyordu sanki. Siyaset, kültür, sanat veya edebiyat... Fark etmiyordu, hepsinin yolu o lanetli tarihe çıkıyordu. 24 Nisan 1915’e. 24 Nisan 1915’te tutuklanıp sürgüne gönderilen Ermeni aydınlar arasında o da vardı. Mayıs ayında, tahminen emri verenlerle ilişkileri iyi olan dostları tarafından ölümden çekip alındı. Ancak bu kısa sürede yaşadıkları akıl sağlığını yitirmesine yetti. İstanbul’daki tedavisinin ardından 1935 yılında Paris’te, bir akıl hastanesinde, suskun, dış dünyayla iletişimini koparmış bir halde yaşamını yitirdi. Bu topraklarda yaşananlar onun ölümü gibi sessizdi. Konuşulamayan ve yüzleşilemeyendi.
Daha iki ay önce Zafer Diper, “İldeşim Gomidas” adlı yazısında sormuştu, “Gomidas'ın bugün öldüğü Paris'te heykelinin olması ama doğduğu Kütahya’da bir anılası taşı bile olmaması nasıl açıklanabilir?” diye..Cevabı 1915’te... Yüzleşmedikçe, acıları görmedikçe Gomidas’ı da göremeyeceğiz. “Hepimizin” Ara Güler’i gibi, müzikte “hepimizin” Gomidas’ı olamayacak ne yazık ki...