TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bütçesi ile ilgili oturum Hrant Dink cinayeti ve 1915 ile ilgili tartışmalara sahne oldu.
HDP milletvekili Garo Paylan Başdenetçi Nihat Ömeroğlu’nun Yargıtay’da görev yaptığı sırada Hrant Dink’i hedef haline getiren kararda imzası olduğu gerekçesiyle eleştirdi ve istifasını istedi. Ömeroğlu ise “kararın arkasındayım” dedi. Oturumda söz alan AKP Zonguldak milletvekili Çaturoğlu ise “Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, Ermeni sorunu vardır” diye konuştu.
Hrant Dink’i hedef haline getiren, ‘Türklüğe hakaret’ iddiasıyla açılan davanın Yargıtay tarafından onandığı kararda imzası olan ve daha sonra Kamu Başdenetçiliği’ne getirilen Nihat Ömeroğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuştu. Ömeroğlu, Kamu Denetçiliği Kurumu 2016 yılı bütçesi sunumunun ardından Komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bu sırada Ömeroğlu’na tepki göstererek istifasını istedi.
‘Eli kanlıdır’
Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu'nun “Hrant Dink cinayetinin bir parçası” olduğunu söyleyen Paylan, "Bilirkişi aksi yönde defalarca rapor bildirmesine rağmen Türklüğe hakaretten mahkum edilmiştir. Ogün Samast da bana göre Hrant Dink cinayetinin bir mağdurudur. Çünkü bu ülkenin şu anda Kamu Başdenetçisi olan kişi, onu 'Türklüğe hakaret etti, hain' diye ortaya atmıştır. Eli kanlıdır çünkü cinayette parçası vardır. İstifa etmelidir. Biz böyle bir kamu başdenetçisini kabul etmiyoruz" ifadesini kullandı.
‘1915’i unutalım’
Ömeroğlu, Paylan’a yanıt vererek Dink cinayeti ve 1915’e ilişkin konuştu. “Hakkımdaki düşüncelerinize katılmam mümkün değil. Hepimizin kin ve nefret söylemini reddetmemiz gerekir” diyen Ömeroğlu, bir İngiliz tarihçinin, 1. ve 2. Dünya Savaşları’nda 65 milyona yakın insanın öldüğünden bahsettiğini ancak şu anda Avrupa’nın bir birlik içinde olduğunu belirterek, bunun “unutmak” kelimesiyle açıklandığını söyledi.
Ermeni toplumunun, tarihte Osmanlı toplumunun ve şu anda da Türkiye Cumhuriyeti’nin de birer parçası olduğunu dile getiren Ömeroğlu, “Türkler de onlar da değerlidir. Dolayısıyla 1915 olayları her iki milleti de mağdur etmiş olabilir. Gelin biz bunu unutalım, tekrar barışı ve dostluğu sağlayalım” şeklinde konuştu.
Ömeroğlu, Dink davasıyla ilgili ise şunları söyledi: “Yargıtay’da verdiğimiz kararlar, mahkeme kararları kesinleştikten sonra tabii ki eleştirilebilir. Anayasa, kanunlara vicdani kanaatimize göre 24 üyenin 18’i, o şekilde karar verdi. Yanlış görebilirsiniz, ben buna saygı duyuyorum ama bu göreve gelmeden önceki bir kararda kullandığım oydan dolayı, kaldı ki rahmetli mahkum olmamış 301’den, çünkü biz kararı iki noktadan lehine bozduk, sonra rahmetli oldu sonra vasıf yönünde reddettik. Türk'ün damarındaki kanın zehirli olduğunu asla kabul etmiyorum. İnsanın kanı temizdir. Ermeni’nin kanının temiz olduğu kadar da Türk'ün kanı da temizdir. Verdiğim oyun arkasındayım. Ortada Türklükten mahkumiyet yoktur, rahmetlinin. Karar Yargıtay’da bozulduktan sonra o karar yok hükmündedir. 301’den mahkumiyet yoktur. Bozulan karar topyekun ortadan kalkar.”
Ömeroğlu, “Bizim Ermeni toplumumuza hiçbir husumetimiz yoktur. Bu cinayetten üzüntü duydum. Nefretle kınıyorum, bunu. Ancak ben görev yaptığım esnada Kamu Başdenetçisi olarak istifa gerektirir herhangi bir durum olduğunu sanmıyorum. Dolayısıyla verdiğim karardan dolayı da görev esnasında yaptığım bir şeyden özür dilerim ama görevden önce, yargıçlık dönemindeki bir karardan dolayı özür dilemem mümkün değildir.” diye konuştu
‘Ermeni sorunu’
Komisyon görüşmelerinde AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu da söz aldı. Çaturoğlu, şunları söyledi,
“Burada, bazı konuların dönüp dolaşıp, önünde sonunda bütün meselelerin de Ermeni sorununa ve 1915’e getirilmesinden de rahatsızım değerli arkadaşlar. 1915’te ne olduğunu herkes iyi biliyor. Hınçak ve Taşnak çetelerinin bu millet yedi düvelle mücadele ederken toprak talebiyle nasıl Osmanlıyı arkadan vurduğunu ve yüz binlerce insanın katliamına sebep olduğunu herkes biliyor. O gün de toprak için ortaya çıkmışlardı, bugün de masum Kürt halkını kullanarak yine toprak talebiyle karşımızdalar. Aslında bu ülkede Kürt sorunu yoktur, bir Ermeni sorunu vardır, toprak talebinde bulunan Ermeni sorunu vardır.”
Bu sözler üzerine Garo Paylan “Bu ülkenin her 5 kişisinden 1’isiydik, bugün bir avuç kaldık. Hâlâ biz mi suçluyuz?” diye tepki gösterdi.
‘Özenli dil’
Komisyonda konuşan CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ise özenli ve dikkatli bir dil kullanılması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi,
“Benim seçim bölgemde Ermeni seçmenlerim var ve hepsinin hayati tehlikesi var biliyor musunuz? Ölüm mektupları gidiyor, tehditler alıyorlar, böyle ürkek güvercinler gibi yaşıyorlar. Bizim görevimiz bu insanları bu korkudan kurtarmak. Çok dikkatli, özenli dil kullanmamız gerekiyor. Çünkü, toplumda aşırı tahrik hissedip -ki böyle bir tahriki de asla kabul etmiyorum- yaşamsal tehlikeye düşme ihtimalleri söz konusu. Bölgemde, gidip görüyorum, bunun ne kadar ağır bir tehdit olduğunu da görüyorum.”
Dink, Türklüğe hakaretten mahkum olmuştu
Hrant Dink’in, davaya konu olan yazısıyla ilgili olarak eski Türk Ceza Kanunu’nun 159. maddesinde düzenlenen ‘Türklüğü aşağılama’ suçundan açılan davada Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi 6 ay hapis cezası vermiş ve cezayı ertelemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kararı esastan onayladı. Ancak, yerel mahkemenin usul yönünden eksikleri olduğu gerekçesiyle bozmuştu. Esastan verilen onama kararına ilişkin yapılan itiraz ise Yargıtay Genel Kurulu tarafından reddedildi. Usul yönünden yeniden başlayan yargılama ise Hrant Dink öldürüldüğü için 2007 yılı Mart ayında kapatılmıştı. Dink hakkında 301. maddeden dolayı da 2006 yılının Temmuz ayında dava açılmıştı. Bu dava da Dink hayatını kaybettiği için mahkeme tarafından kapatılmıştı.