HARUTYUN ŞEŞETYAN
Tam yirmi yıl önceydi. 1995 yılının yağmurlu bir ilkbahar günü tanıştık seninle. Gazete için ekip oluşturma dönemiydi. Hrant bir gün “Biri var” dedi, “Sarkis isminde. Gazeteye destek vermek istiyor.” “Kimdir, necidir?” dedim. “Buzdolapçı” dedi, “emekli”. Garip garip bakınca “Sıvaslıymış, babanı tanıyor” dedi. Bakışlarım değişmemişti. “Hayali buymuş” diye ilave etti, “bugün uğrayacak, tanışırsın, konuşacağız” dedi.
Tanıştık o gün, pek konuşmadık. Sen kafanda belirlemiştin yapacaklarını aslında, bizden bir adım da ilerideydin; sanki Agos senin hayalindi. O koca gönlünde ne çok proje biriktirmiştin. Teker teker döküldü onlar Agos’un sayfalarına.
Yirmi yıl, dile kolay, baba oldun bize, abi oldun, kardeş oldun. Kavga ettik arabulucu oldun, küstük barıştırdın. Biz olduk olmadık, geldik gelmedik, uzaklaştık, sen hep yerindeydin Agos’ta. Yirmi yılda ne çok değişti dünya, ülke, Agos, ama sen hep aynı kaldın, ürettin, paylaştın.
İyi ki vardın, iyi ki tanıdım seni. Eminim cennette de yazarsın sen, boş duramazsın oralarda.
Işıklar içinde uyu koca yürek.