Türkiye'nin yarınına ilişkin en önemli mesele olan eğitim konusu, yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediyor. Eğitimde 4+4+4 şeklinde formüle edilen yeni düzenleme toz duman arasında tartışılmaya devam edilirken Halkların Demokratik Kongresi yaptığı açıklamada sorunun derinliğine dikkat çekiyor. Öte yandan meclisteki görüşmelerde ise BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in nüktedanlığı bu konudaki gerginliği bir süreliğine de olsa dağıtmayı başardı.
Ak Parti'nin komisyondan geçirdiği 4+4+4 sistemi ve olaylı Nevruz kutlamaları sonrası Meclis sıralarında sinirler oldukça gerginken BDP'li Önder'in yaptığı konuşma bakanları güldürdü.
AKP'li bakanları ve vekilleri güldürdü
Dünkü gergin oturum sırasında Genel Kurul'a hitap eden Sırrı Süreyya Önder, nüktedanlığı ile AK Parti'li bakan ve milletvekillerini güldürdü.
Önerge üzerine BDP adına söz alan İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, iktidar grubunun, muhalefet partilerinin teklife ilişkin önerilerine önyargılı yaklaştığını savunarak “Kimse eğitim sisteminin içeriğine dair bir kelam etmedi. İmam hatip için getirilmedi bu teklif. Neoliberal sistem, üniversiteleri ve diğer okulları kendi sistemine göre dizayn ediyor. Neoliberal sisteme ucuz ve nitelikli iş gücü yetiştirme projesidir’’ dedi.
Daha sonra CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın bu sözlere itiraz etmesi üzerine Önder, “Haydar, sen de oradan hep el kaldırıyorsun, dövüş çıkınca tüyüyorsun’’ dedi. Kürsüye yürüyen Akar, Önder’e, “Gel buraya o zaman’’ diye bağırdı. Önder’i dinleyen bakanların gülümseyen ifadeleri ise objektiflere böyle yansıdı.
Halkların Demokratik Kongresi uyardı
Mecliste gergin tartışmalara konu olan 4+4+4 düzenlemesine karşı bir tepki de Halkların Demokratik Kongresi’nden (HDK) geldi. ‘Geleceğimiz tehdit altında’ diyerek başlanılan açıklamada Türkiye’nin bugününe ve yarınına ait en önemli mesele olan eğitim yasa tasarısının, kavga gürültü arasında ve muallâk cümlelerle tartışılmasının Türkiye toplumunun geleceğini tehdit ettiğine dikkat çekiyor.
Halkların Demokratik Kongresi yürütme kurulundan yapılan açıklama şöyle;
'Halkların dikkatine;
Geleceğimiz tehdit altında! Türkiye’nin bugününe, yarınına dair en önemli meselelerinden biri olan eğitim yasa tasarısı toz duman arasında, kavga dövüş, zorbalıkla çıkartılmaya çalışılıyor! Kimse ne olup bittiğini doğru dürüst anlamasın diye mistik cümleler ardına gizlenmiş, kısaca “4+4+4” kodlu tasarı, Türkiye toplumunun geleceğini tehdit ediyor.
Biliyoruz ki, bugüne kadarki devletin okulu,
-
Barışın okulu değildi.
-
Kadınların, “erkek” olmayanların okulu değildi.
-
Emekçilerin, yoksulların okulu değildi.
-
Halkların okulu değildi.
-
Engellilerin okulu değildi.
-
İnananların, inanmayanların, hiç birimizin okulu değildi.
- Ne özgürlüğün, ne eşitliğin ne kardeşliğin okuludur; baskının, şiddetin, asimilasyonun zulmün okuludur.
Gelin görün ki, 4 + 4 + 4 ve arkasındaki zihniyet de bir başka zulümdür. AKP şemsiyesi altında yan yana yığılmış cemaatler koalisyonunun yasa tasarısı, okullarımızın temel meselelerini çözmek bir yana, ağırlaştıracaktır:
-
Öyledir, çünkü anadilinde eğitim gibi acil bir talebi gerçekleştirmeye değil; Türkiye toplumunu bölmekte kullanışlı olduğu öteden beri bilinen “okul ve inanç” tartışmasını sömürmeye oynamaktadır. Bu soruna gerçekten çözüm arayanlar, Sivil Cuma’lara, örtülü örtüsüz kadınların 8 Mart’lardaki, Newroz’lardaki birlikteliğine, Cem Evlerine bakabilir.
-
Öyledir, çünkü kız çocukları aleyhine ortaöğretimde var olan eşitsizlikleri ve okullaşma oranlarındaki uçurumu gidermeye yönelik hiçbir iyileştirme getirmiyor.
-
Öyledir, çünkü henüz 9 yaşındaki öğrencilerin belli alanlara yönlendirilmesi onların 13 yaş sonrası eğitim seçeneklerini kısıtlayacaktır. Yani bu yasa çocuklarımızın sermayenin acımasız sömürü tezgahlarına itilmesinin önünü daha da açacak, cinsiyetçi isdihdamı daha derinleştirecektir.
-
Öyledir, çünkü mukaddesatçı, milliyetçi, cinsiyetçi ve neoliberal küresel sermaye düzeninin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmiş müfredatla hesaplaşmak bir yana, pekiştirmektedir. Müfredatın başına yeni sıfatını eklemek onun demokratik ve bilimsel nitelikte bir eğitim sürecini var edeceği anlamına gelmez.
-
Öyledir, çünkü bu tasarı, eski deyimle “millet-i hakime”nin talebidir. Türkiye’nin ne emekçilerine, ne Alevi, ne Hıristiyan, ne inanmayan yurttaşlarına ne de “Diyanet İslamı” dışında İslam yorumlarına sahip kesimlere, tek kelime danışılmıştır.
- Türkiye halklarına çağrımızdır: Çok geç olmadan, çocuk işçiler, itaatkar “dindar” nesiller ülkesine hayır diyelim! Hiçbir ayırım yapmadan herkese nitelikli ve parasız eğitim sağlayan demokratik cumhuriyetin okullarını konuşmaya, hayata geçirmeye koyulalım.”