Geçen hafta, emekli Yarbay Yavuz Aydın’ın Kur’an-ı Kerim’i Batı ve Doğu Ermenicesine tercüme etme çalışmalarını Türkiye medyasının “dünyada bir ilk” olarak yansıttığı haberlerle karşılaştık. Kur’anın Ermeniceye çevrilmesinin kuşkusuz sembolik bir tarafı var. Fakat onu kurcalamadan önce başka noktaları açmak gerekiyor.
ALİN OZINIAN
alinozinian@gmail.com
Türkiye’deki Ermenilerin Ermeniceye daha hâkim olduğunu düşünüp hata eden BMAR Yayıncılık, yaptıkları işin heyecanından olacak bu tercümenin 100 yıl önce yapılmış olacağına pek inanamamış, geçen hafta Agos’ta Lora Sarı’nın haberini okuyunca bunu anlayabiliyoruz.
Kur’anın Ermenice ilk tercümesi 17. yüzyılda Stephanos Lehatsi tarafından yapılmış. Lehatsi’nin Latinceden yaptığı tercüme baskı değil, el yazısı ile çoğaltılmış, şu an hâlâ Yerevan Madenataran’ının (Elyazmaları Müzesi) loş köşelerinin birinde ziyaretçilerini selamlıyor. Lehatsi’nin tercümesi kadar ‘ünlü’ olmasa da, 1909’da Abraham Amirkhanyan’ın Farsçadan yaptığı tercüme de kendinden hâlâ söz ettiriyor. Soykırımın ilk toplanacak ve Ayaş’a gönderilecek ‘entellektüel listesine’ dahil olan Levon Larentz Kirişçiyan’ın da 1911’de Kur’anın Fransızca mealinden benzer bir çalışma yaptığı biliniyor. En son tercüme ise 2006’da İran’ın Yerevan Büyükelçiliği’nin yardımlarıyla yapıldı.
Ermenistan jeopolitik ve kültürel anlamda Doğu çalışmaları için değişik bir konumda. Hıristiyan bir halk olan Ermenilerin tarihinde Türkler, İranlılar, Araplar ve Kürtler büyük rol oynuyor. Geleneksel Oryantalizm ile kültürel-bölgesel tanışıklıkların ve ilişkilerin de bilimin içine girmesiyle, Ermenistan’da Doğu Bilimi özgün bir hal alıyor.
Yerevan’da görüştüğümüz Yerevan Devlet Üniversitesi’nden Arap Dili ve Edebiyatı uzmanı Dr. Marat Yavrumyan, öğrencilerin lisans eğitiminden sonra, Avrupa ve Amerika dışında üniversitenin bağlantıları ile Suriye, İran, Mısır, Kuveyt ve Ürdün’de de çalışmalarına devam ettiklerini söylüyor. Yavrumyan Sovyetlerin Ermenistan’daki Doğu Bilimleri çalışmalarına ağırlık verdiğini anlatıyor. Ayrıca Sovyet döneminin ünlü doğu bilimleri uzmanlarından Hraçya Gabuçyan ve Margarita Khaçikyan’dan bahsediyor. Kendisi de başarılıbir oryantalist olan Yavrumyan, şu anda da Ermenistan’ın Doğu çalışmaları konusunda iddialı olduğunu ve oldukça başarılı mezunlar verdiklerini söylüyor.
Türkoloji revaçta
Yerevan Devlet Üniversitesi Doğu Bilimleri Dekan yardımcısı ve Türkolog Dr. Ruben Melkonyan da Türkiye basınında çıkan ‘Ermenice Kur’an’ haberlerini görmüş, gülümsüyor. Melkonyan öğrencilerin ilgi gösterdiği fakültelerden biri olan Doğu bilimlerinin en ‘revaçta’ bölümünün Türkoloji olduğunu söylüyor. “Türkoloji mezunu isterse dile, edebiyata, tarihe ya da siyasete yönelebilir, uzmanlığını geniş bir yelpazede seçebilir” diyen Türkolog, Doğu Bilimleri Fakültesi dışında Tarih ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde de Doğu dillerinin öğretildiğinin altını çiziyor.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan’da İslam araştırmaları da büyük hız kazanmış. Sovyet döneminde tüm fakülteler için sadece tek bir ders olan ‘İslam’ bugün daha detaylı olarak ele alınıyor. İslam Tarihi, İslam Felsefesi derslerinin yanı sıra İran çalışmaları için Şiilik, Arap çalışmaları için Ortadoğu’da İslam, Türkoloji için Sufilik gibi dersler de eklenmiş.
Ermenistan’da Doğu Bilimleri çalışmaları sadece devlet üniversiteleri ile sınırlı değil. Özel üniversitelerin de aynı isimde fakülteleri var. Bunun dışında Sovyet döneminde temellerini ünlü oryantalist, 1906’da başlayan Ani Harabeleri kazılarının başarılı arkeoloğu Hovsep Orbeli’nin attığı Ermenistan Bilimleri Akademisi, doğu bilimleri konusunda büyük çalışmalar yapmış ve halen yapmaya devam ediyor.
Bunların yanında, Ermenistan Devlet Radyosu Türkçe, Kürtçe, Süryanice ve Yunanca olmak üzere yaptığı 15 dilde yayınla oldukça seviliyor. Radyonun Türkçe bölümü sorumlusu Türkolog Dr. Meline Anumyan’a kime hitap ettiklerini soruyorum. “1957’den, yani ilk yıllardan bu yana Türkçe ve Kürtçe bölümleri yayın yapıyor. Ermenistan’daki azınlıklar dışında genelde dinleyicilerimiz Müslümanlaşmış Ermeniler. Onlardan mektup da alıyoruz, oldukça övüyorlar bizi” diyor.
Sovyet döneminde önemli görevlere gelebilmenin yolu Doğu Bilimleri Fakültesi’nden mezun olmaktan geçiyordu. Bu fakülte dönemin başarılı ve önemli hariciyecilerini, siyaset bilimcilerini hatta istihbarat sorumlularını yetiştirdi. Hâlâ da mezunu olmak ‘prestijli’ bir durum. Sovyet Ermenistanı Dışişleri Bakanlarından John Giragosyan, Bağımsız Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Der-Bedrosyan, günümüz Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan ilk akla gelen önemli oryantalistler. 1970’lerde 20 kişilik olan doğu dil sınıflarında günümüzde en az 60 kişi bulunuyor.
Ermenistan’da Doğu Bilimleri’nin uzun geçmişi
Ermenistan’da Doğu Bilimleri çalışmalarının uzun bir mazisi var. Doğu dilleri ve çalışmaları sadece Türkiye’de alışık olduğumuz gibi ordu mensupları ve istihbarat çevreleri ile sınırlı değil. Yani ‘dil’ sadece insanların ‘ne dolaplar çevirdiğini’ anlamak için ya da düşmanın askeri telsizinden bilgi sızdırmak için kullanılmıyor. Dil, edebiyat ve kültür bir bütünlük içinde tanışma-tanıma aracı olarak araştırılıyor. O yüzden Ermenistan’da Türkçe, Arapça, Farsça ya da Kürtçe bilen emekli askerlerden ziyade siviller var.
1919’da kurulan Yerevan Devlet Üniversitesi 1921’de Prof. Asatur ve 1923’de İstanbullu dilbilimci Prof. Hraçya Acaryan’ın Tebriz’den gelmesi ile Doğu Bilimleri Fakültesi’nde Fars ve Sanskrit dile ve İran tarihi bölümleri ile çalışmalarına başlıyor. 1815’te Moskova’daki Hovhannes Lazaryan tarafından kurulan Doğu Bilimleri ve Dilleri Okulu 1921’de kapanınca, öğretim görevlilerinin bir kısmı Yerevan’a gelip buradaki Doğu Bilimleri fakültesinde çalışmalarına devam ediyorlar. 1922-1936 yıllarında, Suriye, Lübnan, Mısır ve Türkiye gibi ülkelerdeki Ermenilerin Ermenistan’a göçmesi (hayrenatarcutyun) ile Doğu Bilimleri daha da canlanıyor.
1940’da Prof. Acaryan’ın katkıları ile Arapça Dili ve Edebiyatı bölümleri kuruluyor. 1968’den sonra fakülte Türkolji, Arap ve İran çalışmaları olarak 3 ana bölüme ayrılıyor. Hâlihazırda 525 öğrencisi bulunan fakültede şu anda ayrıca Hint, Afgan, Sanskrit, Belujian, Kürt ve İbrani dil ve edebiyat konularında çalışmalar yapılıyor.