Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Alev Çakmakoğlu Kuru, fakültesinin düzenlediği ‘Ermeni Zulmü Uluslararası Afiş Yarışması’nı şu sözlerle savundu: “Bu yarışma, I. Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında Ermenilerin Türk milletine yaptığı soykırımlara ve katliamlarına duyarsız kalan dünyayı uyandırmak amacı ile gerçekleşmekte.”
EMRE CAN DAĞLIOĞLU
misakmanusyan@gmail.com
Yarışmanın sonuçlarının açıklandığı gün olarak, 19 Ocak’ı seçmelerinin tamamen tesadüf olduğunu söyleyen Alev Çakmakoğlu Kuru, çıkan haberlerden sonra, Dink’in o gün öldürüldüğünün farkına vardıklarını söyledi.
Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile Azerbaycan Büyükelçiliği’nin düzenlediği ‘Ermeni Zulmü Uluslararası Afiş Yarışması’ açıklama metninin içeriği gündeme gelmişti. Türklerin şefkatine rağmen Ermenilerin ihanet içinde olduklarını ve bu sebeple iki halk arasındaki sadakat döneminin bittiğini öne süren açıklama metninde, 1915’te Ermenilerin ‘devlet güvenliği’ nedeniyle sadece belli bölgelerde göçe zorlandığı ifade edilirken, Ermeni çetelerin Müslüman Türkleri öldürdüğü, I. Dünya Savaşı sırasında Doğu ve Güneydoğu’da Ermeni terörünün yaşanmadığı tek bir yer olmadığını da içeriyor. Bu açıklama metninde yarışmanın amacının şu olduğu kaydediliyor: “Bu yarışma, I. Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında Ermenilerin Türk milletine yaptığı soykırımlara ve katliamlarına duyarsız kalan dünyayı uyandırmak amacı ile gerçekleşmekte, insan haklarına saygılı, insanca yaşama hakkını önemseyen tüm sanatçıların ve tasarımcıların katılımını beklemektedir.”
‘Daha çok üzülme hakkı’
Konuyla ilgili görüştüğümüz Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Alev Çakmakoğlu Kuru, 1915’le ilgili olarak “her iki toplumun da büyük acılar yaşadığı bir dönem” derken, Ermenilerin bu acıları lobiler vasıtasıyla şimdiye kadar çok iyi ifade ettiğini, ancak Türklerin bunu başaramadığını söyledi. Prof. Kuru, yarışmanın ‘ortak acı’ temalı olmadığını söylediğimizde ise, bir Türk olarak Anadolu’da Ermeniler tarafından öldürülen binlerce Türk’e, 42 Türk diplomatına ve Hocalı’da öldürülen 613 Türk’e daha çok üzülme hakları olduğunu ve bu sebeple böyle bir yarışma düzenlediklerini ifade etti.
Yarışma içeriğinin ırkçı olduğu suçlamalarını reddeden Kuru, açıklama metninde yer alan ifadelerin tarih kitaplarında yer alan ifadelerden farklı bir şey içermediğini, fakat bu ülkede Türk diyene hemen ırkçı diyen bir kitle olduğunu belirterek şunları ekledi: “Başkaları söylediğinde demokratik talep oluyor, ben Türk’üm diyenin de kendini ifade etme hakkı var. Türkiye’de hem vatandaşımız olan Ermeniler, hem de Ermenistan’dan gelenler yaşıyor ama ben Erivan’a baktığımda hiç Türk göremiyorum. ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ diyen çok sayıda Türk varken, ‘Hepimiz Hocalı’yız, Türk’üz’ diye çığlık atan Ermeni yok. Olmasın da zaten biz de ‘Hepimiz Emeni’yiz’ söylemeyelim.”
Yarışmanın sonuçlarının açıklandığı gün olarak, Hrant Dink’in ölüm yıldönümü olan 19 Ocak’ı seçmelerinin tamamen tesadüf olduğunu söyleyen Kuru, yarışma hakkında çıkan haberlerden sonra, Dink’in o gün öldürüldüğünün farkına vardıklarını ve gerçekten üzüldüklerini söyledi. “Ölümünü onaylamadığımız bir insanın ölüm yıldönümünü kullanarak gündeme gelmek, misyonumuza ters” diyen Kuru, özellikle bir tarih seçilmek istense, bunun ocak ayında öldürülen diplomatlardan birisinin ölüm yıldönümü olacağını, ödülün açıklanma tarihini de değiştireceklerini söyledi.
Destek Bakü’den
Projenin kendi fakültesine ait olduğunu belirten Prof. Kuru’ya göre, daha önce yaptıkları Hocalı Katliamı belgeseline destek veren Azerbaycan Büyükelçiliği’ne bu proje de sunulmuş, elçiliğin şifaen desteği alınmış ve yarışmanın düzenlenmesi için üniversite yönetimine haber vermek dışında bir prosedür uygulanmamış.
‘Soykırım için afiş yarışması düzenlemek kabul edilemez bir hareket’
Ali Akay (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı),
Görüşünü aldığımız Ali Akay, söz konusu yarışmayla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Siyasi kriterlerin dışında, estetik olarak yarışmanın afişi olağanüstü derecede çirkin; bu ‘çirkin’ lafını sadece “güzel değil” anlamında kullanmıyorum, aynı zamanda sosyal olarak da çirkin bir hareket olarak nitelendiriyorum. Ayrıca soykırım için afiş yarışması düzenlemek, kabul edilemez bir hareket. Bu akıldışı hareket, sadece bir mantık bozukluğundan kaynaklanmıyor. Burada söz konusu olan bir nefret suçu, bir etnik grubun diğer etnik gruba kin kusması ki, bu zaten kabul edilemeyecek bir durum. Kindarlık ne demokrasilerde, ne de ritüel bir ruhanilikte yaşayan toplumlarda kabul edilemez. Kin besleyenler, ancak çirkinlik planlayan insanlardır.
Üstelik, bu afiş yarışmasının ödülünün verileceği günün Hrant Dink’in öldürüldüğü güne denk getirilmesi, insanın tüylerini diken diken ediyor. Bir Ermeni’nin öldürüldüğü günü bayram gibi ele alıp ödül vermek, halklar arasındaki düşmanlığı tetiklemek isteyen bir provokasyondan başka bir şey değil.”