2014 Sakharov Ödülü’ne aday gösterilen Leyla Yunus, Azerbaycan’daki insan hakkı ihlalleri konusunda sadece harekete geçmekle kalmadı, bu ihlallerin dünyanın geri kalanı tarafından da bilinmesini sağladı. Yunus, bu nedenle ülkenin 98 politik mahkumundan biri olarak tutuklu bulunuyor.
GÖZDE KAZAZ
gozdekazaz@agos.com.tr
Avrupa Parlamentosu tarafından, insan haklarına yönelik çalışmalarıyla iz bırakanlara verilen Sakharov Ödülü’nün bu yılki adayları açıklandı. Yeşiller ve Avrupa Serbest İttifakı’nın adayı olan Azerbaycanlı insan hakları savunucusu, Barış ve Demokrasi Enstitüsü’nün (IPD) kurucusu Leyla Yunus, yıllardır ülkesindeki baskı politikalarına karşı ses çıkaran, Ermenistan ve Azerbaycan toplumları arasında arabuluculuk yapmaya çalışan bir isim. Yunus, tam da bu nedenlerle 30 Temmuz’dan bu yana tutuklu...
Ajan suçlaması
Tarihçi ve yazar olan eşi Arif Yunus’la birlikte, “Ermenistan gizli servisi için ajanlık ve yurt dışı kaynaklı fonları casusluk için kullandığı” suçlamasıyla tutuklanan Leyla Yunus’un serbest bırakılması için, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) başta olmak üzere pek çok uluslar-
arası STK, Bakü yönetimine çağrıda bulundu. Politik mahkûmlara işkence, yolsuzluk, insan ticareti gibi konulara çalışan Leyla Yunus’un hükümete yönelik yaptığı eleştiriler, yıllar içinde baskı çemberinin gittikçe daralmasına neden oldu.
Sovyet rejiminin son yıllarından itibaren demokrasi hareketinin için yer alan Leyla Yunus, Karabağ ihtilafının en şiddetli günlerinin yaşandığı 1992-93’te Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın Analitik Bilgi Merkezi Başkanlığı görevini yürüttü. Bu görev, sonraki yıllarda da devam edecek bir diyalog sürecinin kapısını açacaktı. Ermenistan Devlet Güvenliği Bakanlığı’nda üst düzey bir görevde bulunan David Şahnazaryan’la bir araya gelen Leyla Yunus, iki ülke arasında barışı sağlamak için pek çok konferans ve proje düzenledi. Kendisiyle yapılan bir söyleşide, bu diyalog çabasının dayandığı zemini şöyle anlatıyordu: “Artık başka bir savaş istemiyorum. Ermenistan ve Azerbaycan çocuklarının birbirinden nefret etmesini, nefret ve savaş üzerinde yükselen bir diplomasiyi kabul etmiyorum.”
Yunus’u susturmak için ilk girişim, 2008’de yapıldı. Day.az sitesine verdiği bir söyleşide Yunus, “Temel özgürlükler açısından yasadışı sayılabilecek kararların mahkemelerden geçtiğini, adil yargılama hakkına itibar edilmediğini” söylüyor, 2005’te insan ticaretine karıştığı iddia edilen bir polis memurunun mahkemeye çağırılmadığını örnek gösteriyordu. İçişleri Bakanı Usubov, bu açıklamanın “polisin mesleki saygınlığına zarar verdiği” iddiasıyla Yunus’a 100 bin euro ceza verilmesini talep etti.
2011’in sonlarında durum daha da kötüleşti. Bakü’nün ev sahipliğinde gerçekleşen 2012 Eurovision Şarkı Yarışması hazırlığı sırasında, yüzlerce insan kentsel dönüşüm kurbanı olurken, Leyla Yunus zorla yerinden edilme karşıtı kampanyanın sözcüsü oldu. Bunun üzerine, Yunus’un kurucusu olduğu Barış ve Demokrasi Enstitüsü’nün binası, diğer iki dernek binasıyla birlikte yerle bir edildi.
Leyla Yunus, 2014 Mayıs’ında eşi Arif Yunus’la AGİT’in Parlamenterler Meclisi toplantısına katılmak üzere Brüksel’e giderken polisler tarafından durduruldu ve yanlarındaki tüm belgelere el kondu.
Tutuklanmasına neden olan son çıkışı ise, Leyla Yunus’un Cumhurbaşkanı Aliyev’e yazdığı mektup oldu. Mektubunda, tutuklanan gençleri hatırlatıyordu: “Sizi iyi anlıyorum, güvenebileceğiniz kimse kalmadı. Sınırsız iktidarınız ve çok paranız var. Fakat bunun haricinde sizi öven ve kendi maddi çıkarlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle çevrilisiniz. İyi düşünün, halen bir diktatör olarak değil, hoşgörülü bir siyasetçi olarak hatırlanma ihtimaliniz var.” Masum insanların salıverilmesi için yazılmış bu mektuptan bir gün sonra, Leyla ve Arif Yunus tutuklandı.
1930’ların baskısı
1970’lerin sonunda üniversitede tanışan ve birbirlerinden hiç ayrılmamış Yunus çifti, şimdi ayrı cezaevlerinde tutuluyorlar. Leyla Yunus’un diyabeti, Arif Yunus’un ise kalp rahatsızlığı olmasına rağmen tıbbi hizmet alamıyorlar. Ağustos’ta kocasına ulaşması umuduyla bir mektup yayımlayan Yunus, baskı rejimlerinin zamansızlığını şöyle anlatıyordu: “Soljenitsin’i, Grossman’ı birlikte okuduk. 1937’de birlikte tutuklanan karı kocaları kaç kere konuştuk. Yalnız, 1930’larda yaşanan baskıyı, 21. yüzyılda da yaşayabileceğimizi hiç düşünmedik.” 24 Eylül’de Leyla Yunus, bir başka mahkûm tarafından dövüldü.
26 Kasım’da verilecek Sakharov Ödülü’ne eğer Leyla Yunus değer bulunursa, bu seçim belki de onunla aynı dönem tutuklanan insan hakları savunucuları Rasul Jafarov, Anar Mammadli ile avukat Intiqam Aliyev de dahil 98 siyasi mahkûm için, unutulmadıklarına dair bir umut olacak.