Kavuşulan ve kavuşturan şehir Yerevan

Yerevan'da hem huzur hem de hüzün hissediyorum. Bir önceki ziyaretimde burada göze çarpan yoksulluğa ve birçok sosyo-ekonomik soruna içim acırken, sokakta karşılaştığım her Suriyeli ile konuşurken kalp ağrısı çekiyorum.

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

Hrant Dink Vakfı'nın 2009’dan bu yana düzenlediği Türkiye-Ermenistan Gazeteci Diyalog programı kapsamında Yerevan'dayız. İlk Yerevan ziyaretimi 2010'da gerçekleştirmiştim. Geçen dört yılda Yerevan'ı bir hayli özlemiştim. Bazı  şehirlere 'kavuşulur'; Yerevan da onlardan biri…

Kavuştuğumuz ne? Vanlıyım, Muşluyum diyen Ermeniler; Yerevan'dan görebildiğimiz, görüp de kalbimizin daha hızlı attığı Ararat, Masis. Tarihimiz, dilimiz ve daha nicesi… Bir de tabii ki bir yerlerde bizleri hasretle bekleyen hikâyeler...

Urfalı Kirkor

Bu satırları yazmadan birkaç saat önce Cumhuriyet Meydanı’na (Hanrapetutyan Hrabarak) gidiyoruz. Gece meydan bir başka güzel, fotoğraf çektirmek istiyoruz. Bankta oturan bir çiftten rica ediyoruz, bizi kırmıyorlar... Ardından “Neredensiniz?” diye soruyorlar. İstanbulluyuz deyince, fotoğrafı çeken kadının eşi Kirkor, “Urfalıyım” diyor. Öğreniyoruz ki kökleri Urfa'ya dayanıyor; kendisi ve ailesi Halep'ten 2 yıl önce Ermenistan'a gelen Suriyeli Ermenilerden. Dönmek istiyorlar ama nasıl ve ne zaman dönecekleri meçhul... Suriye'de akrabalarının olduğu köylerinde IŞİD'in (Irak Şam İslam Devleti) erkeklerden yılda 11 gram altın haraç istediğinden, kadınları kapanmaya zorlamalarından, sigara içenin demirle parmaklarının kesildiğinden bahsediyorlar. Köylerinde  sadece 8 Ermeni aile kalmış; komşu köyde ise 30 aile...

İşleri güçleri gayet iyiyken Yerevan'a gelmişler. Halep'teki 4 dükkânın 2’si tamamen yok olmuş. Yıkılan, yakılan kiliselerden bahsediyorlar. Yerevan'da ise, Urfalı olduğu için kebap dükkânı açmış. “Suriyeli Ermeniler çok çalışkandır; gerekirse ekmeğimizi taştan çıkarırız” diyor. Ermenistan'da yaklaşık 10 bin Suriyeli Ermeni var. Yerevan'da kafelerin veya dükkânların çoğunda mutlaka bir Suriyeli çalışıyor.Türkçeleri de iyi, kendi deyimleriyle “TRT çektiği için” zamanında tamamen TRT izleyerek öğrenmişler Türkçeyi.

Yerevan'da hem huzur hem de hüzün hissediyorum. Bir önceki ziyaretimde burada göze çarpan yoksulluğa ve birçok sosyo-ekonomik soruna içim acırken, sokakta karşılaştığım her Suriyeli ile konuşurken kalp ağrısı çekiyorum. Kirkor'un eşi “Keşke daha önceden durum iyiyken bir evimiz olsaydı” diyor. “Ya da bu güzelim şehre bambaşka bir sebeple gelseydik. Allah kimseye böyle sebepler yaşatmasın” diyor. 

Her ne kadar çoğu Suriyeli için Ermenistan bir geçiş ülkesi ise de “İlk durak iyi ki Ermenistan” diyorum. Aynen Kirkor'un eşinin dediği gibi “Bburada insanın tek göz de olsa bir evi olmalı.”  Dönmek biraz güç, IŞID daha çok can yakacağa benziyor. Kirkor ve eşi şimdi Ermenilerin kenetlenme zamanı olduğunu vurguluyorlar ve 'Kiç enk pays Hay enk' (Aziz ama Ermeniyiz) sözleriyle ayrılıyoruz. Her geçen gün bizi yeni bir hikâyeye kavuşturan Yerevan, kayıp tarihlerimizin, dünyanın dört bir yanına dağılmış, birbirinden koparılan Ermenilerin adeta buluşma noktası oluyor. Yerevan'ın hem kavuşturduğunu hem de buluşturduğunu, onlardan ayrılırken bir kez daha idrak ediyorum.

Kategoriler

Derkenar

Etiketler

Yerevan