Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘taziye mesajı’nın en önemli vurgularından biri arşivlerdi. Erdoğan mesajında “Arşivlerimizi bütün araştırmacıların kullanımına açtık. Bugün arşivlerimizde bulunan yüz binlerce belge, bütün tarihçilerin hizmetine sunulmaktadır” diyordu. Tarihçiler Prof. Taner Akçam ve Prof. Ayhan Aktar ATASE arşivi belgelerine özgürce ulaşılamadığının altını çiziyor.
UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan’da yayınladığı ‘taziye mesajı’nın en önemli vurgularından biri arşivlerdi. Erdoğan mesajında “Arşivlerimizi bütün araştırmacıların kullanımına açtık. Bugün arşivlerimizde bulunan yüz binlerce belge, bütün tarihçilerin hizmetine sunulmaktadır” diyordu.
Durum gerçekten öyle mi? Türkiye’de devlet arşivlerinde araştırmacılar istedikleri gibi çalışabiliyor mu? Mesajın ardından arşivlerin durumu yeniden gündeme geldi.
Tarihçi Prof. Oktay Özel, Radikal’de 7 Mayıs’ta yayımlanan yazısında, arşivlerin durumunun Başbakan’ın açıkladığı gibi olmadığına dikkat çekti. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Dairesi Başkanlığı’nın kısaca ATASE adıyla bilinen arşivinin önemine şu ifadelerle dikkat çekti: “Başta Başbakan olmak üzere hükümetin de kamuoyunun da net olarak bilmesi gerek. Söz konusu arşiv teorik olarak zamanın Osmanlı hükümetinin Birinci Dünya Savaşı esnasında Harbiye Nezareti (Enver Paşa) üzerinden sivil asker bütün birimlerle ve başta Dahiliye Nezareti (Talat Paşa) olmak üzere ilgili bütün bakanlıklarla 'sıkıyönetim koşulları' altında ve tehcir uygulaması da dahil olmak üzere çeşitli konularda yaptığı bütün yazışmalarını içeriyor. Yani '1915' için Başbakanlık Arşivi’nin Dahiliye Nezareti ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’ne ait yazışmaları içeren tasnifleriyle birlikte en önemli ve kritik belge kümesi, ATASE arşivindeki bu yazışmalardır. Bunlar olmadan yapılacak her çalışmanın eksik, yanıltıcı ve tek taraflı bir resim sunması kaçınılmaz. Nitekim öyle de oluyor. Başbakanlık bildirisinin ilgili olduğu konu açısından kritik önemdeki bu arşiv, tam anlamıyla 'açık' bir arşiv sayılamaz. Çünkü oradaki malzemenin tamamı, araştırmacıların özgürce incelemesine açık değil. Genelkurmay’ın yönetiminde bir daire olarak çalışan ATASE arşivinde bulunan onca belgeye tarihçiler doğrudan ve özgürce ulaşamıyorlar.”
Arşivlerle ilgili gerçekleri sorduğumuz iki tarihçi Prof. Taner Akçam ve Prof. Ayhan Aktar da Oktay Özel ile aynı fikirdeler.
‘ATASE’nin tamamı kapalı’
Prof. Ayhan Aktar, arşivlerin durumunu değerlendirdi. “Arşivler tamamen açık demek anlamsızdır” diyen Aktar, Genelkurmay Başkanlığı arşivinin durumuna dikkat çekti.
'Dışişleri Bakanlığı arşivleri külliyen kapalıdır. Genelkurmay Başkanlığı’nın ATASE diye bilinen arşivi ise kâğıt üzerinde açıktır. ATASE’de çalışmak imkânsızdır. Burada, evrakların orijinallerini görmeniz mümkün değildir. Ön denetim vardır. İstediklerini gösterirler. Böyle arşivcilik olmaz. Ben İngiliz resmi arşivinde II. Dünya Savaşı döneminin başbakanı Winston Churchill’in mektuplarını, notlarını okudum. Kimse bana, ‘Hayır, bunu sana vermeyiz’ demedi. Türkiye’de hiç kimse bana ‘arşivler açık’ demesin. Sadece Başbakanlık Osmanlı Arşivleri açıktır, iyi çalışmaktadır. Dünyanın hiçbir milli arşivinde her şeyi bulamazsınız. Her zaman bir otosansür ve bir perdeleme vardır. Bunun yüzde kaç oranında olduğu önemlidir. ATASE’de ise tamamı kapalı. Basında yer almıştı: 1915’le ilgili sevkiyat belgesi var ama kapalı. Anadolu’nun her şehrinde, gönderilen Ermenilerin listesi, kafilenin başındaki jandarmaya verilmiş. Bu belgelerin var olduğunu biliyoruz ama bunlara ulaşamıyoruz.'
Taner Akçam: Belgeler hallolunmuştur
-
Türkiye'de soykırıma dair en önemli belgeler hangi arşivlerdedir?
En önemli arşivler, İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile ATASE kısa adıyla bilinen Genelkurmay Başkanlığı arşivleridir. Bunun dışında Dışişleri Bakanlığı'nın kendi arşivi ile Kızılay gibi başka arşivler de söz konusudur.
-
Hangi arşivlere ulaşılabilir? Hangileri tasnif edilmiştir?
En düzenli olan ve araştırmacılara iyi hizmet veren arşiv İstanbul Başbakanlık Arşivi’dir. Bu arşivde tasnif çalışmaları, bildiğim kadarıyla hâlâ devam etmektedir. Örneğin konumuzla ilgili önemli belgelere sahip olan Dahiliye Nezareti’nin çeşitli dairelerine ilişkin sürekli yeni belgeler eklenmektedir. Genelkurmay Askeri Arşivi (ATASE) ise pratik olarak kapalıdır. Bu arşive ulaşmak çok özel izne tâbidir. Yakın zamana kadar başvuru formu bile yoktu. Bu arşive özel izin alıp, çalışma şansına sahip olmuş bazı araştırmacılar, bu arşivdeki tasniflerin tamamlanmamış olduğunu söylerler. Bu arşivin bir an önce Başbakanlık Arşivi’ne bağlanması ve aynı düzeyde hizmet verir hale getirilmesi gerekir.
-
Pek çok belgenin imha edilmiş olması mümkün mü?
Belgelerin imha edilmiş olması olasılık değil, bir hakikattir. 1918'den sonra arşivlerde temizlik yapıldığını, Kasım 1918’den sonra kurulan hükümetlerin bakanları bizzat söyler. Ermenilerin sürgün ve imhası ile ilgili olarak İttihatçılar aleyhine açılan davalarda, savcılık makamı hazırladığı iddianamede, ilgili bakanlıklardan gelen bu yazılara yer verir. Temizlik, özellikle Dahiliye Nezareti evrakı arasında yapılmıştır. 1919’da, savaş yıllarının Posta ve Telgraf Bakanı hakkında, belge imha etmekten dolayı açılmış bir dava dahi bulunmaktadır. Ben, ‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’ adlı kitabımda, arşivlerde yapılan bu temizliklere ilişkin ayrıntılı bilgiler verdim.
Arşivlerin temizlenmesi bir tek 1918-19 yıllarına ait değildir. Örneğin 1980 sonrasında ATASE arşivinde de temizlik yapılmış ve bazı belgeler ‘imha edilmek üzere’ ayrılmışlardır. Bana bu hikâyeyi, bizzat bu temizlik işinde görev alan bir tarihçinin kendisi anlattı. Belki eklenebilecek son bilgi de şudur: Başbakanlık Arşivi, çalışmasındaki tüm düzenliliğe ve profesyonelliğe rağmen, konumuzla ilgili tüm belgeleri araştırmacının hizmetine sunmamakta; sunamamaktadır.
-
Özellikle Genelkurmay Arşivleri tartışma konusu. Siz istediğiniz zaman bu arşivlerde araştırma yapabiliyor musunuz?
Ben bu arşivde çalışmak için başvuruda bulunmadım. Hem izin verilmeyeceğini bildiğim, hem de çalışma koşulları itibarıyla gitmenin anlamsız olduğu için… Bu arşive giren ve çalışan bazı akademisyenler, örneğin Oktay Özel yaşadığı deneyimleri çeşitli vesilelerle aktarmış bulunuyor. Konunuza ilişkin belge istediğinizde, size sadece kendi istedikleri birkaç belgeyi getirmek üzerine oturan tuhaf bir sistemleri var… Bu arşivin kapalı olduğunu söylemek en doğru ifade tarzıdır. Sayın Başbakan, 1915'e ilişkin büyük laflar etmeden önce, kendisine bağlı olan bu arşivin açılmasını sağlarsa çok büyük bir iş yapmış olur.