İş Bankası Yayınları “Kader matbaasında 1942 senesi birinciteşrin (Ekim) ayında tam 250 tane olarak” basılan ve 50 kuruştan satılan ‘Balkıs’ adlı şiir kitabının yeniden basımına hazırlanıyor. Bu kitabın şairleri, birbirleriyle Galata’daki Getronogan Lisesi’nin altıncı sınıfında tanışmış olan iki arkadaş: Garbis Cancikyan ve Haygazun Kalustyan.
EVRİM KAYA
evrimrkaya@gmail.com
İş arayanın yedi günüPazartesi büyük bir inançla gitti ümitle geldi Salı ümitle gitti hayallerle geldi Çarşamba hayallerle gitti hayali hayal kaldı Perşembe Tanrı’dan diledi Cuma insanlardan Cumartesi iş aradı Pazar zaten istirahat günü idi Pazarı kutladı
Öğrencilerinden biri ticaret adamı Diğeri sarraf Petrol kralı Limon kralı Kendisi ise hepsinin kralı Açlık kralı Haygazun Kalustyan |
İş Bankası Yayınları “Kader matbaasında 1942 senesi birinciteşrin (Ekim) ayında tam 250 tane olarak” basılan ve 50 kuruştan satılan ‘Balkıs’ adlı şiir kitabının yeniden basımına hazırlanıyor. Yüzüncü doğum gününü kutladığımız Orhan Veli’nin, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’la birlikte yazdığı ve Türkiye şiirinde yeni bir çağı başlatan kitabı ‘Garip’ten bir yıl sonra yayımlanan bu kitabın şairleri, birbirleriyle Galata’daki Getronogan Lisesi’nin altıncı sınıfında tanışmış olan iki arkadaş: Garbis Cancikyan ve Haygazun Kalustyan.
Parasızlıktan...
1920 yılında Samatya’da doğan Cancikyan, ilköğretimini semtin okulu, Sahakyan Nunyan’da tamamladı. 1934’te Getronagan Okulu’na girdi. Bir süre sonra okulu bırakıp bir ticarethanede çalışmak zorunda kaldı. 1937’de öğrenciliğe döndü ve İtalyan Okulu’na devam etti, 1939’da Getronagan Okulu’na döndü, ama liseyi bitirmeden yakalandığı verem hastalığını atlatamadı. 26 Şubat 1946’da Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde öldüğünde 26 yaşındaydı.
Ölümünün ardından derin bir kedere kapılan okul arkadaşı ve ilk okuru Kalustyan, Cancikyan’a kıyasla uzun ömürlü olsa da, onun yaşamı da zorluklarla geçti. 1920’de Gedikpaşa’da doğan şair, ilköğrenimini semt okulu olanMesrobyan’da tamamladı. İki sene, Cancikyan’ı tanıdığı Getronagan Lisesi’ne devam etti fakat parasızlık yüzünden okulu bırakıp vasıfsız işçi olarak çalışmaya başladı. 1942’de Cancikyan’la birlikte ‘Balkıs’ı, 1948’de Ermenice ilk şiir kitabı olan ‘Karyuği Lampar’ı (Gaz Lambası) ve 1962’de ikinci Ermenice şiir kitabı ‘Kordzis Campun Vıra’yı (İşyerimin Yolu Üzerinde) yayımladı. Karagözyan Yetimhanesi Ermeni Okulu’nda eğitimcilik yaptı; açık liseyi bitirdikten sonra, 1964’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü’nden mezun oldu. 1965’te göç ettiği ve üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştığı Yerevan’da 1985’te öldü ve orada gömüldü. Yerevan’da hiç şiir yazmadı.
Ateş yüreğinde, kılıç alnında
Haygazun Kalustyan, Tebi Luys gazetesinin 19 Mart 1951 tarihli sayısında, ölen arkadaşı Cancikyan’la şiire başlamalarını anlatırken “Biz kimin yüreğine seslenmek cesaretini gösterecektik” diye yazıyor. “Sen beğenesin diye Cancikyan! Ben her şiir yazdığımda, öyle çalışırdım ki. Haliyle, karşılık olarak sen de aynısını yapardın.” Arkadaşları, yoksulluk içinde ölen Cancikyan’ın Ermenice şiirlerini 1948’de ‘Ore Or’ (Günden Güne) adıyla yayımlamış ve giriş yazısında, kitabın hasılatıyla şairin mezarının yaptırılacağı notunu düşmüşler. 1951’deki yazısında, hâlâ yeterince kitap basılamadığı için, bu arzunun gerçekleşmediğini anlatan Kalustyan, durumu, Cancikyan’a hitaben, şu sözlerle izah ediyor: “1950 yılının İstanbul’unda Ermenice diliyle şiir kitabı yayımlamak, satmak, bir gelir temin etmek, ne demektir? Bizden daha iyi sen bilirsin...”
Sınıf arkadaşı mimar Hayk Manavyan’ın sonradan yaptığı mezar taşında, genç şairin şu dizeleri bulunuyor:
Ocağın altısında doğdum ben
Ateş yüreğimde
tüter
Seneler zarfında1 eskiden yeşilköyde dolaşmasını severdim hele bayılırdım parkın denize bakan kanapelerine şimdi yine dolaşmasını seviyorum hem de biraz pipo içmesini ve yalnız dolaşmasını hisar üsküdar taksim belediye bahçesi
2 şimdi pipo içmesini seviyorum halbuki ben eskiden bir kız sevdiğim zamanlar cigara içerdim Garbis Cancikyan |
Kılıç alnımda
doğdum ben
Cancikyan, ölüm döşeğindeyken vasiyet ettiği gibi, Balıklı Ermeni Mezarlığı’nda, şair Misak Medzarents’in yanı başına gömüldü.
“Yalnız görüp hisseden değil, gösterip hissettiren şair”
Cancikyan’ın ilk şiiri ‘Ore Or’ (Günden Güne), Araksi Soğomon mahlasıyla, 1939’da, Pakarat Tevyan’ın çıkardığı Badger adlı dergide yayımlandı. Yerçanik, Badger, Nor Or dergilerinde ve Jamanak gazetesinde de yayımlanan şiirleri, genç yaşından beklenmeyecek bir edebi altyapının ve yenilikçiliğin ürünüydü. Okulda öğrendiği ve kendi kendine okuyarak ilerlettiği Fransızca sayesinde pek çok akımı inceledikten, Marinetti’yi, Zara’yı, Apollinaire’i tanıdıktan sonra realizmde karar kıldı. Bu onun için, esere canlılık vermeyi hedefleyen yeni bir gerçekçilik demekti. 1941’de, daha 21 yaşındayken şöyle yazıyordu genç şair: “İki ağacın ortasındaki bir bankta oturuyorum. Galiba günden güne evcilleşiyor, hayatla toprak arasında bir bağ buluyorum ve her keşifte, önümde uzanan deniz alçalıyor, dalgalar denizin içinde kaybolurken üzerinde oturduğum bank yükseliyor.”
Alacakaranlık anlamına gelen ‘Balkıs’ın, iki genç şair tarafından kaleme alınan önsözü, “Yeniyi, eskinin kör devamcısı olarak yürütmek, yanlış bir telakkiye iştirak etmektir” diye başlar. “Sanki bir dış âlemi yokmuş gibi, onu tasavvur eden romantikler muhayyile kuvvetlerine göre şöhret kazandılar ve kabuğuna çekilen mistikler, dış âlemin bıraktığı empresyonu bir iç âlemi diye ortaya attılar. Bugün yüksek bulduğumuz bir fikir, yarın herkesin bildiği basit bir düşünce halini alır ve çok derin bulduğumuz bir duyguyu zaman doldurur. Esere bir canlılık vermek lazımdır, bu da ancak realizmden gelebilir.”
‘Realist’i, “yalnız görüp hisseden değil gösterip hissettiren şair” diye tanımlarlar: “Vezin, kafiye gibi yamalar kullanmaz, saklayacak, çürük bir tarafı, örtbas yapacak bir beceriksizliği yok; okuyucuyu dalgaya düşüreceğine, onu uyanık tutar.”
Garip’in en garip şairlerinden biri olan Cancikyan yoksulluğa ve vereme yenik düşmese, belki sınıf arkadaşı da okura küsmeyecek, onu uyanık tutacak şiirler yazmaya devam edecekti; buna hayıflanmamak güç. İş Bankası Yayınları tarafından, Y. P. Tomasyan’ın önsözüyle, ilk baskısından tam 72 yıl sonra okurla buluşturulan ‘Balkıs’, ağızlarda bir parmak acı bal olacak.
Nor Or sayfalarından doğan akım
İlk sayısı 21 Temmuz 1945’te yayımlanan Nor Or (Yeni Gün), yirmili yaşlarındaki üç genç, Aram Pehlivanyan, Sarkis Keçyan ve Zaven Biberyan ile, kendilerinden bir önceki kuşaktan Avedis Aliksanyan’ın bir araya gelerek kurdukları, muhalif bir haftalık gazeteydi. Yoğun ilgi görmesi üzerine bir yıl sonra günlük olarak yayımlanmaya başlayan gazete, Ermeni basınının II. Meşrutiyet’teki canlı ruhunun, âdeta, Cumhuriyet döneminde yeniden doğumu olmuştur. Sosyalist ideallerle kurulan gazete, Ermeni toplumu, Türkiye ve dünyadaki haksızlıklara başkaldırması, mücadele etmesi, sıkı iktidar eleştirilerinin yanı sıra, edebiyattaki değişimin bire bir taşıyıcısı olarak da öne çıkmıştır. Realizm tutkunu, sol düşünceye sahip genç yazar ve şairler; Garbis Cancikyan, Haygazun Kalustyan, Aram Pehlivanyan, Vartan İhmalyan ve ressam kardeşi Jak İhmalyan, Zanku (Sarkis Keçyan), Zaven Biberyan, Yetvart Ağamyan, Yervant Gobelyan, Hagop Mıntzuri, Keğam Sevan, Haçik Amiryan, Vartan Gomikyan ve Zahrad’ın bir araya gelerek yarattıkları edebi-siyasi akım, Nor Or sayfalarında can bulmuş ve bu kuşak ‘Nor Oryan Serunt’ (Yeni Gün Kuşağı) olarak adlandırılmıştır.
Aralık 1946’da İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilmesinin ardından, Nor Or da, Ses, Gün, Yığın, Dost gibi Türkçe gazetelerle birlikte kapatılır. Sol hareketle ilişki içinde olan Avedis Aliksanyan, Aram Pehlivanyan, Zaven Biberyan, Vartan İhmalyan ve Jak İhmalyan tutuklanmış, içlerinden bazıları gördükleri baskı nedeniyle yurdu terk etmiştir.