Tatavla’nın ‘Kurtuluş’u nasıl olur?

Başbakan Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıkladığı ‘Demokratikleşme Paketi’ ile önü açılan ‘İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi’nde ilk adım 9 Ekim’de Siirt’in Aydınlar ilçesinin adının ‘Tillo’ olarak değiştirilmesi yönünde atıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, bugün 'Tillo'nun adının iadesini içeren yasayı onayladı. Bu tür adımlar atılsa da sadece adı değil, demografik yapısı da değiştirilen pek çok yer gibi İstanbul’un Kurtuluş semti için de bu mümkün görülmüyor

SERDAR KORUCU

Başbakan Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıkladığı ‘Demokratikleşme Paketi’ ile önü açılan ‘İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi’nde ilk adım 9 Ekim’de Siirt’in Aydınlar ilçesinin ‘Tillo’ olarak değiştirilmesi yönünde atıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, bugün 'Tillo'nun adının iadesini içeren yasayı onayladı. Bu tür adımlar atılsa da sadece adı değil demografik yapısı da değiştirilen pek çok yer gibi İstanbul’un Kurtuluş semti için de bu mümkün görülmüyor. Ne de olsa ilçenin eski sakinleri ‘Tatavla’ halkı bugün atalarının yüzyıllar boyu yaşadıkları topraklardan çok uzaklarda.

“Diğer bir tepeye doğru tırmandık ve kendimizi şehrin bir başka kenar mahallesi olan Aya Dimitri’de bulduk. Buradaki halkın tamamı Rum. Sakin görünüşlü ihtiyarlar, dal gibi delikanlılar, melodili konuşmaları ile havayı dolduran saçları örgülü kadınlar, ortaklıkta serbestçe dolaşan domuz ve tavuklarla oynayan kurnaz yüzlü çocuklar.”

Edmondo de Amicis’in 1874 yılındaki ‘Constantinople’ kitabında bu sözlerle anlattığı, dar sokakları, ahşap evleriyle ünlü Rum semti Tatavla bugün Kurtuluş olarak anılıyor.

İstanbul’daki Rum yayıncılığına 50 yıl sonra can veren İstos Yayıncılık’ın ‘Tatavla Tarihi’ kitabı bu geçmişe ayna tutuyor. 1913 yılında dönemin Pamfilos Episkoposu Melisinos Hristodulu tarafından yazılıp basılan, Tatavla Fukaraperver Cemiyeti’nin 150. yıldönümü vesilesiyle Tatavla Aya Dimitri Kilisesi Vakfı’nın girişimiyle yeniden basılan kitap köklü Tatavla Rum toplumuna dair eşsiz bir kaynak sunuyor. Ancak akılda bir de soru işareti bırakıyor elbet. Peki, tarihi yüzyılları bulan, 1793 yılında yayımlanan bir fermanla Rum olmayanların ikametinin yasaklandığı, 20 bin nüfusluk ‘Tatavla’ Cumhuriyet döneminde nasıl ‘Kurtuluş’ olmuştu?

20. yüzyılın başında çoğu ahşap 3 bin civarında iki ya da üç katlı evlerin bulunduğu Tatavla’nın kaderi 21 Ocak 1929 gecesi çıkan yangınla değişti. Gece saat 22.00’de Aya Tanaş Sokağı’nda Demirci Aleko ile bakkal Yannis’in oturdukları evde çıkan yangın hızla ahşap evlerin bulunduğu semte yayılmış, dönemin gazetelerine göre en az 500 ev yanmıştı. Yanan yerler arasında Rum kilisesi ile papazların ikamet ettikleri evlerin de bulunduğu belirtiliyordu.

Yangına neden olarak Terkos Kumpanyası ve itfaiyedeki idaresizlik gösterilecek, Terkos şirketinin iddiaları reddetmesine ise dönemin İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ tepki gösterecekti: “Terkos şirketi yangına su vermeye mecbur değil de İstanbul’u yakmaya mı mezundur? İki milyonluk servet birkaç saat içinde mahvoluyor da şirket duruyor. Vazifesi nedir?”

Dönemin Cumhuriyet gazetesini rahatsız edense yangının ardından bölgedeki Rumlara Yunan Konsolosluğu’nun yardım ettiği iddiasıydı: “Yunan Konsoloshanesinin Türk vatandaşına Türk uyruklu Rumlara karşı gösterdiği bu yardım sadece insani bir yardım mahiyetinde görünmüyor. Resmi makamlar dururken böyle bir yardımı kendiliklerinden yapmaya hakları olup olmadığını düşünmeleri gerekirdi.”

Yarısından fazlası yanıp kül olan ‘Tatavla’ya son verense yangın değil, yaklaşık iki ay sonra Mart ayı sonunda belediyenin aldığı karar olacaktı.

Cumhuriyet gazetesi ise ilçenin isminin değiştirilme kararının ardından yayımladığı haberinde, Osmanlı’nın son döneminde bölgede etkili olan kabadayıları hatırlatarak ‘kimlik değişimi’ni kutluyordu:

“Tatavla kasa hırsızlarını, canileri hatırlatan bir isimdir. Bu itibarla da Tatavla ismi kulaklarda fena bir tesir husule getirmektedir… Biz zamanlar canilerin, Hrisantos gibi şerirlerin ilticagahı olan Tatavla şimdi birçok Türk ailelerinin oturduğu temiz bir yer olmuştur. Bu itibarla eski bir çirkin ismin kaldırılması ve ‘Kurtuluş’ tevsiimi çok muvafıktır.”

Yangının ardından ilçenin adı değişse de bölgede yaşayan Rum toplumu bir süre daha yaşamını sürdürdü. Özellikle de ‘Büyük Perhiz’den önce düzenlenen ‘Baklahorani’ Tatavla Panayırı ile.

 “Karotseri Trava, napamesta Tatavla

Posa talirayirevis, ya na pas ke na mas feris!

Çek arabacı Tatavla'ya gidelim

Bizi oraya götürmek için kaç beşlik istersin

 

Büyükdere ke Therapia; Tatavla ke Nihori

Afta ta tessarahoria, pustolizoune tin Poli

Büyükdere ve Tarabya; Tatavla ve Yeniköy

İstanbul'u güzelleştiren işte bu dört köy.”

Şarkılar eşliğinde süren panayır 1941 yılına kadar topluca kutlandı.

Dünkü bahar güneşi karnaval eğlencelerine güç verdi. Akarca Yokuşu'ndan ve Kurtuluş Caddesi'nden binlerce insan Tatavla'ya aktı. Pangaltı Katolik Mezarlığı'ndan, Kurtuluş'taki Ayios Dimitrios Kilisesi'ne kadar, yol kalabalıktan geçilmiyordu.

Eğlencenin merkezi her zamanki gibi Ararat Gazinosu civarıydı. Kilisenin önündeki meydan, oynanan kasap havaları ile panayır yerine dönerken; kilisenin duvarına dayanarak hatıra fotoğrafı çektirecek müşteri bekleyen seyyar fotoğrafçılar da iyi iş yaptılar.' – 8 Mart 1938/Apoveymatini gazetesi

'Bu sene karnaval eğlenceleri hüzünlü bir hava içinde sona erdi. Dün akşamüstü Ayios Dimitrios Kilisesi’nin sağındaki geniş meydan hemen hemen boştu. Tramvaylar da çok az yolcu ile Kurtuluş Meydanı’na geliyorlardı. Ararat Gazinosu’nda ise karnaval eğlencelerinin 45 yıllık müşterisi Peralı öğretmen ile bol pudralı Eleniça bu yıl yoktular. Hiç kimse maske takmamıştı ve gazinoların müşterileri sayılıydı. Yaşanan tek canlılık Akarca Yokuşu, Köyiçi Ayios Athanasios Kilisesi’nin civarındaki evlere yapılan ahbap akraba ziyaretleriydi. Bu evlerin camları geleneksel olarak yine temizlikten parlamaktaydı. Kısacası dün karnaval yoktu. Karnaval artık anılarımızda kaldı'. - Apoyevmatini gazetesi, İstanbul, 17 Şubat 1942

Geçen gergin yıllar sadece panayırın kutlamalarına gölge düşürmedi. 1949 yılına kadar Patrikhane kayıtlarına göre semtte bin 154 Rum aile ikamet etse de sayı gelecek yıllarda değişecekti. 1955’teki 6-7 Eylül Olayları nedeniyle İstanbul’un diğer semtlerindeki Rumların Kurtuluş’a göç etmesiyle semtteki nüfus arttı. Fakat bu sonun başlangıcıydı.

Yaklaşık 2 bine ulaşan nüfus 1964 yılında Ankara’nın Türkiye’de ikamet eden Yunan vatandaşlarını sınırdışı etme kararı ile hızla eriyecekti. Kararın ardından Yunan vatandaşları ile evli olan Rumların büyük bölümü başta Yunanistan olmak üzere Batılı ülkelere göç etti. Bugünse Kurtuluş’ta 500 civarında Rum yaşıyor.

Büyük bölümünü yaşlıların oluşturduğu Rum toplumunda Kurtuluş ilçesinin adının ‘Tatavla’ olarak iade edilmesi ise ‘hayal’ gibi görülüyor…

Kategoriler

Güncel Gündem