Nazi Almanyası’nda ilk trajedi: 1933 Kitap Yakma Olayı

Artun Mimar, Nazilerin Almanya’da yönetime gelmesiyle birlikte başlayan büyük trajedinin ilk adımı olan 1933 Kitap Yakma Olayı’nı yazdı.

Artun Mimar
artunmimar@hotmail.com

Distopik Nazi karanlığının pek bilinmeyen bir ayıbıdır, 1933 kitap yakma hezeyanı... İdeolojik hastalıklarının pençesinden kurtulamamış, şovenizm ve ırkçılıkla dolup taşmış, korkularından ve ezikliklerinden robota dönmüş birçok genç insan görürüz 10 Mayıs 1933'te Berlin Opera Binası'nın önünde... Titiz çalışmalarının ardından ulaşacakları zafer, başlattıkları propaganda sonucu sistematik ve organize bir şekilde toplumdan dışlanmış Yahudi, Marksist ve barış yanlısı yazarların kitaplarını ulu orta yakmak olacaktır, tıpkı Portekiz ve İspanyol Engizisyonu'ndaki actus fidei gibi...

Hikaye, tahmin edilebileceği gibi, Nazilerin 1933 yılında iktidara gelmesiyle başlar. Bir “demokratik” oylama sonucunda başa geçen bu “İşçi Partisi”nin lideri Hitler, hemen bir “Alman değerlerine karşı çıkanlara hayır” hareketi başlatır. Bu inisiyatifi organize etme görevini de NSDStB (Alman Nasyonal Sosyalist Öğrenciler Birliği) üstlenir. Bu birlik, 21 ayrı şehirde komiteler kurup düşüncelerini yaymaya başlar. Üniversite duvarlarına astıkları afişler ise “Alman değerlerine karşı gelenler için 12 öneri” başlıklıdır. Kırmızı gotik harflerle yazılı bu metin, bilhassa Yahudilik, sosyal demokrasi ve liberalizm karşıtı düşünceler ihtiva eder:

  1. Dil ve edebiyat köklerini halktan alır. Alman halkı, Alman dilinin ve edebiyatının kendi kimliğini bozulmamış halde ifade edeceğinden emin olmakla mükelleftir.
  2. An itibariyle Alman edebiyatı ile kimliği arasında bir çukur açılmıştır. Bu çukur tahammül edilemez.
  3. Dilin ve edebiyatın arılığı sana bağlı! Halk, dilini sadık bir biçimde koruma görevini sana verdi.
  4. Asli düşmanımız Yahudidir, ve ona kulak verendir.
  5. Yahudi sadece bir Yahudi gibi düşünebilir. Almanca yazdığında yalan söyler. Almanca yazıp da Alman değerlerine karşı fikirler savunan Alman bir vatan hainidir. Alman değerlerine karşı düşünceler üretip bunları kağıda döken öğrenci ise görevini hafife alıyor demektir.
  6. Yalanı kökten silmek istiyoruz. İhaneti kırmızı demire damgalamak istiyoruz. İstiyoruz ki, öğrenciler sadece bir cehalet durumu içinde bulunmakla kalmasınlar, kültür ve politik bilinç yoksunluğu içinde de bulunsunlar.
  7. Yahudi'yi bir yabancı olarak görmek istiyoruz ve milli kimliği önemsiyoruz. Yahudilerin yayımladıkları İbranice olmalıdır. Bunlar Almanca yayımlandığında, açıkça belirtilmelidir ki bu bir tercümedir. Yazı dilinin aşırı ve usulsüz kullanılması engellenmelidir. Yazılı Almanca sadece Almanlara hizmet etmelidir.  Alman değerlerine karşı olan yayımlar edebiyattan sökülecektir.
  8. İstiyoruz ki, Alman öğrenciler özerkçe yapacakları seçim için istek duysunlar ve kapasite sahibi olsunlar.
  9. İstiyoruz ki, Alman öğrenciler Alman dilinin arılığını korumak için istek duysunlar ve kapasite sahibi olsunlar. 
  10. İstiyoruz ki, Alman öğrenciler Yahudi entelektüalizmini ve onun Alman entelektüel sahnesinde bulunan hülyalarını alt etmek için istek duysunlar ve kapasite sahibi olsunlar.
  11. İstiyoruz ki, öğrenciler ve öğretmenler Alman değerlerini tehlikeye sokmama garantisi doğrultusunda seçilsinler.
  12. İstiyoruz ki, fakülteler Alman kimliğinin mabedi ve onun tüm gücüyle patlayıp saldırıya geçeceği yer olsunlar.

Halkı “bilinçlendirme” safhasını, kitapların müsadere edilmesi izler ki, bu da 26 Nisan'da başlar. Metot bellidir: “Öğrenciler, işe kendi kitaplıklarında ve yakınlarının kitaplıklarında bulunan zararlı ve yıkıcı kitapları elimine etmekle başlamalıdırlar. Sonrasında ise komiteler birleşip halk kütüphanelerindeki kitapları tasnif etmelidirler. Gerekirse müsadere etmelidirler”. Kitapçılardan beklenilenin üstünde bir destek sağlanmasını, öğrencilerin zorba hareketlerine bağlamak zor değildir... O kadar ki, birçok kütüphaneci, bu ibarenin altına imza atacaktır : “Kara listede bulunan bütün kitapları kütüphanemden çıkartacağıma ve onları kimseye vermeyeceğime ant içiyorum. Bu eserlerin başkalarına verilmesinin kanun tarafından suç uyarılmış bulunuyorum.”

Üçüncü safha ise “Alman değerlerine karşı” olan eserlerin toptan yok edilmesidir.  Üniversitelerde hazırlıklar tamamlanır ve 10 Mayıs günü gelir çatar. Teamül gereği, birkaç sembolik kitap seçilir ve kitapları ateşe atacak kişi öne çıkıp “anlamlı” bir konuşma yapar:

Birinci Kişi: “Sınıf mücadeleleri ve materyalizme karşı, milli toplum ve ideal bir hayat için! Marx ve Kautsky'nin yazmalarını alevlere bırakıyorum.”

İkinci Kişi: “Ruhu kemiren hareketli yaşama aşırı değer biçilmesine karşı, asalet ve insan ruhu için! Sigmund Freud'un yazmalarını ateşe veriyorum.”

Üçüncü Kişi: “Alman dilinin barbarca denatürasyonuna karşı, halkımızın kıymetlisinin, dilimizin korunması için! Alfred Kerr'in yazmalarını alevlere fırlatıyorum.”

Neticede 94 yazarın kitapları Almanya'nın birçok yerinde kül halini alır. Bunların içinde, Erich Maria Remarque, George Bernhard, Heinrich Mann gibi isimler de vardır. Bu olay, 12 yıllık (1933-1945) Nazi kabusunun ilk büyük trajedisidir. Hükümete muhalefet edebilecek her kesime korku salınmış ve zorbalık caiz görülmeye başlanmıştır. Ancak en önemlisi ilmi istismara (örneğin, ilerleyen yıllarda Aryen ırkın ünlü bilim insanları tarafından en ünlü ırk olarak ilan edilip, bu gibi çalışmaların altına gururla imza atılması) zemin hazırlanmıştır.

Kategoriler

Şapgir