“İktidarın en çok istediği şey zaman kazanmak”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 50 kişinin tutuklanmasının ardından tüm Türkiye’de geniş çaplı protesto eylemleri yapıldı, yapılıyor. Bu eylemlere CHP’nin organize ettiği bir ön seçim de eşlik etti ve İmamoğlu tutuklandığı gün, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran bu gelişmeleri siyaset bilimci, KHK’lı Barış Akademisyeni Doç. Dr. İsmet Akça ile konuştuk.

İŞHAN ERDİNÇ-YETVART DANZİKYAN

İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanmasıyla toplumda bir tepki dalgası oluştu. CHP'lilerin de ötesine taşan bir dalga bu. Hem bu dalgayı hem de CHP Cumhurbaşkanı adayı için yapılan ön seçime 15 milyon kişinin katılmasını ve İmamoğlu'na oy vermesini nasıl değerlendirirsiniz? 

Sonuçta iktidar topluma şu mesajı vermiş oldu: ‘Demokrasinin en asgari ölçütü olan seçme ve seçilme hakkınıza, adil bir seçimin yürütülme hakkına ben müdahale ediyorum’ dedi. Toplum bunu böyle algıladı. Zaten toplumun geneli işsizlikten, baskı rejiminden bunalmış. Ama özellikle de ucuz emek deposuna döndürülmüş, bir geleceği olmayan, ülkeye dair bir umudu kalmamış, işsizlik ve geleceksizlikle boğuşan gençlik bu tepkinin önde gelen aktörü oldu. Zaten alanda da meselenin sadece İmamoğlu olmadığı, daha genel demokrasi ve haklar sorunu olduğu herkes tarafından dile getiriliyor. Bir anlamda “bıçak kemiğe dayandı” duygusuyla insanlar patladılar ve tepkilerini gösteriyorlar. 

Bu gidişatı aslında hepimiz görüyorduk. CHP bunu engellemek için bir başkan adayı belirleme sürecine girmişti. İki aday baş gösteriyordu ve iktidar da bunun üzerine oynuyordu. Fakat CHP’nin yapacağı ön seçim öncesinde İmamoğlu’na yönelik tutuklama  sonucunda muazzam bir reaksiyon oluştu, başta gençler olmak üzere yurttaşlar Saraçhane meydanına aktı. Alanlara çıkmayan milyonların tepkisi ise İmamoğlu için bu ön seçiminde oy kullanma olarak ifade buldu. Sadece üyelerine değil, üye olmayan vatandaşa da alan açtı CHP. Bu reaksiyon hem toplumsal mobilizasyon, anayasal meşru protesto hakkını kullanan yüzbinlerin sokağa dökülmesi olarak kendisini gösterdi, hem de belki çeşitli vesilelerle bunu yapamayacak insanların ön seçim sandığına giderek CHP’li olmasa dahi bir vatandaş olarak bu yapılanı kabul etmediği, bunun seçme hakkına yapılmış, Türkiye’de demokrasiye yapılmış bir müdahale olduğunu söylemesine yol açtı. 

Pek çok kişiye göre bu bir sivil darbe. Muhatabı da İmamoğlu ve CHP. Peki CHP bu darbeyi nasıl göğüslemeli sizce? Erken seçim için bastırmalı mı, bunun riskleri var mı, yoksa olağan seçim tarihine kadar sürecek bir strateji mi yürütmeli? 

Türkiye’de bir olağan rejim yok. Biz olağan siyasal süreçler yaşamıyoruz. CHP’nin belki de bugüne kadarki büyük hatası ve eksiği  bunu böyle okumak oldu. Bir siyaset bilimci olarak bu süreci, son 10 yıldır süren bir rejim ve devlet inşası olarak görmek lazım. Sadece İmamoğlu değil, bir muhalefet alanının olmadığı, partiler ve milletvekilleri olsa da,  seçim sonuçlarının önceden belli olduğu, muhalefet partilerinin söz ve eylem alanlarının iktidar tarafından belirlendiği yeni bir rejim yaratılıyor. Rusya, Türkmenistan, Azerbaycan gibi düşünebiliriz. Ama bu yaratılmak istenen rejimin demokrasi olmadığı çok aşikar. 7 Haziran 2015 ve sonrası itibariyle çeşitli merhalelerle devam eden bir süreç. Bugüne kadar yapılan hatalar CHP açısından çoktur. 2016’da ‘Anayasa’ya aykırı ama’ diyerek dokunulmazlıkların kaldırılması, 2017’deki referandumda mühürsüz oy pusulalarının kabul edilmesi, sineye çekilmesi…

Doç. Dr. İsmet Akça

Bu listeyi daha da uzatabilirim. Bence 2024 Yerel Seçimleri’nden sonra CHP’nin yapması gereken şey normalleşme aldatmacasına girmek değil, AKP’nin ikinci parti konumuna düştüğünü, bu iktidarın bir azınlık iktidarı haline geldiğini ortaya koymaktı ve ekonomik krizin halkın geniş kesimleri açısından bu kadar yoğun yaşandığı bir dönemde kendi iç bütünlüğünü sağlayarak bir erken seçim talebini yükseltmekti. Bugün de yapılması gereken şey bu. İktidarın en çok istediği şey aslında zaman kazanmak. 2023’te devreye sokulan Mehmet Şimşek programından itibaren ve 2024 Yerel Seçimleri’nde halkın tepkisini gördükten sonra yapmaya çalıştığı şey zaman kazanmak ve şok saldırılarla muhalefeti muhalefet yapamaz hale getirmek.

Peki şimdi?

Şimdi toplum buna bir direnç gösterdi. Rejim ve devlet inşasına toplum direnç gösteriyor. Bunu görmek ve bu iradeyi bir an önce sandığa taşımak lazım. Toplum mobilizasyonunu güçlü tutmak ve bu mobilizasyonun desteğiyle bir sandığı toplumun önüne getirmek gerekiyor. Bu iktidarın yapabilecekleri ortada, ‘yapamaz’ dedikleri her şey yapıldı. Mesele artık ana muhalefet partisine gelmiş durumda. CHP’ye kayyım atanacak mı onu konuşuyoruz. Burada zamanı öteleme lüksü yoktur. Biz çok uzun yıllardır olağan diyebileceğimiz bir siyaset ve devlet biçimi altında değiliz. Bu belki de son etap. Bu ülke tarihsel olarak sorunları olsa bile sahip olduğu demokrasisini koruyacak ve belki de bu güçlü toplumsal mobilizasyonu demokrasiyle derinleştirecek. Bir fırsat yakalanmış durumda. Bunu iktidarın en çok istediği şey olan zamana yaymak, ertelemek gibi bir hataya düşülmemesi gerekiyor. Bu ülkenin acilen bir erken seçime gitmesi gerekiyor. Ülke her açıdan krize sürükleniyor. Daha başka hangi koşullarda erken seçim talep edilebilir? 

Kategoriler

Güncel