AZİZ YAĞAN

Ya 23 Nisan 1915 ve öncesi, yani ‘Naxamah’?

Yani 24 Nisan ve sonrasını değil de 23 Nisan gecesine kadar yaşamını sürdürmüş, ancak 24 Nisan’dan itibaren ortadan kaybolmaya başlamış akrabalar, aile dostları, komşuları, arkadaşları anılabilir.

1915’in 24 Nisan gününe değil, 23 Nisan gününe dönelim. O gün Osmanlı yönetimi altındaki Ermeniler ve Süryaniler günlük uğraşlarına devam ediyordu. Hayat önceki günler gibi akıyordu. Öğün yemekleri, ev işleri, işyeri işleri, tatlılar, kahveler, çaylar, likörler, kaytarmalar, yardımlaşmalar...

Süryani ve Ermeni toplumu, 24 Nisan günü ile fiilen başlayıp devam edecek günlerin farkında değildi, olamazdı. Bu nedenle Ermeni ve Süryani toplumunun 24 Nisan ve sonrasını anmanın yanı sıra 23 Nisan ve öncesini de anmak gerekir.

23 Nisan 2025’te ve sonraki 23 Nisan günlerinde her iki toplum kayıplarını anabilir; isimleri, yemekleri, tatlıları, içecekleri, kıyafetleri, işleri, ev içi ve ev dışı ilişkileri ile.

Her 23 Nisan günü anma programı yaparak bir araya gelinebilir. Eğer bu yapılamıyorsa her Ermeni ve Süryani bireyi de dünyanın her neresindeyse bu anmayı yapabilir.

Yani 24 Nisan ve sonrasını değil de 23 Nisan gecesine kadar yaşamını sürdürmüş, ancak 24 Nisan’dan itibaren ortadan kaybolmaya başlamış akrabalar, aile dostları, komşuları, arkadaşları anılabilir. Ermeni ve Süryani büyüklerin çocuklarına aktardığı kişilerin isimleri, meslekleri, anıları, huyları anılabilir. Program; varsa Ermeni ve Süryani mezarlıkları ziyareti ile başlayabilir. 24 Nisan 1915’te hayatta kalabilmiş ancak başka bir din, bir başka milliyetten olduğunu ifade edenler de mezarlıklarında ziyaret edilebilir.

Unutmamak ve yeni ve sonraki kuşak Ermenilere unutturmamak ve anımsatması için özel bir gün programlamak yerinde bir anma olabilir. 23 Nisan anma programının gelenekselleşmesi ve yaygınlaşması ile akrabaların isimleri ve yaşantılarıyla yaşaması sürdürülebilir.

Bu anma ile tamamen akrabalığa, cemaate ve yaşantıya dayalı hatırlama, unutmama sağlanabilir ve böylece toplumsal hafızanın canlı tutulmasına katkı verilebilir. Kayıpların sadece insani yönü ile ilgilenerek 24 Nisan’ın demografik, siyasi, ekonomik, sosyal vs. yönlerine asla değinmeden sadece kaybolan bireyler anılabilir ve ‘Onlar kimlerdi ve 23 Nisan gününe dek onlar nasıl yaşadı?’ konuşmaları yapılabilir.

23 Nisan 1915 ve öncesi hafızasını yani ‘naxamah’ı [ölüm öncesi] teslim sonraki nesiller için gerekiyor.