Baştan beri söylüyoruz, bu süreçte Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın, Ermenistan’a ‘mağlup ülke’ pozisyonunu dayatmaması önemli. Ermenistan’ın da bu sürece ve ulaşım hatlarının, sınırın açılmasına ihtiyacı var; burası açık. Ancak Paşinyan yönetimi muhalefetin ciddi baskısı altında ve Zengezur koridoru gibi talepleri Yerevan yönetiminin kabul etmesi hayli zor görünüyor.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde kritik bir döneme girdik. İki ülkenin özel temsilcilerinin ikinci görüşmesi de yapıldı ve taraflar görüşmenin olumlu geçtiğini bildirdiler. Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan geçen hafta yaptığı açıklamada, ikinci görüşmede spesifik konulara girildiğini söyledi. Bu konuların ne olduğunu bilmiyoruz ancak Gümrü-Kars demiryolu hattının yenilenmesi için Ermenistan tarafından fizibilite çalışmaları yapıldığını geçen hafta öğrendik.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın bu haftasonu Antalya’da yapılacak olan Diplomasi Forumu’na katılacak olması da önemli bir gelişme. Hatırlanacaktır, Ermenistan, Türkiye’den gelen daveti uzun süre yanıtsız bırakmıştı. Nihayet, geçen Pazartesi günü, Ermenistan tarafı foruma Mirzoyan’ın katılacağını bildirdi. Henüz detaylı program açıklanmış değil ama Mirzoyan ile Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu arasında bir görüşme olmasını bekleyebiliriz. Muhtemeldir ki Mirzoyan bazı oturumlara da katılacaktır.
Foruma Rusya’nın Ukrayna’yı işgali damgasını vuracak olsa da Ermenistan’dan bir bakanın Türkiye’ye gelmesi çok önemli bir gelişme. Dikkatler Rusya ve Ukrayna’nın dışişleri bakanları arasındaki görüşmeye ya da bu konuyla ilgili gelişmelere odaklanacaktır şüphesiz. Ancak Türkiye ve Ermenistan bakanlarının görüşmesi ve bu görüşmeden çıkacak sonuç, normalleşme sürecinin gidişatını da büyük oranda belirleyecek.
Görüşmenin önemli gündem maddelerinden biri Zengezur koridoru olacak muhtemelen. Bilindiği gibi Türkiye ve Azerbaycan, Ermenistan topraklarından geçecek ve Nahçıvan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak bir koridor oluşturma konusunda ısrarlı. Hatta bir ara Türkiye bunu, normalleşme sürecinin bir şartı gibi telaffuz ediyordu. Bugünlerde bir şart olarak öne sürülmese de, Türkiye her fırsatta bu talebini gündeme getiriyor. Son olarak Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Bakü ziyaretinde bu konuyu tekrar gündeme getirdi.
Ermenistan kendi topraklarından geçecek ve kontrol edemeyeceği böyle bir koridora karşı çıkıyor her fırsatta. 2020’deki Karabağ Savaşı sonrasında imzalanan ateşkes anlaşmasında böyle bir madde olmadığını hatırlatıyor. Bununla beraber, bölgedeki ulaşım hatlarının açılması için çaba göstereceğini de vurguluyor. Yani Ermenistan için kendi topraklarında böyle bir ulaşım hattının geçmesi mümkün, ancak kendi kontrolü altında olması şartıyla. Bunu da Türkiye ve Azerbaycan istemiyor.
Baştan beri söylüyoruz, bu süreçte Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın, Ermenistan’a ‘mağlup ülke’ pozisyonunu dayatmaması önemli. Ermenistan’ın da bu sürece ve ulaşım hatlarının, sınırın açılmasına ihtiyacı var; burası açık. Ancak Paşinyan yönetimi muhalefetin ciddi baskısı altında ve Zengezur koridoru gibi talepleri Yerevan yönetiminin kabul etmesi hayli zor görünüyor.
Öte yandan, Ermenistan makamlarından yapılan açıklamalara göre Azerbaycan ordusu, son günlerde ateşkesi tekrar ihlal etmekte. Önceki gün çıkan çatışmada bir Ermenistan askeri hayatını kaybetti. Ayrıca Ermenistan topraklarına yönelik taciz ateşlerinin de arttığını söylüyor Yerevan hükümeti.
Ateşkesin garantörü konumundaki Rusya, Ukrayna işgali ve Batı’nın yaptırımları ile uğraşırken Aliyev yönetimi Ermenistan’ı biraz daha sıkıştırmayı düşünüyor olabilir. Bu mümkün.
Bizi böyle bir süreç bekliyorsa, bu hiç şüphesiz Ermenistan’ı daha da zorlayacak bir denklem olacaktır. Zira iki yıl önceki ateşkes, Rusya’nın ağırlığını koymasıyla sağlanabilmişti ve o zamandan bu zamana tüm ihlallere rağmen ateşkes Rusya sayesinde uygulanabildi. Yani Ermenistan için Rusya’nın bölgedeki varlığı ve gözetleyici konumu elzem. Bu denge bozulduğunda Ermenistan, Azerbaycan karşısında bir anlamda savunmasız. Yerevan yönetimi bir savaş ânında Batı’dan bir yardım gelmeyeceğini acı biçimde öğrendi 2020 yılında.
Velhasıl, bir yandan Azerbaycan ile bir türlü sağlanamayan barış ortamı, bir yandan da Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın gündemde tuttuğu taleplerle, normalleşme sürecinde kritik bir aşamaya giriyoruz. Umalım ki sürece böyle pürüzler damga vurmasın. Bunda esas rol Bakü ve Ankara’ya düşüyor, kanımca.