Raymond Kevorkyan’ın ‘The Armenian Genocide: A Complete History’ kitabında Ordu Ermeni Kilisesi’nin 1852’de inşa edildiği, Movsesyan Ermeni Okulu binasının ise 1857 yılında inşasına başlandığı yazıyor. 1915 Ermeni Tehciri’nden kurtulup dönebilen 135 aileden bugün Ordu’da yaşayan sadece üç kişi kaldı. Doktor Dikran Toraman, kız kardeşi eczacı Ardem Toraman ve Anjel Ömürbek. Harutyun Artun son üç yıldır sağlık sorunları sebebiyle kızı ile birlikte İstanbul’da yaşıyor. 1958’e kadar Ordu Ermeni Kilisesi Papazı olarak Ordu’da yaşayan Movses Sarkisyan’ın 97 yaşında olan oğlu Mıgır Bey ile o günlere dair konuştuğumuz her şey Ordu’daki Ermenilerin üstü örtülen hikâyelerini gelecek kuşakların doğru yorumlaması açısından çok değerli.
Movses Sarkisyan, 1876’da Ordu’nun Mesudiye ilçesinde dünyaya geliyor. Movses Bey’in babası Rum ve Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı kilise ve okullarının bulunduğu Mesudiye’de papazlık yapıyor. Babası vefat ettiğinde amcası, Movses’i Erzurum’a dini eğitim almaya gönderiyor. Erzurum’da uzun süre kalan Movses dini eğitimini tamamlayıp 1895’te Ordu’ya dönüyor ve evleniyor. Sivas ve Kayseri’de papazlık yapıyor. Movses Bey, Adapazarı’na, Armaş Manastırı’na eğitimini tamamlamaya gidiyor. Armaş Manastırı, Batı Anadolu’da bulunan ilk ve tek Ermeni Ruhban Okulu. Movses Sarkisyan, 1912’de Ordu merkezinde bulunan Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Ermeni Kilisesi’nde 36 yaşında papaz olarak göreve başlıyor.
Çanakkale ve 1915
Ağustos 1914’te seferberlik ilan edildikten sonra bir kardeşi Çanakkale Cephesi’ne gidiyor ve orada şehit oluyor. 1915 Ermeni Tehciri’nde Movses Bey’in ilk eşi, beş çocuğu, annesi ve üç kız kardeşi öldürülüyor. Tüm ailesinin öldürüldüğü yerin haberini alan Movses Bey elleriyle kazıp defnediyor ailesini. Yıllar sonra eşinin kız kardeşinin Romanya’ya kaçıp kurtulduğunu öğreniyor. 1920’de, tehcirde annesini ve babasını kaybetmiş Maryam Barsamyan’la evleniyor. Movses Bey ve Maryam Hanım’ın ilk çocukları Mıgır Bey 1 Mart 1925 doğumlu, yani oğlu Mıgır doğduğunda Movses Bey 49 yaşında. Daha sonra diğer çocukları Harutyun ve Siranuş dünyaya geliyorlar.
İmam olan erkek kardeş
Maryam Hanım, tehcirde Sivas’a doğru yola çıkarılan kafilede üç yaşında olan erkek kardeşini artık taşıyamayacak duruma geliyor ve durdukları bir köyde bırakmak istiyor. Çocuğun ölüme terk edileceğini gören köy imamı, “Benim evladım yok” diyor ve Maryam Hanım’ın kardeşini evlat ediniyor. Yıllar sonra kardeşi Ordu’da ablasının evine cami imamı olarak ziyarete geliyor. Ordu’nun köylerinde imamlık yapan, çok sevilen, toprak kavgalarının yoğun olarak yaşandığı, insanların birbirlerini öldürdüğü köylere imam olarak gönderilen ve oradaki kavgaları, küskünlükleri bitiren, sevilen bir cami imamı olarak 1989’da Ordu’da vefat ediyor.
Tehcirden Ordu’ya dönebilen 135 aile, yaşanan tüm acılara rağmen hayata tutunmaya çalışıyor. Devletin Ermeniler üzerindeki takip ve paranoyası bitmiyor ne yazık ki. Bunu, devletin din değiştiren ya da din değiştirmek zorunda kalan Ermenileri isim isim, soyağaçlarına kadar takip ettiğini 1945 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nden öğreniyoruz. Bu listede Maryam Hanım’ın Müslüman olup Ordu’da imamlık yapan kardeşinin ismi de yazılı.
Cumhuriyet dönemi
Cumhuriyet döneminde ilk olarak üç katlı kagir bir yapı olan kiliseye bağlı Movsesyan Varjaran Ermeni Okulu, İsmetpaşa İlköğretim Okulu’na çevriliyor. Daha sonra Ermeni Kilisesi, dönemin Ordu Valisi Bekir Baran tarafından 1937’de yapının deprem riskine dayanıklı olmaması sebep gösterilerek yıktırılıyor. Kilisenin arazisindeki mezarlık, geçmişte burada görev yapan papazların mezarları, kilise yıkılırken yok oluyor. Ordu’daki diğer Ermeni mezarlıkları da zaman içinde yok ediliyor. Bakırcı Mıgırdiç Artun, kilise yıkılırken kiliseye ait deri kapaklı İncil’i ve şamdanları alıyor. Kiliseye ait İncil ve şamdanlar Mıgırdıç Bey’in oğlu Harut Artun’da. Movses Bey, kilise yıkılsa da görevini sürdürmeye devam ediyor. Birçok aile bu tahrip sürecinden etkileniyor ve İstanbul’a göç başlıyor. Papaz Movses Bey vaftiz töreni, pazar ayini ve yortuları evlerde sürdürüyor. Movses Bey bu süreçte geçimini ise Ordu’da evlerin çatılarına kiremit döşeyerek sağlıyor. 1937’den 1958’e kadar Ordu’da yıkılan kilisenin giriş avlusunda bulunan mütevazı evinde yaşıyor. Bugün bu ev yıkılan Ermeni Kilisesi’nin üstüne 1971’de inşa edilen Zaferimilli Camii’nin giriş avlusunda ayakta duruyor. 1948’de İstanbul’a giden Movses Bey’in oğlu Mıgır Bey’in 1955’de İstanbul Eminönü Sultanhamam’da bulunan kumaşçı mağazası 6-7 Eylül olaylarında yağmalanıyor. Bu süreçte Mıgır Bey, Erzurum’da askerlik yaparken komutanı olan Yüzbaşı Mustafa Topbaş’ın İstanbul’da olduğunu öğreniyor ve onunla iletişime geçiyor. Komutan, Mıgır Bey’e şunları söylüyor: “Evladım daha bu memleket hamdır. Demokrasi için çok zaman var, sen dışarı çık, bir sorun olursa bana yaz.”
Almanya’dan Arjantin’e…
Mıgır Bey ve kardeşi Harutyun 1956’da önce Almanya’ya gidiyor. Almanya’da iş bulamayınca Paris’e geçiyor iki kardeş. Paris’te üç ay kalıyorlar. Çalışma izni çıkmayınca önce Brezilya’ya, oradan da Arjantin’e geçiyorlar. 1957 yılının sonunda Papaz Movses Bey de eşi Maryam Hanım’la birlikte Ordu’dan İstanbul’a taşınıyor. Movses Bey Beşiktaş Ermeni Kilisesi’nde ve Feriköy’de iki yıl papazlık yapıyor.
1960 yılında eşi, İstanbul’da yaşayan kızları Siranuş Hanım ve ailesi hep birlikte Arjantin’e göçüyorlar. Movses Bey Arjantin’de beş yıl daha papazlık yapıyor ve 1967 yılında 91 yaşında vefat ediyor. Arjantin’de o tarihte henüz müstakil Ermeni Mezarlığı bulunmadığı için Movses Bey, İngiliz Mezarlığı’na defnediliyor. Movses Bey’in Eşi Maryam Hanım ise 1996 yılında vefat ediyor.
1 Mart 1925 doğumlu olan Mıgır Bey 97 yaşında. 100 yaşında Ordu’ya gelip doğduğu evi görmek istiyor. Kendisini evimizde ağırlamaktan mutluluk duyacağımı söyleyerek, 2025 yılında Ordu’da görüşmek üzere sözleştik.