Catherine Jakubiak İliadis’in ‘Markella’yı Beklerken’ kitabı Edebiyatist Yayınları’ndan çıktı. Catherine ve Andoni İlliadis ailesinin bazen zor, ama mutlu bir şekilde devam eden bu evlat edinme hikayesini, aynı zamanda artık Markella'nın annesi olan kitabın yazarıyla konuştuk.
Sizi tanıyarak başlayalım mı?
1984’te İstanbul’da doğdum. Katolik bir babayla Rum bir annenin çocuğuyum. Evrim Lisesi’nden mezun oldum. Okul öncesi çocuk gelişimi eğitimi aldım. 2 yıl İtalyan Okulu’nda staj yaptım. Daha sonra Zapyon Rum Okulu’nda çalışmaya başladım. 12 yıldır da bu okulda çalışıyorum.
Kitabın serüveni nasıl başladı?
Ben yazı yazmayı çok severdim. Edebiyatist dergisinin yazarlık atölyesine katıldım. Orada benim hikâyemi dinlediklerinde hocam Fatih Ayan bunu bir öykü olarak yazmamı istedi. 6-7 sayfalık bir öykü ortaya çıktı. Hocam, “Bu, öykü olarak kalmamalı, bunu bir kitap haline getirelim” dedi. Kitap fikri böyle doğdu. Ben de zaten insanları evlat edinme süreci hakkında bilgilendirmek istiyordum.
Evlat edinme sürecinden biraz bahseder misiniz??
2015’te eşimle birlikte karar vererek evlat edinme başvurusu yaptık. Ben 15 yaşından itibaren çocuğumun olmayacağını biliyordum. Evlenirken de bu konuyu hiç açmayarak, 2 kişilik bir dünya kurmaya karar vermiştik. Ama yıllar geçtikçe, ben öğretmen, eşim de eğitimci olduğu için olsa gerek, bir eksiklik hissetmeye başladık. 2 kişi birbirimize yetmemeye başladık. Eşim bana bir çocuk evlat edinmeyi teklif etti. Ben bu teklifi sevinerek kabul ettim ama biz konuyla ilgili hemen hiçbir şey bilmeden yola çıktık. Ekim 2015’te başvuruda bulunmadan önce bir avukata danıştık. Avukat, bize yol gösterdikten sonra başvurumuzu yaptık. Başvurumuzda hangi yaşta ve hangi cinsiyette bir çocuk istediğimizi belirttik. Başvuru yaparken sürecin ne zaman sonuçlanacağını bilmiyorduk. İşte, bizim gibi bu süreci bilmeyen insanlara rehber olması için bu kitabı yazdım. Başvurumuzda 0-1 yaş aralığında bir kız çocuğu istediğimizi beyan ettik. Buna uygun olup olmadığımıza bakıldı. 40 yaş sınırı vardı yani eşlerin yaş ortalamasının 40’ı geçmemesi gerekiyordu. Dosyası kapanmış bir çocuk istedik.
Dosyası kapanmış çocuk ne demek?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı kurumlarda pek çok çocuk var. Bu çocukların hepsi evlat edinebilir konumda değil. Mesela çocuğun ailesi bakımını üstlenemediği için kuruma vermiş ama çocuğun evlat edinilmesini istemiyor. ‘Dosyası kapanmış çocuk’ ise tamamen devletin koruması altında olup, geçmişi, aile bağı bilinmeyen çocuk anlamına geliyor. Bir başka deyişle, devletten bize direkt geçecek, ailesi olmayan çocuk demek. Biz, dosyası tamamen kapanmış, 0-1 yaş arasında bir kız çocuğu talep ettik. Tabii başka kriterler de var. Mesela “ikiz bebek ister misiniz?” “Hasta veya engelli bebek ister misiniz?” “Ensest ilişki sonucu doğmuş bebek ister misiniz?” gibi sorular da var. “İstanbul dışından çocuk ister misiniz?” sorusu da vardı. Biz de İstanbul’dan bir çocuk istedik. Böylece kendimizi epey sınırlamış olduk aslında. Ne kadar çok soruya “Evet, olabilir” derseniz sıranız daha çabuk geliyor. Başvurudan sonra aileyi tanımaya yönelik görüşmeler başladı. Bu süreçte, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden sağlık raporu almamız istendi. O süreç benim için biraz sancılı geçti. “Anne olmak istiyorum. Neden böyle testlere tâbi tutuluyorum” diye üzüldüğüm oldu. Ama onlar da bunu yapmak zorundalar. Çünkü size bir evlat emanet edecekler. Onlar bize çocuk aramıyorlar, çocuklara aile arıyorlar, bunu unutmamak lazım.
Peki, süreç ne kadar sürede tamamlandı?
Bizim sürecimiz başka ailelerinkine göre kısa sürdü. Başvuru tarihinden Markella’yı kucağımıza alana kadar geçen süre iki yıldan biraz fazlaydı. Bizden daha uzun süre bekleyen de var. Sıraya girdiğiniz zaman, bazen sıra hızlı ilerliyor bazen de çok yavaş ilerliyor. Erkek çocuk istiyorsanız daha hızlı ilerliyor. Kız çocuğuna talebin daha fazla olduğu söyleniyor. Sonunda sıra bize geldi. Önce çocuğun dosyası bize okundu ve “Görmek istiyor musunuz?” diye sordular. 45-50 günlük bir kız bebek geldi. Bir yıl geçici bakım sözleşmesi imzalanıyor. O bir yıllık süreç de önemli. O bir yıl boyunca emanet bir çocukla ilgileniyorsunuz. O süreci de ikinci kitapta anlatmak istiyorum. Bize telefon geldiğinde Sevgi Evi’ne gidip bebeğimizi gördük. Onu ilk gördüğümde, biz onu o da bizi bekliyormuş gibi hissettim. Birtakım evrakları imzalayıp, bebeğinizi alıp eve götürebiliyorsunuz. Bizde bir evrak eksik olduğu için bir gün daha bekledik. Daha sonra kızımızı alıp eve geldiğimizde bunun her şeye değdiğini düşündük.
Markella şu anda kaç yaşında?
4 yaşına yaklaşıyor.
En çok merak edilen sorulardan biri de Müslüman olmayan, farklı inanç gruplarından ailelere ya da bireylere evlat edinme sürecinde zorluk çıkarılıp çıkarılmadığı. Size bu açıdan zorluk çıkarıldı mı?
Bizde de böyle bir soru işareti vardı. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunuz sürece sizin de evlat edinme hakkınız var. Samimiyetle söylüyorum bu konuda hiçbir sorunla karşılaşmadık. Çocuğu yetiştirme konusunda sosyal hizmet uzmanlarından sorular gelince hep şunu söyledik: “İstanbul’da yaşıyoruz. Çocuğu İstanbul kültürüyle yetiştireceğiz.” Biz zorluk yaşamadık ama zorluk yaşayanlar oldu mu onu da bilmiyorum. Rum toplumunda evlat edinme başvurusu yapan hiç duymadık. Belki de ilgili kurum ilk kez bizimle böyle bir taleple karşılaşmış oldu. Bize o kadar iyi ve güzel davrandılar ki biz çok şaşırdık. Bizimle ilgilenen sosyal hizmet uzmanımızla halen görüşüyoruz.
Hangi kurum sizin evlat edinme sürecinizle ilgilendi?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü Evlat Edinme Birimi’ne başvurduk.
Peki, çocuğun dinle ilişkisinin nasıl olacağına dair sorular soruldu mu size?
Çocuk bizim nüfusumuza geçene kadar, yani mahkeme süreci bitene kadar çocukla ilgili dinsel bir pratik yapamayacağımız söylendi. Mesela bu bir yıllık süreçte vaftiz yaptırmamız mümkün değildi. Ancak bu biz Hıristiyan olduğumuz için böyle olmadı. Mesela Müslüman bir aile de o bir yıl içinde çocuğu sünnet ettiremiyor. Çocuğun evlat edinme süreci tamamlandıktan sonra dini kimliğiyle ilgili tercihte bulunabiliyorsunuz. Evlat edinme süreci tamamlandıktan Markella için nüfus cüzdanı çıkartmaya gittiğimizde nüfusa Hıristiyan olarak yazdırdık. Hiçbir sorun olmadı.
Mahkeme sürecinde bu konuda pürüz çıktı mı?
Hayır, bizim davamızda karşı tarafı devlet adına atanmış kayyım temsil etti. İki celsede dava sonuçlandı. İlk celsede dosya okundu. İkinci celsede de karar okundu. Ailemizden şahit getirmemiz istenildi. Ailenizin evlat edinme konusunda ne düşündüğü bu süreçte çok önemli oluyor. Biz ailemizden yedi sekiz kişiyi şahit gösterdik. İki şahidin yeterli olacağı söylendi. Annem ve bir arkadaşım şahitlik yaptı. Ben çok heyecanlıydım ama Hakim, “Markella Dimitra İliyadis artık sizin kızınızdır” deyince çok duygulandım.
Rum toplumundan ne tür tepkiler aldınız?
Sürecin başında herkesten olumlu tepki aldık. Ama zaman zaman belli şüpheler dile getirenler de oldu. Ailesini bilmiyor olmamız şüphe uyandırdı. Genetik meselesi gündeme geldi. Sonuçta ben de diğer herkes gibi muhteşem genler taşımıyorum. Kimin doğurduğundan ziyade kimin yetiştirdiği önemli. O benim yetiştireceğim bir çocuk olacak, asıl önemli olan da bu.
Sizin kafanızda soru işaretleri oldu mu? Bir gün annesi ortaya çıkarsa?
Evet olabilir tabii ama o gün geldiğinde Markella’nın ne hissedeceği ve nasıl davranacağı önemli. Onu biz yetiştireceğiz, o bizimle büyüyecek, anılar biriktirecek. Annesi hayattaysa ona şimdiden teşekkür ederim, Markella’yı doğurduğu için.
Bu süreç sizin çevrenizdeki başka aileleri de cesaretlendirdi mi?
Bizden sonra başvuran bir iki kişi oldu. Ama onlar kendi içlerinde yaşadıkları bazı sorunlar nedeniyle vazgeçtiler. Bu yola başvurmak isteyenlere şunu söyleyebilirim: Ben anne olmak istedim ve bunu bedenen değil, bir kurum aracılığıyla evlat edinerek yaptım. Kalbinizde bir çocuğu büyütecek sevginiz varsa korkmayın, siz de yapabilirsiniz.