Ermenistan İnsan Hakları Savunucusu (Ombudsman) Arman Tatoyan Bakü'de açılacak olan ve Karabağ savaşına adanan "parkın" devlet destekli Ermeni düşmanlığının kanıtı olduğunu söyledi.
Bakü'de, 12 Nisan günü, İkinci Karabağ Savaşı'na adanmış bir "sergi-park"ın tanıtımı yapıldı.
"Park"ta Ermeni askeri teçhizatının yanı sıra, savaşta öldürüldüğü anlaşılan Ermeni askerlerin miğferleri sergilenecek.
Tatoyan açıklamasında "Bu sözde sergi, savaşta ölenlerin, kayıp kişilerin ve tutsakların haklarını alenen aşağılıyor, ailelerinin haklarını ve haysiyetini ihlal ediyor" dedi.
Azerbaycanlı yetkililer, parkta Ermeni tutukluların görüntülerini de sergiledi.
Tatoyan şöyle devam etti:
"Böyle bir "park"ın açılması, Azerbaycan'da Ermenilere yönelik kurumsal nefret gerçeğini ve devletin düşmanlık propagandası politikasının varlığını açıkça teyit etmektedir. Bu politikanın sonuçları, 2020 Eylül-Kasım savaşında Ermeni asker ve sivillerin Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından zulüm ve işkence görmesi ve öldürülmesinde görülmüştür. Bu nedenle, Eylül-Kasım 2020 savaşına adanan "park"taki gösteriler, Azerbaycan'ın tüm Ermenistan ve Karabağ nüfusuna yönelik soykırım politikasının varlığını açıkça teyit etmektedir."
"Bu tablo Azerbaycan'ın sahte barış inşası girişimleriyle sarhoş olmamamız gerektiğini bir kez daha kanıtlıyor; bunlar sadece uluslararası toplum için bir perdedir. Bu açıklama, özel bir notla uluslararası kuruluşlara gönderilecek ”
Karabağ Ombudsmanı Gegham Stepanyan da yaptığı açıklamada, Bakü'deki “askeri park” ın açılmasının Azerbaycan makamlarının Ermenofobisinin bir başka tezahürü olduğunu söyledi.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı da yaptığı bir açıklamayla gelişmeye tepki gösterdi.
Açıklama şöyle:
"Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşma ve savaş mağdurlarının, kayıp kişilerin ve esirlerin anısını alenen aşağılamayı amaçladığını gösteren “Park”ın açılış töreni, onların ailelerinin haklarını ve haysiyetini ihlal ettiğini göstermektedir.Azerbaycan’ın Karabağ'a karşı başlattığı savaşın sonuçları hala tam olarak ele alınmadığı, pek çok Ermeni savaş esirinin Azerbaycan’da rehin tutulduğu bir dönemde, ölü soyucusu unsurları taşıyan bu türden bir “gösteri” düzenleyerek, Azerbaycan nihayet, bir dünya hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı merkezi olarak konumunu belirlemektedir.
Azerbaycan’ın üst düzey liderliğinin bu tür insan düşmanlığı davranışları, barış, hoşgörü ve çok kültürlülük konusundaki herhangi bir açıklama veya PR eyleminden daha anlamlıdır.
Azerbaycan liderliği bir yandan Ermenistan’ın olası rövanşizmine dair açıklamalarda bulunurken, öte yandan böyle bir gösteri ile rövanşizmi, nefreti ve etnik nefreti anıtsallaştırmaya çalışıyor.
Bu tür adımlar, Azerbaycan liderliğinin çatışma sonrası durum, bölgesel barış ve uzlaşmaya ilişkin kendi beyan ettiği açıklamalarından ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.”
