YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Hukuksuzluk

Peki niye? Kürt meselesinde savaşın şiddetli olduğu bir dönemde bile değiliz. Ki böyle olsa bile Kürt muhalefetinin parlamentoda temsili açısından yine bu, yani parti kapatma, kabul edilemez olurdu. Neden şimdi iş güç bırakıldı ve HDP ile uğraşılıyor? Öyle sanıyorum ki bu biraz 2023 seçimleri ya da muhtemel bir baskın seçimle ilgili.

Her yandan ceza yağıyor. AİHM kararları uygulanmıyor. Hak talepleri havada kalıyor. Hukukun askıya alındığı bir dönemdeyiz, başka bir açıklaması yok. 

Geçen hafta, 18 Aralık’ta, Osman Kavala tekrar hâkim karşısına çıktı. Osman Kavala Gezi Davası’nda beraat etmiş, onu hapiste tutmak için bu sefer de ‘casusluk’ iddiasıyla yeni bir suçlama getirilmişti. Kavala bu suçlamayla ilgili ilk duruşmada, suçlamaların hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığını tek tek ortaya koydu. Ancak mahkeme, 18 Aralık itibariyle 1144 gündür tutuklu olan Kavala’nın tutuklu kalmasına hükmetti ve duruşmayı 5 Şubat 2021’e erteledi. Yani Osman Kavala bir yılbaşını daha hapiste geçirecek. Dostlarından, yakınlarından uzak. Niye? Çünkü iktidar öyle istiyor.

Üstelik Kavala hakkında serbest bırakılmasına dair bir AİHM kararı da varken. 

AİHM demişken; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi 22 Aralık’ta toplandı ve Selahattin Demirtaş’ın durumunu görüştü. Daha önce mahkeme zaten Demirtaş’ın serbest bırakılması kararını vermişti ancak hükümet buna itiraz etmişti. Dosya Büyük Daire’ye gitti ve artık karar kesin. AİHM Demirtaş’ın tutuklu oluşunun hukuk dışı olduğuna bir kez daha hükmetti. Türkiye’yi tazminata mahkûm etti. Ancak iktidar bu kararı da tanımayacak, öyle görünüyor. 
Burada aslında biraz durmak gerek. Zira bir süredir iktidar, yani AKP-MHP Koalisyonu HDP’yi hedeften neredeyse indirmiyor. Her gün yeni bir suçlama, tehdit . Geçen hafta bir MHP yöneticisi HDP’liler için “temizlenmesi gereken haşere” benzetmesini bile yaptı. HDP’liler bu benzetmenin Ruanda Soykırımı sırasında da kullanıldığına dikkat çektiler. Ve birkaç gündür HDP’yi kapama senaryoları konuşulmaya başladı. Parti kapamayı kendisi zorlaştıran AKP, iktidar medyasında ve çevrelerinde üretilen bu senaryoya şimdilik biraz mesafeli yaklaşa da, bu seçeneği dışlamıyor. Öyle görünüyor ki bu seçenek de masada. 

Peki niye? Kürt meselesinde savaşın şiddetli olduğu bir dönemde bile değiliz. Ki böyle olsa bile Kürt muhalefetinin parlamentoda temsili açısından yine bu, yani parti kapatma, kabul edilemez olurdu. Neden şimdi iş güç bırakıldı ve HDP ile uğraşılıyor?

Öyle sanıyorum ki bu biraz 2023 seçimleri ya da muhtemel bir baskın seçimle ilgili. Kamuoyu anketlerinde oy oranlarının düştüğü gözlemlenen AKP-MHP koalisyonu, bir ihtimal, HDP’yi kapatıp ya da hareket edemez hâle getirip, seçmen bazında olası bir CHP-HDP işbirliğini engellemek istiyor olabilir. Zira iktidar yerel seçimlerde büyük kentleri, bilhassa İstanbul’u seçmen bazında CHP-HDP arasında kurulan işbirliğiyle kaybettiğine inanıyor. Bu muhtemelen olmuştur, ancak yerel seçimlerde büyük kentlerdeki mağlubiyetin tek nedeni de bu olmasa gerek. 

Bunlar, tabii, varsayım. Ancak gidişat ne yazık ki Kürt seçmenler ve siyasetçiler üzerindeki baskının daha da artacağını gösteriyor gibi. Bilhassa 1990’lar sonrası Türkiyesi’nde devlet aklı böyle adımlar atmaktan hiç imtina etmez, ancak Kürt seçmenin parlamentodaki temsilini de önemli görür ve mutlaka bir supap bırakırdı. İktidara yakın yeni bir Kürt partisi kurulacağı söylentileri de acaba bu benim yazdığım varsayımlarla mı ilgili? Eğer böyle bir niyet varsa, Kürt meselesinde yepyeni bir sorunlar yumağına gireceğimizi öngörmek hiç zor değil. 

Hukuksuzluk diyorduk. Başka davalar da var. Can Dündar herkesin bildiği, daha önce de haber olmuş, Suriye’ye giden MİT tırları haberiyle ilgili davada mahkûm oldu bu hafta. Yurtdışında bulunan Dündar ‘casusluk’ ve ‘silahlı terör örgütüne yardım’ suçlamalarıyla 27 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Daha önceki celselerde Dündar’ın mal varlığına da el konmuştu. Suriye’ye giden tırlarla ilgili, daha önce kamuoyuna yansımış bir haberden söz ediyoruz. Böyle bir cezayı da izah etmek zor. 

Keza eski HDP milletvekili Leyla Güven, bu hafta 22 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Suçlama yine ‘terör örgütü üyeliği’. Dosyanın, DTK yani Demokratik Toplum Kongresi üyeliği yüzünden açıldığı biliniyor. Hatırlatalım, DTK çözüm sürecinde hükümetin de muhatap kabul ettiği kurumlardandı. 

Tüm bu hengâme içinde, Cumhurbaşkanı’nın ve İçişleri Bakanlığı’nın yetkilerini genişleten, dernekler, vakıflar, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarına kayyım atamasının önünü açan, sivil toplumun yardım kampanyalarına izin alma yükümlüğü getiren yasa tasarısı, Meclis Adalet Komisyonu’na geldi.
Meclis Genel Kurulu’nda tartışılmaya başlayacak olan tasarıya sivil toplum kuruluşları sert bir biçimde tepki gösteriyor; tasarının geri çekilmesi için imza kampanyası başlatıldı. (Kampanyaya https://siviltoplumsusturulamaz.org/ adresinden ulaşılabilir.)
2020 bitiyor ama sıkıntılı günler bitmiyor.