HDP milletvekili Garo Paylan Karabağ sorununun etraflıca incelenmesi, ateşkesin ve kalıcı barışın sağlanması için Türkiye'nin yapması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla TBMM’nin sorumluluk alması için, bir Meclis Araştırması açılmasını talep etti.
Paylan'ın önergesi şöyle:
"Dağlık Karabağ’da, Azerbaycan ve Ermenistan güçleri arasındaki çatışmalar bölge barışını tehdit ederek sürmektedir. Azeri ve Ermeni halklarına bir yıkım daha yaşatacak savaşın durdurulması ve kalıcı barışın sağlanması için TBMM sorumluluk almalıdır.
Karabağ sorunu, otuz yılı aşkın süredir çözümsüz kalmasına karşın, TBMM tarafından kapsamlı bir siyasi incelemeye tabi tutulmamıştır. Sürdürülen hamasi siyaset ve nefret söylemleri toplumsal ve bölgesel barışı tehlikeye atmaktadır. Kazananı olmayacak bu savaş bir an önce durdurulmalıdır. Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ yönetimlerinin, kalıcı barışı sağlamak üzere müzakere masasında buluşmaları sağlanmalıdır.
Bu nedenle; Karabağ sorununun etraflıca incelenmesi, ateşkesin ve kalıcı barışın sağlanması için ülkemizin yapması gerekenlerin belirlenmesi, bu sorunun çözülmesi için kurulan AGİT Minsk Grubu üyesi olan ülkemizin atabileceği adımların belirlenmesi, iktidarın sürdürdüğü savaşa destek veren politikanın bölgesel ve iç barışımıza olan etkilerini araştırmak üzere, Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz."
Paylan'ın önergesinin gerekçesinde şu ifadeler yer aldı:
"Yüzlerce yıldır olduğu gibi, Sovyet Azerbaycan’ı ve Sovyet Ermenistan’ında da bir arada yaşayan Ermeni ve Azeri halkları, Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde, Dağlık Karabağ sorununun neden olduğu savaş ve pogromlarla büyük acılar yaşadılar. Bu yıkım sürecinde, Azerbaycan’da 1988 yılında Sumgayit’te ve 1990 yılında Bakü’de Ermenilere karşı pogromlar yaşandı. Sıcak savaş öncesinde ve sonrasında iki ülkeden Azeriler ve Ermeniler sürüldü. Karabağ’da süren savaş sırasında 1992 yılında Hocalı’da yaşanan katliamın adaleti halen sağlanamadı.
5 Mayıs 1994 tarihinde Bişkek’te Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ yönetimleri arasında savaşı bitiren ateşkes anlaşması imzalandı. Ancak bugüne kadar kalıcı barışı sağlayacak girişimler sonuçsuz kaldı. Ülkemizin de dahil olduğu AGİT Minsk grubu üyeleri, barışı sağlamak için yeterli sorumluluk almadı. Başta Rusya ve Türkiye olmak üzere uluslararası güçler, bu sorunu bölgesel hakimiyet hesaplarının bir aparatı haline getirmek için kullandı.
Ülkemiz Karabağ meselesinin başladığı tarihten beri ırkçı saiklerle taraflı bir tutum sergilemiştir. Ermenistan ile sınırımız otuz yıla yakın süredir kapalı ve diplomatik ilişkilerimiz askıya alınmış durumdadır. Bu sorunda takındığımız taraflı tutum sorunun çözümünü zorlaştırmış ve Rusya’nın bölgedeki hakimiyetini arttırmıştır. Bu durumun istisnası 2009 yılında sürdürülen ‘futbol diplomasisi’ ve Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokollerdir.
27 Eylül 2020 tarihinden itibaren başlayan çatışmalar için bütün ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ateşkes çağrıları yaparken, savaşın devamı için tutum alan tek ülke Türkiye oldu. İktidar bu tutumuyla kazananı olmayacak bir yangına benzin döktü.
Türkiye vatandaşları çok kimliklidir. Azeri vatandaşlarımız olduğu gibi Ermeni vatandaşlarımız da vardır. Bu savaşta iktidarın takındığı taraflı tutum ve kullanılan nefret söylemleri, Ermeni halkının Hrant Dink’in öldürülmeden önce hissettiği ‘güvercin tedirginliği’nde yaşamasına neden olmaktadır. Ermeni Patrikhanesi önünde ve Ermeni halkının yoğun yaşadığı mahallelerde ırkçı gösterilerin olması bu tedirginliği artırmaktadır.
Türkiye, Karabağ meselesinde barışçı çözünün yanında durursa; Dağlık Karabağ’ın statüsünün belirlenmesi, Sumgayit, Bakü ve Hocalı’da yaşanan insanlık trajedilerinin adaletinin sağlanması, halklar arasında beraber yaşam kültürünün yeniden yeşertilmesi, mültecilerin yaşam alanlarına geri dönmesi, kalıcı barışın sağlanması mümkün olacaktır.
Bu nedenle; Karabağ sorununun etraflıca incelenmesi, ateşkesin ve kalıcı barışın sağlanması için ülkemizin yapması gerekenlerin belirlenmesi, bu sorunun çözülmesi için kurulan AGİT Minsk Grubu üyesi olan ülkemizin atabileceği adımların kararlaştırılması, iktidarın sürdürdüğü savaşa destek veren politikanın bölgesel ve iç barışımıza olan etkilerini araştırmak üzere TBMM’nin sorumluluk alması için, bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz."